10.

231 23 1
                                    

"Ne ara yakınlaştınız bu kadar?"

Minho lavaboya gitmek için bir süre uzaklaşmıştı. Sabahtan beri bu anı bekleyen hyunjin boşluğunu fark etmesiyle dibime kadar gelip fısıldadı.

"Bilmem. Kafa yapımız uyuyordu bizde bir anda samimi olduk."

Merakını fazla umursamadan kısa bir şekilde cevapladım. Yine de bu ona yetmemiş yüzüme doğru eğilmişti.

"Daha dün taşınmana rağmen evini bilmesi üstüne üstlük evine gelecek kadar mı?"

Gözlerine odaklanarak gülümsedim. Hemen ardından kafamı salladığımda gözleri koyulaşmaya başlamıştı. Bu beni korkuturken yavaşça yutkundum. Gözleri yüzümü incelerken hızlanan kalbim yüzünden gözlerimi kaçırarak kendimi geri çektim.

Annemin ısrarları sonucu mutfakta kurabiye yapmaya çalışıyorduk. Şuan makine de hamuru hazırlanıyordu. Bizde bu sırada onun önünde durmuş hazır olmasını bekliyorduk.

Annem bir işi çıktığı için (?) dışarı çıkacağını söylemiş ve bir şey dememe izin vermeden beni burada bırakmıştı. Şu hallerine ne kadar sinir olsam da bir şey diyemiyordum.

Bir kaç dakika sonra Minho içeri girdiğinde çoktan hazır olan hamuru makinadan çıkartarak adanın üzerine koydum.

"Eveeet! Şimdi bunlara şekil vermemiz gerekiyor."

Hyunjin sıkıntıyla oflarken Minho kollarını sıyırıyordu. Aralarındaki farka gülümserken hyunjin tarafından fark edilmiştim. Dudaklarımı birbirine bastırarak fırından iki tane tepsi çıkartarak onu da adanın üstüne koydum.

"Hadi başlayalım!"

---

İkiside sanki birbirlerinin rakibiymiş gibi büyük bir ciddiyetle yapıyorlardı şekilleri. Minho ne kadar mimiksiz ve ustaca halletse de hyunjin için aynı şey söylenemezdi.
Kaşlarını çatmış ve adeta hamura can çekiştiriyordu.

Benim ise tek yaptığım gülerek onları izlemekti.

Sadece yuvarlak bir şekil vermelerini istemiştim oysaki...

Tahminen 10 dakika sonra ikiside işlerini bitirmiş heyecanla yorumumu bekliyorlardı.
Minhonun tepsisine hayretler içinde bakarken hyunjinin tepsisinde resmen fırtına çıkmış gibiydi.

Yine de ikisine de aynı ifadeyle bakmaya çalıştım. En sonunda ellerimi kaldırıp ikisinide alkışlayarak tebrik ettim.

"İnanılmaz!"

Hızlıca tepsileri alarak fırına yerleştirdim ve çalıştırarak derin bir nefes verdim. Çünkü yapacak bir şey kalmamıştı.

İkisine de öylece baktığımda konuşmam gerektiğini fark etmiştim.

"Ne yapsak?"

Hyunjin saati kontrol ettiğinde tam ağzını açacaktı ki minhonun konuşmasıyla durdu.

"Film izleyelim. Seninle izlemek istediğim bir film vardı."

Minho çok sakin bir ses tonuyla sundu teklifini. Benimle izlemek istediği bir film olması beni mutlu ediyordu. Ne de olsa bu aramızdaki bağın güçlendiği simgesiydi.

Sevinçle kafamı salladım.

"Hyunjin sen bir şey mi diyecektin?"

Sıkıntıyla nefes vererek gözlerini devirdi. Kaşlarım çatılırken ne oldu dercesine bakışlarımı yönelttim.

"Ben kalkıyorum. Size iyi eğlenceler."

"Neden gidiyorsun?"

Kapıya doğru giderken kolundan tutarak sordum. Bir süre bana dönmeden durdu. Kafasını kaldırarak bıkmış bir tavırla bana dönmeden önce bir şeyler fısıldadı. Ani değişen ruh halleri beni korkutuyordu ve bundan hoşlanmamıştım.

"Sanki çok kalmamı istiyormuşsun gibi.."

"Geliyorum şimdi."

Minhoya dönerek haber verdim ve hyunjinin kolundan tutarak dış kapıya yöneldim. Kapıyı açtığım gibi Hyunjini dışarı ittim. Sendelemesine rağmen hâlâ aynı sinir bozuculukla bana bakıyordu. Yine de konuşarak halletmeniz gereken bir olaydı.

"Sorun ne? Ne bu tavırlar?"

Kalbim ona baktıkça ağrımaya başlıyordu. Bu halleri ise canımı acıtıyordu. Eski samimiliğimizin yok oluşunu izlemek ve sanki onun düşmanıymışım gibi bakması canımı acıtıyordu..

"Yaptığım bir şey yok. Gidiyorum işte neyini uzatıyorsun?"

Keskin gözleri vücudumu titretirken bakışlarımı kaçırarak derin bir nefes aldım.

"Kötü bir şey yapmadım hyunjin. Saçma sapan davranıyorsun."

"Söylesene. Cidden ne zamandır bu kadar yakınsınız? Öncesi mi var? Hm? Çünkü iki insanın bu kadar samimi olması bir haftalık süreçte mümkün değil!"

Söyledikleri ağzımın hayretle açılmasını sağlarken konunun bu olması dehşete düşürmüştü. Bu yüzden mi bu şekilde davranıyordu.

"Gerçekten anlamıyorum seni! Bir kere bile arayıp sormadın, okulda da dışarıda da yüzüme doğru dürüst bakmıyorsun bile. En son ne zaman telefonda konuştuğumuzu bile hatırlamıyorum. Yeterince kafamı karıştırdığın yetmiyormuş gibi uzun zaman sonra ilk defa bana insan gibi davranan biriyle tanıştım ve onu mu sorun ediyorsun!?"

Hepsini hızlı bir şekilde söylediğim için derin bir nefes alarak birkaç adım geri attım. Boşlukta hissediyordum kendimi. Niye bunları söylemeye ihtiyacım varmış gibiydi? Niye şuan kötü hissetsem bile rahatlamış hissediyordum?

"Felix.."

"Sende haklısın tabii. Hayatının merkezine seni koyan bir çocuğa görünmezmiş gibi davrandıktan sonra başka biriyle bu kadar yakın olmasına katlanamamışsındır! "

Ağzıma ne geldiyse söylemiştim. Her seferinde böyle yapması sinirlerimi bozuyordu.

Derin bir nefes alarak biraz daha geri gittim. Kafamı çevirerek dışarıyı izledim ve tekrar hyunjine döndüm.

"Her neyse."

Bir şey demesini beklemeden arkamı dönerek eve geri girdim. Her zaman kırılan tarafın ben olması adil değildi.

---

---

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aşk üçgeni ~ Hyunlix (Minlix)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin