no.23

1 0 0
                                    

Radyodan gelen ses hafifleşen bir tınıyla uzaklaştı. Bende gelmek istediğim yere gelmiştim. İçeride beni bekleyen bir arkadaşla bazı konuları netleştirmem gerekiyordu. Sandalyeyi çektim. Dalgın bakışlarla etrafa bakıyordu. Garip bir adam haline dönüşmüştü. Böylesi bir evrende insanda bir gariplik yoksa o insanda bir gariplik olduğunu düşünmeden edemem.

- Bir sorun mu var ?

- Max buraya seni iş konuşmak için çağırmadım. İş her zaman yapılır ancak hayat her zaman yaşanmaz.

- Biliyorum. Peki neden buradayız?

- Max ben uzun zamandır depresyondayım. Bu konuya bir çözüm getiremiyorum. Yanımda çalışan insanlara güvenemiyorum. Benim yanımda neden olduklarını bilmiyorum. Etrafına baksana herkesin gizlediği bir yüzü varmış gibi görüyor benim gözlerim etrafı. Eşimden geçen yaz ayrıldım. Mahkeme çocukların eşimde kalması gerektiğine karar verdi. Haftada bir kez çocuklarımı görebiliyorum. Çok paramın olması mutlu olduğum anlamına gelmiyor. Birçok iş yaptım. Birçok adam indirdim. Birçok adamı düştüğü yerden kaldırdım. Neyi öğrendiğim konusuna gelecek olursak ben düştüğüm bir yerden hiçbir zaman başkası tarafından kaldırılmadım. Her şeyin bir koşula bağlı olduğu bir ilişki ütopyasında yaşıyorum. Bu bana acı veriyor. Eşimi beni aldatırken yakaladım. Bir adamı diri diri yüzmek mi yoksa bunlarla baş başa bırakmak mı dersen beni diri diri yüzmeni isterim. Adamı var olmamış gibi bir yere bıraktım. Eşimle bir daha eskisi gibi olamayacağımı hissettim o an. Bir insana güvenmek hiçbir kumarhanede oynanmayan insanın kendisine karşı oynadığı bir oyun gibi. Oyun bitince ya hep olarak yeniden meydana geliyorsun ya da yok olmak için kendine bir diri ölüm seçiyorsun. İnsan yaşarken ölebilirmiş. Ben sürekli yaşarken ölüyorum. Ruhum bedenimden damlaya damlaya çıkıyor. "Ne istiyorum ben? Neyin bedelini ödüyorum? Günahım neydi benim?" soruları hiçbir zaman zihnimi terk etmiyor.

- Senin ne hissettiğini senin hissettiğin şekilde anlamam pek mümkün değil. Bazı insanların fabrika hatası olduklarını düşünüyorum. Belki içinde bulunduğun durumun suçlusu ya da günahkarı sen değilsin. Belki senin katilin içerisinde bulunduğun insanların oluşturduğu lumpen topluluktur.

- Neden böyle?

- Bilmiyorum Victor. İnan bu konu hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Bilmekte istemiyorum. Eşinle arandaki olanlar hakkında pek bir yorumum yok. Ben artık yaşamımı, diğer insanları fazla umursayacak bir ruh halinde değilim.

- Çay içmek ister misin?

- Neden olmasın?

Victor garsona gerekli talimatları vermişti. Talimat konusunda zihniyle de anlaşma yapsa ortada evham yapacak bir durum kalmayacaktı. Bir insanın hiç olduktan sonra tekrardan aynı şekilde var olmasını beklemek hayatta bireye yapılmış en aptalca davranıştır. Victor kısa bir çöküş dönemi geçiriyordu. Geçirmesi gerektiğini düşünüyorum. Yolculuk esnasında patlayacak bir tekerin yerine yolculuğa başlamadan biri tarafından bıçaklı saldırıya uğramasını yeğlerim. Önemli olan eylemler değil. Önemli olanlar eylemlerin hangi zaman aralığında gerçekleştiği ve gerçekleşirken bireyde bıraktığı enkaz ya da verdiği mükafattır. İnsanlar eylemlerinden kendini ya da diğerlerini etkilemekte. Bu etkileme biçimi bizi bir maymundan ayırır. Bir maymun eğitimle sayıları öğrenebilir. Bir maymun bir problemi çözdüğünde diğer maymunların gözüne girmeye çalışmaz. Mutlu olmaya, haz almaya çalışır. Hayvanlar için eylemler vardır. İnsanlar içinse eylemlerin etkileri vardır. Garson çayları getirmişti. Yaşadığımı kontrol etmek için çay bardağından çayın kokusunu almaya çalıştım. Çayın biraz daha fazla karışması gerektiğini düşündüm. Garsona nereye kadar çay nereye kadar su koyması gerektiğini söyledim. Garson garip bakışlarla beni süzdü. Ben hemen konuşmak için atıldım.

YOKLUĞA ANESTEZİ Where stories live. Discover now