vii

11 1 22
                                    

"Chaeyoung?"

Binanın hemen dışındaki bir bankta oturuyordu, elleri kucağında, parmakları birbirinin etrafında dönüyordu.

Chanyeol burnunun ucunun soğuktan mı yoksa ağladığı için mi pembeleştiğinden emin değildi. Yanakları kızarmıştı ağlıyor gibi görünüyordu ve  göz kapaklarındaki şişkinlik zar zor fark ediliyordu ama bu Chanyeol'un endişelenmesi için yeterliydi

Dr. Manoban'la randevusundan ayrılmasından 4 saat sonrasına kadar geçen süre boyunca burada olup olmadığını düşündü. Peki ya neden istasyona gelmemişti?

"Ne oldu?" Chae'ye yaklaşırken Yaklaşırken sorularını sordu, kadın ürktüğünde Chanyeol'un midesi burkuluyordu

Chaeyoung gözle görülür bir şekilde yutkundu ve başını salladı, gözyaşını silmek için yana baktı. "Bir şey olmadı, iyiyim."

"Chaeyoung."

Chanyeol'e yalan söylemek hiçbir zaman işe yaramazdı.

"Gerçekten iyiyim." Gözlerini ona dikti,
"Biraz zamandır buradayım.".

Chaeyoung'un ard arda burnunu çekmesi Chanyeol'e onun iyi olmadığını söylerken sanki Chaeyoung bunu daha çok belli etmek istemiyormuş gibi yere bakıyordu.

Kendini kadının aşağı bakan gözlerinin hemen altına getirerek çömeldi. Tıpkı ona doğrudan her baktığında olduğu gibi göğsünde bir his uyandı.
"Ne kadar zamandır?"

"Randevum bittiğinden beri." Gözlerini ondan ayırarak cevap verdi.

İlk kez kendi ekibine karşı hayal kırıklığıyla içini çekti.

Giderken onun burada, bu bankta olduğunu fark etmemişler miydi? O onların hayatta kalan kurbanıydı ama hâlâ görünmezdi.

Ama Chanyeol için asla görünmez olmayacaktı. Başından beri Chanyeol'ün görebildiği tek şey oydu.

"Bugün terapide küçük adımlar atmak hakkında konuştuk, sonrasında eve kısa bir yürüyüş yapmanın yeterince küçük bir adım olduğunu düşündüm ve Memur Oh'un beni arabayla götürme teklifini reddettim. Son zamanlarda kendimi daha iyi hissediyorum ve iyi olacağımı düşündüm ama olduğum yerde hareket bile edemedim."

Melek sesinde bir miktar acı vardı ama bunu belli etmek istemiyordu.

Onun son sözleriyle birlikte akan tek gözyaşını silme dürtüsüyle mücadele etti.

Chanyeol, Chaeyoung'un gözlerinden akan yaşları öperek silmek istedi.

"Chaeyoung," ona güvence vermek için dudaklarını küçük bir sırıtışla kaldırdı, "Seni eve götürüyorum."

Chaeyoung'un gözleri ona doğru kırpıştı, pembe alt dudağını konuşmak için hafifçe araladı, sanki çok istediği bir şey varmış gibi.

Onun tereddütünü hissedebiliyordu ama başını sallayıp ayağa kalkınca içinde bir rahatlama oluştu.

Chanyeol yerinden kalktı, uzun paltosunu çıkardı ve Chaeyoung'un omuzlarına nazikçe bıraktı. Hava çok soğuk değildi fakat esiyordu. Chanyeol, Chaeyoung'un üşümüş olabileceğini düşündü.

Onun yanında yürüdü ama aralarında bir miktar mesafe vardı, artık aklındaki tek şey onu eve götürmekti. Chanyeol için Chae'nin iyiliği her şeyden önce gelirdi.

İlk kez onun yanında duruyordu. Chaeyoung, çoğu kadından daha uzundu ama yine de Chanyeol'un kalıplı vücudu ve uzun boyuna göre yanında çok küçük kalmıştı. Uzun palto, kadının vücudunu dahada uzun gösteriyordu, palto neredeyse ayak bileklerine kadar inmişti.

Red Lip Killer Where stories live. Discover now