19

1.2K 60 12
                                    

"Bin cihana değişmem şu öksüz Türklüğümü.."

****

Elimde çiçeklerle eve girdim. Kimden geldiğini hala bilmiyordum. Çiçekte herhangi bir not falanda yoktu. Görev dönüşünde bulacaktım kim olduğunu.

Çiçekleri masanın üstüne bırakıp odama geçtim. Odama girince yatağımın altından küçük valizimi çıkarttım ve içine bir kaç gün yetecek kadar kıyafet koydum. Valizin içine şarj aletim, diş fırçam ve diş macunumla beraber gerekli olabilecek bir kaç bir şey daha koydum. Valizin kapağını kapattım. Sıra üstümü değiştirmeye gelmişti.

Üstüme gri, croptan oluşun eşofman takımımı giydim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Üstüme gri, croptan oluşun eşofman takımımı giydim. Havalar daha tam soğumadığı için giyebiliyordum kıyafetlerimi. Çünkü kışın hele de burada asla giyemiyorum. Ankara'da bile bazı kış günlerinde giyebiliyordum ama Hakkari buna izin vermiyor. Saçlarımı açık bıraktım. Yolda rahatsız olursam toplarım. Artık hazırdım. Saatte baktım daha kırk dakika vardı. Erken gitsek sorun olmazdı ama. Bu yüzden Bilgeye yazmaya karar verdim. Sonuçta arabası şuan yoktu taksiyle uğraşmasın adam. Tabi canım taksiyle uğraşmasın diye aynen aşko bizde yedik. İster inan ister inanma amına koyayım sana mı inandırıcam ben kendimi.

Siz: Hazır mısın.

Bilge Yüzbaşı: Hazırım

Siz: O zaman ben iniyorum sende gel geç kalmayalım.

Bilge Yüzbaşı: Tamam beş dakikaya iniyorum.

Bilge'nin mesajından sonra valizimi aldım ve evden çıktım. Evden çıkarken kapımı kilitledim. Ne olur ne olmaz. Kapımı kilitledikten sonra aşağı inmeye başladım.

Neden asansör yoktu ki neden yani. Aşağı indiğimden beri soluklanıyorum. Üstelik merdiven indiğim halde. Beş dakika demişti bu adam neden hala ortalıkta yok.

Bilge'yi dışarıda değilde arabaya binip beklemeye başladım.

Ben arabaya bindikten tam üç dakika sonra kapıda göründü. Sonunda. Arabamı gördüğünde ise buraya doğru yürümeye başladı. Elinde küçük bir çanta vardı. Arabanın kapısına geldiğinde kapıyı açıp bindi. Çantasını da arkaya koydu. "Hoş geldin."

"Hoş buldum, çok bekletmedim umarım son dakika bir şey çıktı da." Yok ya altı üstü on iki dakika bekledim. "Yok hayır çok bekletmedin." Kafa salladı ve emniyet kemerini taktı bende arabayı çalıştırdım.

Yolda giderken Bilge'nin sesiyle ona döndüm. "Çiçekler kimden gelmiş?"

"Bilmiyorum."

"Emin misin?" Hayır değilim ya sabır.

"Evet eminim gönderenle ilgili herhangi bir şey yoktu içinde." Bunu dememle Bilge bir şeyler mırıldandı ama tam duyamadım.

Arabada giderken hız yapmayı severdim ama şuan ki karargahımız daha şehir içi olduğu için yapamıyordum.

ASENA VE BOZKURTWhere stories live. Discover now