no.37

6 0 0
                                    

Bir elin üzerime ağırlık yaptığını hissettim. Masamda uyuyakaldım. Garip bir dünü geride bırakıp bugüne odaklanmak zorundayım. Rapor veren çocuk başımda beni uyandırmaya çalışıyordu. Başarılı olduğunu söyleyebilirim. Normalde biri tarafından bu şekilde uyandırılmayı hiçbir zaman sevemedim. İşte olduğumu fark ettim. Bu durum işin kurallarına göre hareket etmeme neden oluyordu. Neden oluyordu. Ne kadar sağlıksız bir cümle yapısı. Ne kadar utanç verici bir bağımlılık. Bu öfkemi çocuğa yansıtmamam gerekiyordu.

- Günaydın, ne güzel bir gün değil mi? Yaşamak için bütün imkanların önüme dizildiğini hissediyorum. Dün size söylediğim adam ve kadını getirdiğiniz mi?

- Evet, efendim.

- Peki, cinayet konusunda ne durumdayız? Bir de Paul hala burada mı?

- Sorgu odasında.

- Cinayet konusunda bilgilerine daha sonra başvuracağım. Bir de senin ismin ne?

- Paolo Antonie.

- İsmini sormuştum sadece. Neyse, seninle tanışmak güzel Paolo. İnsanlar genelde böyle yapmacık cümleler kuruyor. Sadece o cümlenin orada kurulması gerekiyor gibi. Bütün matematiği bu aslına bakacak olursan. Sen yinede aslına bakma. Ben samimiydim.

- Emredersiniz efendim.

- Senle zamanla daha iyi anlaşacağımızı düşünüyorum Paolo. Sorgu odasına bir kahve ve tost getirmeni istiyorum. Bunu benim için yapabilir misin?

- Tabi.

Sorgu odasına doğru harekete geçtim. Ceketimi ve masanın üstündeki duran sigara paketini aldım. Sorgu odasının önündeydim. Kapıyı açtım. Yanlış yere gelmiş olmalıyım.

- Pardon, hanımefendi. Ha bu arada beni itiklemeniz hiç kibar bir davranış değildi.

Diğer odaya girdim.

- Kapıyı çalmam gerekiyor mu? Paul. PAUL. Sana daha önce salak olduğunu söyleyen oldu mu? Eğer olmadıysa bunu bir hatırlatma olarak düşünebilirsin.

- Susma hakkımı kullanmak istiyorum.

- Ben artık bu odaları sevmiyorum. Eskisi tadı alamıyorum. Eskiden olsa farklı sorgulama yöntemlerimi görmen aşikardı.

- Seni dinlemek istemiyorum.

- Şımarık bir ailenin ilk ve tek çocuğu musun Paul?

- Tekrar ediyorum. Seni dinlemek istemiyorum..

- Susma hakkını kullanmak istedin. Bende konuşma hakkımı kullanmak istiyorum. Senin hakların senin davranışların üzerinde geçerli. Benim haklarım ikimizin davranışları üzerinde geçerli olmak zorunda. Hep böyle olur. Merak etme.

O sırada kapı açıldı. Çocuk tostumu ve kahvemi getirmişti.

- Başka bir isteğiniz var mı?

- Çıkabilirsin.

Kapı kapandı. Geride karanlık kaldı. Karanlık bir katil ve karanlık bir adam. Umarım, ışık ikimiz için gerekli gücünü göstermeye başlar. Bir yandan tostumu yemeye çalışıyorum bir yandan da arkadaşımızla kaldığımız yerden sohbetimize devam etmeye çalışıyorum.

- Sen bir şeyler yemek ister misin? Pardon, susma hakkını kullanıyordun.

- Dünden beri bir şey yemiyorum. Bir şeyler yesem iyi olacak.

- Sen ne tutarsız bir adam oldun. Dostum hangi hakkını kullanıyorsun? Bir karar ver.

Bir cevap gelmedi. Zeki bir adama benziyordu. Hayır, benzemiyordu. Her aptalın bir doğru davranışı olur. Bu arkadaşımız o aptalın doğru yaptığı bir davranışı bana gösteriyordu sadece.

YOKLUĞA ANESTEZİ Where stories live. Discover now