no.38

6 0 0
                                    

Bir insan olarak diğer insanlara yetişme konusunda her zaman isteyerek başarısız olmuş biriyim galiba. Her insana yetişme becerisi galiba tanrıya özel bir beceridir. Bazen bazı insanlara yetişmek istiyorum. Bazen tanrı bu yetişme ihtimalini gülünç buluyor! Birkaç telefon görüşmesi yapmam gerekiyor. Odama Kevin geldi.

- Max.

- Kev.

- Ne yapıyorsun Max?

- Ne yapıyorum Kev?

- O şekilde diyorsun yani. Dün neden telefonuma dönmedin?

Kevin'ın gözleri üzerimdeydi. Bir suçlu gibi sorgulandığımı hissettim. O esnada kapıdan birisi daha geldi.

- Efendim size kahve getirmiştim.

- Teşekkür ediyorum yabancı.

- İzninizle, işim başımdan aşkın.

- Umarım, işler başından fazla aşmak istemezler.

Hafif bir tebessüm etti. Bende karşılık verdim. O sırada Kevin ikimize bakıyordu. Bende Kevin'a bakıyorum. Tam bir üçlü grup olduk derken adam gözlerini başka gözlerin hapsinden kurtarmak istedi. Odadan çıktı.

- Max.

- Efendim, Kevin.

- Her şey yolunda değil mi? Dün sana ulaşamadım.

- En azından şimdilik öyle gözüküyor.

- Dosya üzerinde konuşacaktık.

- İş başındayken o dosyayı rafa kaldırmamız gerekiyor Kevin. Ben sana gerekli zamanlarda gerekli talimatları vereceğim.

- Tekrar soruyorum. Bir sorun yok, değil mi?

- Tekrar ediyorum. Bir sorun yok. Dün olanları anlatmamı ister misin?

- Bende kahve istiyorum.

- Ya kahve ya gidiyorum diyorsun yani.

- Biraz öyle gibime geliyor.

- Ayakta kalmaktan rahatsız değil misin?

- Oturayım dostum.

Sandalyeye oturdu. Bir kahve istedik herhangi birinden. Sohbet etmeye başladık. Başımdan geçen olayları bir bir anlattım. Nasıl bir manyakla karşı karşıya kaldığımı anlattım. Aslında manyak değildi. Biraz politika konusunda tartıştık. Bugün politika her yere girmiş vaziyette. Kevin odadan ayrıldı. Dosya konusunu şimdilik rafa kaldırdığımızı söyledim. Aslında kaldırmadım. Sadece kendimden başka kimseye güvenmek konusunda evham yapıyordum. Biraz uyumak istiyorum. Saatler ilerliyordu. Odanın kapısını kimse çalmadı. Kimse beni rahatsız etmiyordu. Bende saatlerce oturdum. Bir iki saat diyebiliriz. Uzun bir saatlerce değildi sonuçta. Kapıdan beni izleyen iki göz olduğunu fark ettim. Paolo içeriye doğru girdi. Bende epey dalmışım. Hiçbir şeyin farkında değilim.

- Paolo. Gel buraya. Bir sorun mu var?

- Hayır, efendim. Yeni bir gelişme yok. Zanlıyı adalete teslim ettik.

- Yeni olası bir katil haberine hazırlıklı ol o zaman. Birini içeriye atalım. Bir kötülüğü öldürdük derken yeni bir kötülükle baş başa kalalım.

- Hep böyle olacak, değil mi?

- Aksini gördüğüm bir gün olmadı. İyilikle kötülük arasında nasıl bir ilişki vardır sence? Bu konu hakkında bir fikrin var mı?

- Bir fikrim yok. Cinayetin kim tarafından işlendiğini merak etmiyor musunuz?

- Hayır, etmiyorum açıkçası. Ben işlerin rayına oturmasına bakıyorum şu sıralar. Tahmin etmek istiyorum. Bir tahminde bulunmama ne dersin?

YOKLUĞA ANESTEZİ Where stories live. Discover now