9: Patronlar

45 3 21
                                    

5 ay boyunca herkes çalışmalarına gömülmüştü. Amerika harika bir yerdi. Eğitimlerini almışlardı. Kötü haberleri de. Ama devam etmişlerdi. Sonunda ulaşacakları yerler adına devam etmişlerdi.

Şimdi gıcır gıcır bir arabadaydılar. Amerika sokaklarında en büyükleri 16 olan gençler turluyordu her gün. Mitsuo şoför koltuğunun yanındaki koltukta oturuyordu. Ace ve Fuyoka arka koltuklarda yer edinmişlerdi. Araba işini de Theo'ya kitlemişlerdi.

Otelin önünde durdu araba. 'Hotel Paradise' yazısı parlıyordu. Varislerin, Patron olma vakti gelmişti. Adamlardan biri kenarda arabanın önünde beklemeye başladı. Takım elbiseler içinde dört genç indi arabadan. Adam hemen konuşmaya başladı. "Varis Wolf, bu taraftan efendim. Arabayı ben park ederim." Ace kafasını salladı. Ciddi surat ifadeleri insanları ürkütmeye yetiyordu.

Adamlar gençleri inceliyorken fısıltılar yükseliyordu.

"Kızı ne diye getirdiler ki?"

"Daha iyisini bulabilirlerdi."

"Olgunlaşmamış."

"Tahta göğüslü."

Mitsuo'nun dayanamadığını görmüştü Theo. Ace laf etmemek için dayanıyordu ve Fuyoka ifadesizdi. Theo bir şey demeden arkada başka bir araba durdu. Üç kişi inmişti bu arabadan. Varis Angelina ve uzun boylu iki adam.

Angelina önde giden Ace ve arkadaşlarını gördüğünde koştu oraya doğru Angelina. "Ace!"

Ace, Angelina'yı gördüğünde gülümsedi. "Seni çok özledim Ace! Bu günden sonra birlikte birçok şey yapacağız, sen ben ve Aiden." Theo sessiz kaldı. Mitsuo ve Fuyoka bıyık altından sırıtıyordu.

"Hadi gidelim." dedi ve Ace'in koluna girdi Angelina. Görüşmedikleri beş buçuk ay boyunca daha da güzelleşmişti. Pembe saçları salıktı ve bir elbise giyiyordu. Ace, Theo'ya baktı. Theo başını salladı ve sessizce bunu Fuyoka ve Mitsuo'ya söyledi. Mitsuo sırıttı.

Ace ve Angelina içeri çoktan girmişken Angelina'nın yanındaki iki adam da içeri girerken sormuştular. "Girmeyecek misiniz?" Mitsuo cevap verdi adama. "Yakında geleceğiz." Adamlar tamam deyip içeri girmişti. Fuyoka güldü, gülümsemesi kahkahaya dönüşmüştü.

"Aptal olduğunuzu biliyorsunuz değil mi?" diye sordu kız. "Varisin kadını falan filan. Götünüzden sallamak çok hoş değil mi? İnsanların hayatlarını hiç gibi görüyorsunuz değil mi? Yanılıyorsunuz. Az sonra 'Patron' olacak kişi benim yoldaşım. Zihniniz o kadar pis ki, cinsellikten başka bir şey düşünemiyorsunuz. Kadınların sadece erkekleri memnun etmek için olduğunu sanıyorsunuz. Sizi doğuran kadınlara ne kadar da yazık. Ama bana olmayacak. Sizin gibi pis heriflere ancak zihni bulanmış ve namussuz kadınlar bir şey verir. Bunun da sevgi değil bir beden olacağını herkes bilir. Anlıyorsunuz öyle değil mi baylar?"

"Anlıyoruz Bayan." dediler hep bir ağızdan. "Bayan değil Hanımefendi." diye düzeltti Mitsuo. "Anlıyoruz Hanımefendi!"

"Baylar, mafyanın en düzgün biçimi sizi yönetecek artık. Hangi bölüktesiniz?" diye sordu Mitsuo. Kendi bölümlerine denk gelirse eziyet çektirecekti onlara. "Patron Buckey efendim!"

"Yazık." diye mırıldandı Fuyoka. Aslında eğleniyordu baya da. "Sizi de bir 'kadın patron' yönetecek."

Theo ciddi ses tonuyla. "Fuyoka, Mitsuo gidelim, Ace yalnız kalmamalı."

Üçlü binaya girerken arkada kalan adamlar titredi. "Hay böyle işin."

Üçlü asansöre binip çıkılması gereken kata çıkmışlardı. Odaya girdiklerinde ortamın o kadar karanlık bir havaya sahip olmadığını gördüler. Mavi saçlı bir genç Aiden'dı bu (arkasında bir kadın ve bir adam var), Ace ve Angelina (arkasında iki adam vardı) gülüşüyordu. Ace onları görünce sırıttı.

ı don't fucking care / tokyo revengersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin