17

1.2K 64 12
                                    

"Türk balası kurt olur, bastığı yer yurt olur.."

****

Hissettiğim sertlikle zorla yutkundum. Bu sırada hala barfikslere devam ediyordum. Az kalmıştı zaten.

97, 98, 99, 100 sonunda bitti. Diğerleri de benimle eş zamanlı olarak bitirmişti. Ben ise Bilge'nin yüzüne bakamıyordum. Sen bu adamdan hoşlanmaya başlayınca sana bir utanma duygusu yüklendi farkındasın dimi kız. Farkındayım hatırlatıp durma. Diğerleri inmişti çubuklardan bende inecektim şimdi. Önce Bilge bacaklarını belimden çekti. Sonra ise hemen çubuklardan indi. O inince bende hemen indim. Umarım kimse görmezdi. Rezil olurduk.

İnince gözlerim direkt Bilge'yi buldu. Ama o arkasını kimsenin olmadığı bir yere dönmüştü. "Ateş bugünlük serbestsiniz yarın devam edeceğiz." Deyip alandan uzaklaştı. "Ne oldu acaba komutanım." Emre'nin sorusuyla bilmiyorum anlamında omuzlarımı indirip kaldırdım. Aslında çok iyi biliyordum ama söyleyemezdim.

"Hadi Ateş üstümüzü değiştirip yemeğe gidelim." Hepsi beni onaylayınca herkes odasına doğru yola koyuldu.

Odaya gelir gelmez kendimi banyoya attım. Umay daha Mert'in yanındaydı. Suyu açtım ve bir kaç kez yüzüme su çarptım. Kendime gelmem lazımdı. Biliyor musun. Neyi biliyor muyum. Sizin sevişmenizin nasıl güzel olacağını. Lan kes sesini benim kafamı attırma amına koyayım. Yüzümü kurulayıp çıktım banyodan. Ben çıktıktan bir kaç dakika sonra odaya girdi Umay. "Sonunda kapının yerini buldun Umay, kayboldun diye korkmaya başlamıştım." İmalı sesimle gözlerini kaçırdı.

"Şey komutanım, Mert komutan bir şey sordu da ondan yani." Diye konuştu. Şapşal aşıklar. İmalı bakışlarımdan kurtulmak için banyoya attı kendini. Bende üniforma mı giydim. Ayna karşısında beremi düzelttim. "Umay ben çıkıyorum." Umay'a haber verdikten sonra yemekhaneye inmeye başladım. Yavaş yavaş iniyordum merdivenleri aklım Bilgedeydi. Yanımda hissettiğim bedenle bakışlarımı o yana çevirdim. Yanımda yürüyen Bilgeydi. Kim olduğunu anlar anlamaz yutkundum. "Nasılsın Aybüke."

"İyiyim komutanım siz nasılsınız."

"Daha iyiyim Aybüke." gülesim geldi ama şimdi böyle deyince. Gülsem alınır mıydı.

"Allah daha çok iyilik versin komutanım, izninizle." deyip hızlandım. Biraz daha yanında durursam gülerdim. "Gül Üsteğmen'im gül ama ne demişler son gülen iyi güler." Duyduğum sözlerle adımlarım yavaşladı. Ne anlama geliyordu bu dedikleri. Uygulamalı göstersin ne olur. Sen sus. Off iki dakika heyecan yaptırmıyorsun sende be. Yapma.

Yemekhane'nin kapısına gelmiştim. İçeri girdiğim an içeride olan erler ayağa kalkarken onlara rahat diyerek yerlerine geri oturmasını sağladım.

Yemeğimi alıp bizimkilerin olduğu masaya geçip oturdum. Ben oturduktan hemen sonra içeriye Bilge girdi. Benim yaptığımın aynısını o da yaptı. Yemeğini aldı ve tam karşıma oturdu. Gözleri çok üzerimde oyalanmadı.

"Komutanım görev gelse de göreve gitsek ya dimi." Emre başladı yine.

"Aynen komutanım kaç gündür oturuyoruz sıkıldık vallahi." Diyerek ona katıldı Mert. Bozacı ve Şıracı gibiydiler.

"Komutanlarıma katılıyorum komutanım." Son noktayı Burak koydu. Bu çocuğu da kendilerine benzettiler sonunda.

"Burak'ı da kendinize benzetmişsiniz helal olsun." aklımdan geçenleri söyledi Umay.

"Sağol güzelim." her fırsattan istifade ediyordu bu pezevenkte.

Yemeğimizi yedik öğleden sonra boştuk görev gelmediği sürece ama benim dosya işlerim vardı. Hayır artık tim komutanı da değilim neden dosya işlerim var anlamıyorum ben. O kadar sıkıcı bir şey ki bu.

ASENA VE BOZKURTOù les histoires vivent. Découvrez maintenant