4.

269 26 0
                                    

Minho gayet açık konuştuğunu belli edercesine kaşlarını çattı. Bende boğazımı temizleyerek duruşumu düzelttim.

"Yani evet.. ama birazcık reddedilmiş olabilirim."

Ardından eklediğim gülümsemeye bir süre donuk kalmış sonra ise ufak bir sırıtma eklemişti.

"Reddedilmene rağmen gülmen fazlasıyla garip."

"Yaa!"

Kantinde seslerimiz yankılanırken maalesef ki görüş alanıma giren toplulukla yüzüm düşmeye başlamıştı.

Sadece herhangi bir sorunun çıkmasını istemediğimden minhoya dönerekten konuşmaya devam ettim.

"Bilmiyorum bu ne kadar acıtsa da kabullenmem gerekiyormuş gibi hissediyorum."

Hyunjin az önce birbirimize deli gibi bağırıp tartışmamışız gibi tam olarak yanımızdaki masaya yerleşti.

Bakışlarını üstümde hissetsemde dönmemekte ısrarcıydım ama karşımdaki çocuk tam tersini yapıyordu.

Çekinmeden bakışlarını ona yönelttiğinde kaşlarımı çattım ama o bundan hiç rahatsız değilmiş gibi herkese baktığı tarzda bakıyordu.

Bu ne kadar normal olsa da fazlasıyla garipti. Çünkü genelde insanların bakış açıları popülerliğe göre değişirdi. Yani ben öyle biliyordum.

Kimse bana baktığı gibi hyunjin'e bakmazdı yani.

O her zaman daha özel gibiydi. Daha çok sevilendi.

Bu bakışları sebepsizce hoşuma gitmişti. Eşit hissettirmişti.

YİNE DE NİYE BÖYLE UZUN BAKMAK ZORUNDAYDI ?

--

Ortamda oluşan kasvetli hava beni fazlasıyla gerdiği için sınıfa geçmeyi teklif etmiştim. Zaten çoğu yeri göstermiştim ki zaman geçtikçe alışacaktı.

Sınıfa girdiğimiz gibi kulaklarımıza dolan zil sesiyle gülümsemiştim. Tam zamanında halletmiştik her şeyi.

"Teşekkürler Felix."

Sıramıza otururken sakin bir tonda teşekkür etti. Sıcak ve samimi hissettirmişti uzun zaman sonra.

"Ne demek, her zaman."

Güzel bir enerjiyle konuştum. Geldiği gibi oluşan ufak olumsuzlukları unutmasını istiyordum.

Zil çoktan çalmış olmasına rağmen hyunjin derse gelmemişti. Bütün olasılıkları kafamda değerlendirirken hoca sınıfa girdi.

Bu beni daha da germişti çünkü ilk bana soracaktı.

Peşindeki kız tayfası sınıfta olmasına rağmen bu çocuk nereye gitmiş olabilir ki?

Daha fazla uzatmadan ayağa kalktım.

"Hocam. Hyunjin en son kötü gözüküyordu. Gidip kontrol etsem sorun olur mu?"

Sınıf başkanı olduğum için benim görevimdi. Ne kadar doğru bilgi olmasada izin vermesi gerekiyordu.

"Olur. Çok oyalanmayın."

Kafamı sallayarak kendimi sınıfın dışına attım. Bu okula geldiğimizden beri hiç kimsenin uğramadığı ama ikimizinde sıkıntıları olduğu zaman oraya gittiğimiz bir yer vardı.

Nasıl bulduğumuzu ben bile hatırlamıyorum ama birbirimizi her zaman orada bulurduk.
Önceden...

Eğer ortadan kayboluyorsa oradan başka bir yerde olma imkanı çok az olurdu yani.

Bu yüzden adımlarımı hızlıca oraya yönelterek yürümeye başladım.

-yazar-

"Sana kaç kere dedim şu sigarayı bırak diye!"

Felix sinirle Hyunjinin dudakları arasında tuttuğu dalı çekerek yere fırlattı.

"Delirdin mi sen!?"

Bu tepkilerine alışkın olmalıydı ama yine de bütün sınıflar dersteyken bu kadar bağırmamalıydı.

"Sessiz olsana be!"

Felix elleriyle Hyunjinin ağzını kapatırken bir yandan da etrafa bakmıştı. Şuan yangın merdivenlerinin en üst katındaydılar. Burası uzun zaman önce kapatılmıştı ve o günden beridir de kimse bu kata çıkmazdı. İkisi dışında.

Felixin gözleri merdivenlerin aşağısına odaklanmış herhangi bir ses duymayınca da derin bir nefes vermişti.

Hâlâ ağzını tuttuğu çocuğa döndüğünde aralarındaki santimlik mesafe bütün kalp atışını hızlandırmıştı bile.

Gözlerine odaklandı o an. Hyunjinin gözlerine ayrı bir ilgi duyuyordu aslında.
Saatlerce bakmak istedi. Saatlerce incelemek. Yüzünün her bir detayında göz gezdirmek..

Sadece bir kere yapmıştı. Hyunjin yanında uyuya kaldığı zaman dakikalarca izledi onu. Seneler önce de olsa yetmişti bir süre.

Sadece odaklanan o değildi şuan da. Aynı karşılığı karşısında ki çocuktan da alıyordu. Tek sorun o bunu neden yaptığını bilmiyordu.

Felix'in dudaklarına kaydı sadece birkaç saniyeliğine. Yutkundu Felix. Ne kadar bunu sorun etmeyecek olsada her seferinde kırıldığı aklına geldi. Artık bunu yaşamak istmiyordu. Kendisini geriye iterek gözlerini kaçırdı.

Az önce çekinmeden saatlerce bakacağı çocuğa şuan gözleri temas bile etmiyordu.

"Özür dilerim.. birisi duyarsa diye.."

Sebepsizce özür dilemiş ardından da ufak bir bahane sunmuştu ona karşı.

Tek isteği hyunjini derse çağırmakken akıl almaz bir duruma kaymıştı.

Felix herhangi bir tepki gelmeyince zorlada olsa tekrar baktı ona. Niye bu kadar sessizdi?

Niye bu kadar sakindi?

Tanıyordu onu. Sigarasına her karıştığında en az yarım saat azar işitiyordu Felix. Yine de her seferinde o sigarayı dudaklarından ayırırdı.

Derin bir nefes alarak çoktan halletmesi gereken şeyi yaptı.

"Hoca çağırıyor derse. Hemen."

--

--

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Aşk üçgeni ~ Hyunlix (Minlix)Where stories live. Discover now