4.

39 4 0
                                    

Yoongi hayatında bu kadar yapışkan bir insanla daha karşılaşmamıştı. Kantinde tanıştıkları günden sonra Jimin'e numarasını vermişti ki ders konusunda bir şey sorması gerektiğinde Taehyung'la muhatap olmak zorunda kalmasın. Bu kararından dolayı pişman olması hiç de uzun sürmemişti. Jimin'e sadece gerektiğinde onunla iletişime geçmesini söylemiş ancak tanıştıkları günü takip eden 72 saat içinde Jimin'in 'gerekli' kelimesinin anlamını bilmediğinden emin olmuştu. Sorun sadece o da değildi, gencin saat algısı da yoktu. Jimin günün her saati, konu ne olursa olsun Yoongi'ye mesaj atıyordu. Eğer mesajlarına dönmezse defalarca arıyor, Yoongi'nin iyi olup olmadığını soruyordu. Yoongi sabah Jimin'in 'günaydın' mesajıyla uyanıyor, gece  'iyi geceler' mesajlarıyla uyuyordu. Bir şekilde genç, Yoongi'nin günlük programını öğrenmişti. Yoongi her gün Jimin'le 'tesadüfen' karşılaşıyordu ve bu durumdan cidden sıkılmaya başlamıştı.

Canını sıkan bir diğer durum da, gencin bütün bunları Yoongi ile gerçekten arkadaş olmak için yapmamasıydı. Yoongi ona göre hoşlandığı kıza yakınlaşma biletiydi o kadar. Genç adam bu duruma bozulmuyordu. Sonuçta Jimin'in onu kullandığı kadar o da onu kullanıyordu. Yine de Jimin öyle içten yalan söylüyordu ki, Yoongi bazen onun gerçekten kendisiyle arkadaş olmak istediğini düşünüyordu. İşte rahatsız edici olan buydu çünkü başka bir şekilde tanışsalardı Yoongi, Jimin'le çok iyi anlaşacaklarından emindi. Ne yazık ki bunun için artık çok geçti.

Şimdi Namjoon ve Seokjin ile evinin yakınına yeni açılan küçük kafede oturuyordu. Kafe ara sokaktaydı, hem içi hem de dışı oldukça sadeydi. Namjoon'un kuzeni Jungkook burada çalışmasaydı, Yoongi'nin asla uğramayacağı bir yerdi. O gün oldukça sakin geçmiş, şaşırtıcı bir şekilde Jimin ile karşılaşmamıştı.

Jungkook kahvelerini getirdiğinde Yoongi başına gelen son olayı arkadaşlarına anlatıyordu. Jungkook yanlarına bir sandalye çekip oturunca Yoongi, Namjoon'un kahkahaları arasında, hikayeyi bu kez de ona anlatmak zorunda kaldı. Konuşması bittiğinde en baştan beri sessiz olan Seokjin, "Sence Jimin gerçekten sana inandı mı yoksa numara mı yapıyor?" diye sordu.

Yoongi de bunu merak ediyordu. "Bilmiyorum hyung." dedi kahvesinden bir yudum almadan önce "Ama numara yapması saçma olmaz mıydı?"

"Belki kendince intikam almak istemiştir." dedi Jungkook, sonra içeri giren müşterilerle ilgilenmek için yanlarından ayrıldı.

Yoongi iç çekti. "Haklı olabilir, bilmiyorum. Jimin'i o kadar tanımıyorum." Yüzünü sıvazladı ve gülmemek için dudaklarını ısıran arkadaşına döndü. "Bütün bunlar senin suçun biliyorsun, değil mi?"

Namjoon itiraz etti. "Kadın kılığına girmek senin fikrindi."

"Biliyorum." dedi, biliyordu ama suçlu olduğunu kabul etmek istemiyordu. "Ne yapacağım şimdi?" diye sordu acı acı.

"Yapacağını yapmışsın zaten Yoongi." Seokjin elini onun koluna koydu ve cesaret vermek istermiş gibi sıktı. Seokjin tavsiye vermek konusunda çok iyiydi, insanlara ne yapmaları gerektiğini söylemeyi de çok severdi. Ne yazık ki bu sefer Seokjin bile Yoongi'nin durumuna yorum yapamıyordu. Gerçekten faka basmıştı. 

Telefonu çaldı. Arayan Taehyung'du. Yoongi çocukluk arkadaşını ne kadar severse sevsin şu anda onunla konuşmak istemiyordu. Okulun kantininde ikili tanıştırdığı günden sonra Taehyung, nedense, Jimin'le Yoongi'nin çok yakıştığına karar vermişti. Yoongi ilk başta onun imalarını görmezeden gelse de bir süre sonra gerçekten sıkılmaya başlamıştı. Aslında Taehyung'un bunu neden yaptığını az çok tahmin edebiliyordu. Genç adam, çocukluk arkadaşına erkeklerden hoşlandığını ilk söylediğinde Taehyung pek de iyi bir tepki vermemişti. Bunun üzerinden üç yıl geçmiş olsa Taehyung hala o zamanki davranışından pişmanlık duyuyordu. Muhtemelen şu an yaptıkları o zamanki hatasını düzeltmek içindi ama çok kötü bir yol seçmişti. Genç istemeyerek de olsa telefonunu açtı. "Efendim?"

"Hyung çok garip bir şey oldu." diye hemen konuya girdi Taehyung, Yoongi onun bu kadar direkt olmasını seviyordu. "Jimin benden ablanın numarasını istedi. Neden biliyor musun?"

"Hassiktir, hassiktir, hassiktir."

Yoongi işte şimdi sıçmıştı. Utandığı için Taehyung'a olanları anlatmamıştı ve açıkçası anlatması gerekeceğini de düşünmemişti. Çünkü Jimin'in ortak arkadaşlarını olaya dahil edeceği aklının ucundan bile geçmemişti. Acaba Taehyung ablasının numarasını Jimin'e vermiş miydi? Her şey bitmiş miydi? Şimdi ne olacaktı?

Yoongi yutkundu. "Evet." dedi. Ardından sakinleşmek için derin bir nefes aldı. "Sen Jimin'e ne dedin, Taehyung?"

"Noona'nın numarasının bende olmadığını söyledim." dedi, sonra bir saniye durdu ve devam etti. "Son bir kaç gündür çok garip davranıyorsunuz. Bununla bir ilgisi var değil mi? Bana neden anlatmıyorsun hyung?"

Yoongi mutluluktan ağlamak üzereydi. "Anlatacağım." dedi. Taehyung'un hiçbir şey bilmeden sırrını saklaması onu çok duygulandırmıştı. Belki de arkadaşı düşündüğü kadar boşboğaz biri değildi. "Namjoon ve Seokjin hyung ile dışarıdayız, yanımıza gel. Sana her şey anlatacağım."

Taehyung onayladı. Yoongi telefonu kapatıp hızla ona konum gönderdi ve kendisini dinleyen diğer arkadaşlarına döndü. "Taehyung'un gelmesi sizin için sorun olur mu?" diye sordu. Namjoon ve Seokjin, Yoongi'nin en eski arkadaşıyla henüz tanışmamışlardı. "Yok, yok sorun değil." dedi Seokjin. Namjoon da kafasını sallayarak sevgilisini onayladı. Taehyung gelene kadar Yoongi arkadaşlarının dertlerini dinledi. Seokjin yeni mezun olmuştu ve iş arıyordu, Namjoon ise bölümünü değiştirmeyi ya da okulu tamamen bırakmayı düşünüyordu. Seokjin onu desteklesede de bu kararını doğru bulmuyordu.

Yarım saat sonra Taehyung gelmiş, mesaisi bitmiş olan Jungkook ile birlikte arkadaşlarının yanına oturmuştu. Namjoon ve Seokjin ile kısaca tanıştıktan sonra çok ciddi bir ifadeyle Yoongi'ye döndü. "Evet, hyung. Seni dinliyorum." dedi, kollarını kavuşturmuş, arkadaşına doğru hafifçe eğilmişti. Yoongi alışık olmadığı bu tavır karşısında gülmeden duramadı. Taehyung'un olayı ciddiye alması hoşuna gitmişti.

"Özür dilerim." dedi gülmekten gözünden akan bir damla yaşı silerken. Sonra en baştan her şeyi anlatmaya başladı. İddiadan Jimin ile tanışmasına kadar olan kısımda Namjoon araya girerek olayın kendi açısından nasıl geliştiğini anlattı. Bazen de Seokjin, unuttukları bazı detayları ekliyordu. Üç gün öncesine gelinceye kadar Taehyung onları yorum yapmadan dinledi. Olaya onun da dahil olduğu yere geldiklerinde bu sefer kendisi araya girerek Yoongi ve Jimin ortadan kaybolunca düşündüklerini, ikisinin nasıl garip davrandığını ve Jimin'in üç gündür Yoongi ve ablasından bahsettiğini anlattı.

"Şimdi daha iyi anlıyorum." diye mırıldandı. 

"Neyi?"

"Jimin, Yoona diye bir kızdan bahsediyordu. Onu, yani seni, bulmaya çalışıyordu ama tabii ki bulamadı. Pes ettiğini düşünmüştüm, anlaşılan etmemiş." Taehyung yüzünü sıvazladı. "İnanamıyorum. Gerçekten inanamıyorum." dedi. "Nasıl o sen olabilirsin? Keşke bana anlatsaydın."

"Olayın buraya geleceğini düşünmemiştim." dedi Yoongi. "Hiçbirimiz düşünemedik." diye ekledi Namjoon.

"Peki, Taehyung," Seokjin her zamanki sakin ses tonuyla araya girdi. "Sence Jimin, Yoongi'yi tanımış olabilir mi? Yani bu 'abla' olayını yutmamış olabilir mi?"

Tahyung gülümsedi, ama her nedense gözleri üzgün bakıyordu. "Sanmıyorum, hyung." dedi. "Jimin çok heyecanlı. Dedim ya sürekli Yoongi hyung ve Yoona'dan bahsediyor."

"Gerçekten anlamıyorum." Yoongi dirseklerini masaya koydu ve yüzünü ellerinin arasına aldı. "Anlamıyorum, sadece bir kere karşılaştık nasıl bu kadar hızlı etkilenmiş olabilir ki?" Bu soru üç gündür kafasını kemiriyordu. Jimin'in Yoona'dan hoşlandığı gün gibi ortadaydı ama sadece bir kere gördüğü biri için neden bu kadar çok uğraşıyordu ki?

"Hyung, Jimin fazla romantik biri." Taehyung kolunu Yoongi'nin omzuna attı. "İlk görüşte aşka inanıyor. Belki de aranızda öyle bir şey olduğunu düşünmüştür. Bence bu yüzden Yoona'yı unutamadı."

"Ama Yoona diye biri yok ki!" diye inledi Yoongi. Bu konu giderek daha da canını sıkıyordu. O anda Yoongi'nin telefonuna gelen mesajla bütün masanın dikkati dağıldı. Mesaj tabii ki Jimin'den gelmişti. Yoongi diğerleri de duysun diye mesajı sesli bir şekilde okudu.

"Hyung, yarın müsaitsen ders çalışmak için buluşalım mı? Kalp, kalp, kalp." Yoongi kafasını masaya koydu ve sıkıntıyla inledi. 

Beauty| YoonminWhere stories live. Discover now