19.

13 2 0
                                    

Finallerin bitmesi yaklaşık bir hafta sürmüş ve o süre boyunca Yoongi ders çalışmaktan başka bir şey yapmamıştı. Adeta eve kapanmış, kimsenin telefonlarını açmamış ve kendine derslerden başka bir şey düşünme izni vermemişti. Yorgundu ama en azından sınavları güzel geçmişti. Eğer Jimin ile çalıştıkları dersten de geçebilirse okulu kesinlikle zamanında bitecekti.

Jimin.

İsmi bile Yoongi'nin içini acıtmaya yetmişti. Sınavlar bittiğinden beri genç ona ulaşmaya çalışıyordu. Yoongi, Jimin'in daha önce yapışkan olduğunu düşünmüş ama şimdi genç, olayı bambaşka bir seviyeye taşımıştı. Bir şey olmuş ve Jimin eski haline dönmüştü.  Yine hyung'unu rahat bırakmıyor, her gün arıyor ya da mesaj atıyordu. Yoongi uzun süre onun telefonlarını açmazsa ya da yazdıklarına cevap vermezse gencin eninde sonunda pes edeceğini düşünmüş ama şimdilik Jimin onu haksız çıkarmıştı. Bir haftadır olmuştu ve henüz hyung'unu rahatsız etmekten vazgeçmemişti. İnatçıydı, Yoongi bunu zaten biliyordu. Yine de telefonunu eline aldığından gençten gelen "Nasılsın hyung?" mesajını görmek kalbini kırıyordu. 

Bu sırada sınavlar bittiği gibi Yoongi, Yoona'nın Instagram hesabını kapatmıştı. Zaten Jimin, Yoona ile son buluşmasından beri ona yazmıyordu. Kafasının karıştığını ve düşünmek istediğini söylemişti. Üç hafta önce. Şimdiye kadar aklında her ne varsa kararını vermiş olmalıydı. Belki Yoona'ya mesaj atmaması sonunda ondan vazgeçtiğini kanıtlıyordu. Yoongi'nin söyledikleri ona gerçekten etki etmiş olmalıydı. Belki sonunda Jimin de gerçeği görmüştü. Kurtulmuştu. Keşke artık Yoongi'ye ulaşmaya çalışmasaydı da o da gence olan hislerinden kurtulabilseydi.

Şimdi koltukta uzanıyor, Taehyung'un yanına gelmesini bekliyordu. Çocukluk arkadaşı ile araları bir haftadır biraz garipti. Yoongi ona Jimin'i tamamen hayatından çıkardığını söylediğinde Taehyung'un tepkisinin kötü olacağını biliyordu. Ama arkadaşı sadece yüzüne bakıp "Salaksın." demiş ve bir daha da konuyu açmamıştı. Sınav dönemi pek konuşma şansları olmamıştı, üstüne bir de Taehyung, Yoongi'ye tavır aldığı için toplam iki haftadır adam akıllı görüşemiyorlardı. Yoongi en yakın arkadaşını özlemişti. Bugün onunla doğru düzgün konuşmayı düşünüyordu.

Kapının çalması ile Taehyung'un "Şimdi evden çıkıyorum hyung." diye mesaj atması aynı anda gerçekleşti. Yoongi çatık kaşları ile bir telefonuna bir de kapıya baktı. Taehyung hariç kimseyi beklemiyordu. Namjoon ve Seokjin birkaç günlüğüne Namjoon'un ailesinde kalmaya gitmişti, Jungkook ise çalışıyordu. Yoongi yavaş adımlarla kapıya yürüdü ve delikten gelenin kim olduğuna baktı.

Jimin. 

Tabii ki, başka kim olabilirdi ki? Başka kim istenmediğini bile bile Yoongi'nin evine gelebilirdi? Kim onun sınırlarını zorlayabilir, hayatından çıkmamak için inat edebilirdi? Tabii ki, Jimin gelmişti. Yoongi'nin onun mesajlarını görmezden gelmesi hiçbir şey ifade etmiyordu. Normal herhangi bir insan karşısındakinin onu istemediğini anlardı. Ama Jimin, Jimin'di işte. İllaki hyung'unun çizgilerini geçmesi gerekiyordu.

Zaten Yoongi de bu yüzden ona aşık olmamış mıydı?

Bir an kapıyı açmayıp evde yokmuş gibi davranmayı düşündü. Genç eninde sonunda gidecekti sonuçta. Yoongi derin bir nefes aldı ve alnını kapının soğuk zeminine yasladı. Jimin neden gelmişti ki şimdi? Yoongi'den daha fazla ne istiyor olabilirdi? Yoona ile buluşmuş, sonra ona bir daha yazmamıştı. Acaba onun Instagram'ını sildiğini fark etmişti de şimdi Yoongi'den ablasının numarasını mı isteyecekti? Gerçekten böyle bir şey yapabilir miydi? O zaman Yoongi yanılmış mıydı? Belki de Jimin, Yoona'yı gerçekten sevdiğini fark etmişti? Belki Yoongi'nin Jimin'e doğruyu söyleme zamanı gelmişti? Ama o zaman Taehyung'u da ateşe atmış olacaktı. Bunu yapamazdı.

Beauty| YoonminTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon