『Bilinmeyen Plan』

90 11 23
                                    

---

İyi okumalar 😘

---

Melissa telefonuma cevap vermediğin de ona mesaj atmıştım. Ondan sonra da okula gitmek için hazırlanmıştım, babam benle konuşmaya çalışmıştı ama ben onunla konuşmak istememiştim.

Jeep'imle Scott'ı aldıktan sonra okula gittik ve kendi derslerimizin olduğu sınıflara gitmek için dağıldık. Sınıftan içeri girmemle her zaman oturduğum yerde başka bir kızın oturduğunu gördüm.

Yanına gittim ve olabildiğince nazik olmaya çalışarak konuştum. "Sanırım benim yerime oturmuşsun." Anlamadığım bir şekilde ellerini hareket ettirdigin de bunun işaret dili olduğunu kavramam uzun sürmedi. Kendimi mahçup hissederek konuşmama devam ettim.

"Üzgünüm, oturabilirsin." Onun arka sırasına yerleştim ve ayakta dikilen ve boş boş bakan koç'a ilişti gözüm, kafamı hızla çevirerek etrafıma bakındım herkes suspusdu.

Kimse konuşmuyordu ve sadece düz bir şekilde önlerine bakıyorlardı. Bu olayı garipsediğim de bakışlarımı tekrar koç Bobby'e çevirdim.

"Imm koç?" Birden işaret dili hareketleri yaptığın da hızını artırarak buna devam etti. Çantamı alarak kalktım ve garip bakışlarıma devam ederek sınıfın kapısına yönelmeye başladım.

Koç'un gözleri beni takip ediyordu ve sınıfta ki herkeste aynı işareti yapmaya başlamıştı, onlara baktığım da panik bedenimi sardı. Hala devam ediyorlardı, anlamsızca kafamı sağa-sola salladım.

Sanki işe yarayacakta uyanıp kendime gelecek gibiydim sonunda sınıftan dışarı kendimi attığım da Scott'ın bulunduğu sınıfa doğru ilerlemeye başladım.

Sınıfta Scott'ı bulamayınca 'iş başa düştü' diyerek okuldan çıktım, jeep'ime bindiğim de kontağı çalıştırıp gaza bastım. Okul'dan tamamen çıktığım da veterinere doğru sürdüm, bir yandan da Scott'a mesaj yazmaya çalışıyordum.

Araba kullanırken önüne bak çocuk.

Telefon ani sesle elimden düştüğün de kafama bir tane geçirdim ve kendi kendime konuşarak onu susturdum. Mesaj yazma işini sonraya bıraktığım da veterinerin önüne varmıştım ama Derek'in arabası buradaydı.

Neden burada şimdi bu?!

Elim dudaklarıma gittiğin de dudaklarımla oynamaya başladım, genel de stres olduğum da ya dudaklarımla oynuyordum ya da saçlarımla ki şuan ilkini yapıyordum.

Jepp'ten indiğim de derin nefes alarak yürümeye başladım, klinik'in kapısını açtığım da tıpkı kafede ki gibi bir zil çaldı. İçeriye bakındığım da kimse yoktu.

Kendimi daha fazla içeriye doğru götürdüğüm de arka odadan sesler geldiğini duydum.
Konuşmaları dinlemeye çalışsam da net değildi, bende umursamayarak kapıyı açtım ve içeri girdim.

Deaton ve Derek ayakta dikilmiş, birşeyler tartışıyorlardı, beni gördüklerin de ikisi de sessizliğe gömüldü. Direkt olaya girmek istemediğim'den önce selam vermeye karar verdim.

"Merhaba, bölmedim değil mi?" Derek başını sağa-sola sallarken Deaton bana gülümsemiş ve eliyle sandalyeyi göstererek oturmamı teklif etmişti. Onu reddettiğim de şimdi konuya girmenin tam sırası olduğunu anladım, Derek burada olsa da sorun olmazdı.

"Ben aslında birşey danışmaya geldim, Deaton." Şaşırmış gibi kaşları havaya kalktığın da gözlerimi kaçırdım. Derek bana bakarak hareketlerimi izliyordu, belli etmese de o da şaşırmış gibiydi.

Yaşanmışlıklar/SterekDonde viven las historias. Descúbrelo ahora