11-promise

239 21 33
                                    

"-sanki adımı ben koymuşum gibi davranıyor, Buna inanamıyorum!" sabah kahvaltısında geç kalmış bir şekilde Gryffindor masasına otururken Harry'nin Hermione'ye söylendiğini duymuştum "Nasıl böyle düşünebiliyor. Bana inanmadı!" derken ağzına bir sosis daha attı Harry "Günaydın." dedim geldiğimi belli etmek için. İkisi de bana dönüp gülümsediler, Ron yanlarında değildi. Hızlıca göz gezdirdiğimde onu salonda görememiştim. "Ron nerede?"
"Cehenne-" "Erken kalkıp yemiş." Hermione Harry'nin cümlesini kesip mantıklı bir cevap vermişti. Anlaşılan gece veya sabah Ron bana söylediği düşüncelerini Harry'e de söylemişti. Er geç olacaktı bu, kaçış yoktu yani.

"Harry biraz da onun tarafından bakar mısın lütfen?" diye rica etti Hermione. Benimde Ron'a karşı olan sinirim geçtiği için şuan sakindim, sıra Harry'deydi sanırım. "Seni kıskanıyor." diye devam ettiğinde Harry öksürmeye başladı, ağzı doluyken konuşmamayı öğretmemişler miydi bu çocuğa?

Harry zorla lokmasını yuttuktan sonra zaman kaybetmeden konuştu "Tam olarak hangi kısmı kıskanıyor? Ailemin Voldemort tarafından öldürülmesini mi? Vaftiz babamın masum bir suçlu olduğu için saklanıp yanımda olamamasını mı yoksa dünyanın en tehlikeli turnuvalarından birine zorla dahil olmamı mı? Eğer bunlar kıskanılacak şeylerse memnuniyetle ona hayatımı verebilirim." "Eminim ki Hermione bunlardan bahsetmiyor. İstesen de istemesen de Hogwarts'ın hep ilgi odağıydın. Ron hep yanında olduğu için biraz sönük gibi kalabiliyor. Aslında siniri sana değil bundan eminim. Kızacak birini arıyor." Hermione kafasıyla beni onayladığında Harry tekrardan saldırıya geçmişti "Ama o kişi ben değilim!" sabırlı olmak için derin bir nefes alıp verdim "Biliyoruz. Sonunda Ron'da farkına varacaktır."

Yine konuşmak için bana dönmüştü ki ağzı açık kaldı. Bakışları arkamda bir yere sabitlendiğini refleks olarak bende arkamı dönmüştüm. Şaşırmadım, Cho Chang bir grup kız arkadaşıyla büyük salona giriş yapmıştı. Sabah olmasına rağmen gülümseyebiliyordu, nasıl hep böylesine mutluydu? "Harry, Merlin Aşkına lütfen ağzını kapatır mısın?" diye uyardı Hermione. "Evet, hıhım." diye garip sesler çıkardı Harry,

Ben tekrardan arkamı döndüm, Harry'nin bakışlarıysa hâlâ sabitti. Ne diyebilirdim ki.

Adım seslerinden anladığım kadarıyla bu taraftan geliyorlardı. Ravenclaw masası hemen bizim masamızın yanındaydı çünkü. "Günaydın Harry." sanırım Cho Harry'nin ona bakışlarının garip durmaması için selam vermişti. "Şey, evet sana da günaydın." dedi Harry. Kendini daha fazla rezil etmemesi için omzundan tutup onu tekrar aramıza çektim. "Harry, böyle olmayacağını sende biliyorsun." dedi Hermione, ben karışmak istemiyordum. "Üzgünüm ama kızlar konusunda uzman değilim." biraz utanmış biraz da aptal gibi görünüyordu. Her zaman ki Harry Potter'dı işte.

"Ben kalkıyorum, sınıfta buluşuruz." dedim ve çantamı elime aldım. Hermione'yle son kez bakışıp salondan ayrıldım.

Elimde olmadan Cho'ya içimde nefret besliyordum. Farkındaydım onun suçu yoktu ama sinirliydim işte. Sanki Harry'i benden çalıyordu, buna izin vermemeliydim. O kız salağın tekiydi ve Harry'i hak etmiyordu. Keşke bir süre ortadan kaybolabilseydi, belki Harry görmezse aklını da meşgul etmezdi. Umarım, umarım böyle bir şey olurdu.

-

Gözlerimi açtım, uyuyamıyordum. Ne kadar uğraşsam da uykum gelmiyordu. Aklıma hep Harry'deydi, dolayısıyla da Cho'da. Artık Harry ile konuşmamalıydı, onunla sohbet etmezse Harry gerçeği anlayıp ondan vazgeçebilirdi. İçimde büyüyen öfkeyle beraber yatağımdan kalktım, saat çok geç olduğu için herkes uyuyordu. Aklımda tek bir şey vardı, Cho'nun konuşmamasını sağlamak. Kendimi kotnrol edemeden merdivenlerden indim ve ortak salondan çıktım. Tüm koridorlar boştu, bu yüzden rahatlıkla Ravenclaw tarafına ilerledim. Tablonun girişine vardığımda resimdeki kadın şansıma uyanıktı. Bana bir bilmece sordu:

R.W. | Harry PotterWhere stories live. Discover now