13

1.3K 72 8
                                    

"Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde,
Şarkılarımda, sözlerimde.

Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde."

****

Medyada ki şarkıyı sözlerinin geçtiği yerde dinlemeye başlayabilirsiniz...

*****

Beni sormuştu hemde uyanır uyanmaz. Kalbim yine tekledi. Neler oluyor bu kalbime ikide bir hızlanıp duruyor. Bu kadar kısa zamanda hakkında düzgün bir şey bilmediğim halde nasıl oluyor bütün bunlar. İlk görüşte aşk gerçek midir. Ben asla inanmazdım ki buna çok saçma gelirdi. Bence aşk insanlar birbirlerini tanır ondan sonra olurdu. Ama bu öyle olmamıştı. Bizim ilk tanışmamız bile tartışmaylaydı. O ara hoşlanmış olamam. Ben bu adamdan ne ara hoşlanmaya başladım bilmiyorum. Ama güzel hissettiriyor bana. Bakışlarında o kadar çok şey anlatıyor ki. Gözlerinin elası, elanın en güzel tonu mesela. Gülünce kısılan gözleri hele. Kafamı sallayıp kendime geldim. Gel kızım kendine şuan bunun sırası mı iyice aptal aşık oldun amına koyayım ya.

Bilge'nin uyandığını öğrenince odaya gitmek için kalktık. Herkes sessizdi. Acımız büyüktü. Ama kanlarımızın intikamı alınacaktı.

Oda'nın önüne geldik. Kapıyı tıklattım. İçeriden Bilge'nin "Gel" diyen sesinin gelmesiyle içeri girdik sırayla. En son ben girdim odaya. Ben girmeden önce suratı asıktı girdiğim an gülümsemeye başladı. Galiba beni tek bekliyordu. Adamın hayalleri suya düştü desene. Biraz öyle oldu. "Komutanım geçmiş olsun, iyi misiniz" gözlerini benden alıp soruyu soran Umay'a çevirdi. "İyiyim Umay sizde bir şey var mı?" onlarıda merak etmiş. Eder tim arkadaşları sonuçta sanki sen ondan farklısın. Sus be bir şey demedik. "Biz iyiyiz komutanım sadece Aybüke komutanım ve siz yara aldınız" diyen Emreyle bakışları bana döndü. Yaralandığımı bilmiyordu. "Aybüke sen yaralandın mı?" sorusuyla Emre'ye sinirli bir bakış attım. "Önemli bir şey değil komutanım küçük bir sıyrık sadece, baktırdım zaten" rahatladığını belli edecek bir şekilde nefes verdi. "Komutanım şimdi bizim alay yerle bir oldu ya biz ne yapacağız siz biliyor musunuz?" iyi bir soruydu ama sence bunun zamanı şuan mı Mert. "Bilmiyorum Melih Albay haber verir ne olacağıyla ilgili" Mert anladığını belli eden bir şekilde başını salladı.

Tim yarım saat daha durup hastaneden ayrıldı daha doğrusu ayrılmak zorunda kaldı. Bilge hepsini zorla gönderdi. Bende gitmek için hazırlanmıştım ama son dakika durdurdu. Bir şey diyecekmiş. Yalan külliyen yalan adam seni yanında istiyor aşkım. Bencede iç ses. İlk defa hemfikiriz galiba çiçeğim. İlkler güzeldir iç ses ama bundan sonra sıçma tamam mı? Denerim. Ulan benim seninle işim var he.

Hasta yatağının yanında ki sandalyeye oturdum. İkimizde konuşmuyorduk. Dizilerde olduğu gibi dakikalardır bakışıyorduk. Dizi mi çekiyoruz anlamadım ki. Dizi çiftleri gibisiniz aşkım mükemmel. Aynen aynen çok güzel.
"Ee komutanım bana ne diyecektiniz" diye sorarak sessizliği bozdum. "Hiç bir şey" gülümseyerek "o zaman neden seninle bir şey konuşacağım dediniz komutanım" diye sordum bu sefer de biraz uğraşmak hoşuma gitti. Adam hoşuna gidiyor senin baya he ben ilk defa seni böyle görüyorum kız Aybüke. Bende ilk defa kendimi bu şekilde görüyorum iç ses. "Seninle baş başa kalmak istedim" söylemez diye düşünüyordum adam dan diye söyledi ya la. Hiç bir şey demeden gözlerimi kaçırdım. Sen gözlerini kaçırdın ben yanlış duymadım dimi. Yok ben gözlerimi kaçırdım. Şoklardayım şuan. Bende.

Biraz daha öylece sessiz sessiz oturduk. Birazdan doktor kontrol için gelecekti. Kapı çalındı işte geldi doktor. İçeri giren doktor sabahki doktor değil Poyraz'dı. "Ooo kimleri görüyorum Aybüke hanım sizin ne işiniz var burada" imalı imalı sırıtıyordu. Şeytan diyor kalk çak ağzına bir tane sırıtamasın. "Sabahta gördünüz ya Poyraz bey niye şaşırıyorsunuz" dişlerimin arasından konuştum. "Tamam Aybüke tamam sinirlenme" korkak çocuk. "Siz tanışıyor musunuz?" Garibim Bilge bir bana bir Poyraz'a bakıyordu. "Evet Aybüke benim canım ciğerim" Bilgeye inme indi galiba adam gözlerini kocaman açarak Poyraz'a bakıyordu. Ne sandı Poyraz'ı sevgilim mi umarım değildir. "Aybüke senin sevgilin mi vardı?" salak gerçekten bu adam sence sevgilim olsa senin teklifini kabul eder miydim. "Hayır sevgilim değil en yakın arkadaşım" derin bir oh çekti. İlk kıskançlığımızı da kazasız belasız atlattık çok şükür. Ya bir kes. "Ha öyle miydi o ben şey"
"Siz ney" kafamı ona çevirdim. "Şey işte" cevaba bak. Gülme kızım Aybüke. "Ney işte komutanım" zor tutuyorum kendimi. "Şey işte da" Karadeniz şivesine bağladı hayırlı olsun. En sonunda dayanamayıp gülmemi saldım. Bana öyle bir baktı ki. Gülmemi durdurup yutkundum. Bakma öyle vicdansızın adamı. "Bilge Kağan bey bir süre kolunuzu zorlamayın bir hafta sonra da dikişlerinizi aldırmak için gelin lütfen serumunuz bitince de çıkabilirsiniz geçmiş olsun." Poyraz hemen konuşup odadan çıktı. "Serum az kalmış ben çıkış işlemlerini halledeyim komutanım" diyip tam kalkıyordum ki. Bileklerimi saran ellerle durmak zorunda kaldım. Bileğimden tutup beni kendine yaklaştırdı. Yüzlerimiz arasında çok az bir mesafe kalmıştı. Biraz daha kafasını yaklaştırsa dudaklarımız birbirine değecekti. "Komutanım değil Bilge güzelim Bilge" nefesini dudaklarımda hissettim. Zorla yutkunup onu başımı sallayarak onayladım. Ve odada kaçarcasına çıktım. Kapıyı kapattığımda içeriden gülme sesi geldi. Adi adam. Önce bir lavaboya girip elimiz yüzümü yıkadım. Bu çok fazlaydı. Kalbim resmen ağzımda atıyordu.

Lavabo'dan çıktıktan sonra danışmaya gidip çıkış işlemlerini yaptım. Çıkış işlemlerinden sonra mecbur odaya dönüp yüzüne bakacaktım ve ben hayatımda ilk defa utanıyordum bu adam bana büyü yaptı kesin. He gülüm he büyü yaptı kızım senin kafan yerinde mi ne büyüsü bağlama mı, bazen çok salak oluyorsun aşko. Sesini keser misin acaba be ne diyorum sen ne.

Odanın kapısına gelmiştim. Kapıyı tıklatıp içeri girdim. İçeri girdiğimde yarı çıplak bir Bilge beklemiyordum. Kız Aybüke orada kaç tane baklava var ben altı saydım doğru mu görüyorum. Doğru görüyorsun iç ses. Yutkunup kapıdan hemen geri çıktım. Ateş bastı bana. Kızım o baklavalar ne güzeldi he keşke bizim olsa. Susar mısın şuan sırası değil gerçekten. "Aybüke giyindim gelebilirsin" içeriden gelen sesle birlikte kapıyı açıp girdim içeriye. Bu sefer giyinikti. "Çıkalım mı." dedim. "Çıkalım çıkalım." anlamlı baktı. Yardım için yanına gittim. "Aybüke ben iyiyim kendim yürüyebilirim" dedi. "Emin misin" dedim. "Evet güzelim eminim" bu hep böyle durup dururken bana güzelim mi diyecekti.

Odadan çıktık. Yavaş adımlarla ilerliyorduk ne olur ne olmaz diye. Nereden bilebiliriz ki koşan birinin gelip çarpmayacağını. Hastanede yürürken herkes bir tur kafasını kaldırıp bize bakıyordu. Ne bakıyorsun çay var simit var diye terslenmeme ramak kaldı.

Artık bahçeye çıkmıştık arada gözler hala bize dönse de çok uzun durmuyordu. Otopark'a doğru yürürken telefonum çalmaya başladı. Cebimden çıkarıp arayanın kim olduğuna baktığımda Melih Albay olduğunu gördüm. Hemen açtım telefonu. "Emredin Komutanım" diyerek ve karşı tarafı dinlemeye başladım. "Aybüke kızım yanıma gelmen gerekiyor bütün timi ilgilendiren bir konu Kağan yüzbaşıyı arayacaktım ama o yaralı bundan dolayı sen geleceksin." ne oldu yine. "Emredersiniz Komutanım" dememle telefonun yüzüme kapanması bir oldu. Telefonu cebime yerleştiriken Bilge "Kimdi, ne diyor" diye sorularını sıraladı. "Melih Albaydı, yanıma gel dedi başka bir şey demedi ha birde bizim timle ilgiliymiş." beni onayladı kafa sallayarak.

Arabanın yanına gelmiştik. Kapıyı açtım yolcu koltuğuna o, sürücü koltuğuna ben oturdum. Arabayı çalıştırdım. Hastaneden uzaklaşmaya başladık. Bilge radyoya uzanıp açtı. Tek tek kanalları gezdi ve en sonunda Karadeniz türküleri söyleyen bir kanalda durdu.

"Evumuzun önünden, dere akar denize.
Yaşlansaydık sevduğum, senun ile diz dize."

"Kara yemiş dalinun, açti beyaz çiçeği.
Bu sevdadan fayda yok, geçirmişuz zamani."

"Yüce dağ değilidum, duman sardı başumi.
Sevduğum beni anlar, ah bende sevduğumi"

"Kayik gelir uzaktan, dalgalara karişmiş.
Daha kavuşamadan, mevlam ayriluk yazmiş.
Daha kavuşamadan, mevlam ayriluk yazmiş."

"Mevlam ayrılık yazmasın" diye Bilge'nin mırıldandığını duydum.

Apartman'ın önüne gelmiştik. Arabadan beraber indik. Arabayı kilitleyip kapıya doğru ilerledik. Kapıyı açtım önden girdi. İnsan az centilmen olur, erkek değil mi ama hepsi öküz. Kocana öküz falan ayıp oluyor ama Aybüke. Ne kocası be.

Asansör olmadığı için merdivenleri teker teker çıkmaya başladık. Benim evin olduğu kata gelmiştik bile son bir kat kaldı.

Sonunda geldik. Bilge cebinden anahtarını çıkarıp kapıyı açtı. İçeri girdi girmem için kapıdan çekildi. Girmedim tabiki. Girsene kız. Albay bekliyor ya la. Elimde olan çantasını kapının girişine bıraktım. Öylece bana bakıyordu. "Gelmiyor musun" diye sordu. Seni bu unutkanlık ile nasıl asker yaptılar be adam. "Gelmiyorum Albay bekliyor ya hani" yeni hatırlamış gibi ses çıkardı. "Ee o zaman görüşürüz" deyip merdivenlere ilerledim. Arkamdan "Daha çok görüşeceğiz ay parçası." dediğini duydum...

*****
Oy vermeyi unutmayınız efendim.. 💋

ASENA VE BOZKURTWo Geschichten leben. Entdecke jetzt