8-boys and their egos

250 21 14
                                    

"Sanırım bunu cidden yapacaksın." "Evet." artık engel olmayacaktım. Abimle son birkaç gündür aramıza tuhaf bir soğukluk girmişti, bunu dile getirmiyorduk ancak Harry'ler bile hissetmişti. "Pekala, yine de senin en büyük destekçin olduğumu bil." durup kaşlarını çattı "Bunu ciddi mi söylüyorsun?" "Evet. Geçen gün fazla tepki verdiğimi düşünüyorum. Kendi kararlarını verebilecek yaşa gelmeni kaldıramadım hepsi bu. Yine katılmanı veya zarar görmeni asla istemem ama bunu yaparsan da destek vermek istiyorum." gülümsedi "Sahip olabileceğim en iyi kardeşsin." ve daha sonra beraber büyük salona yürümeye devam ettik. Abim adını Ateş Kadehi'ne koyacaktı.

İçeri girdiğimizde ben kapının yanında durdum ve salonun sessizleşip Lucas Rosewood'un şovunu yapmasını izlemelerini seyrettim. Gözüme kenardaki Weasley ikizleri takıldığında hafifçe sırıttım, bembeyaz sakal ve saçları çıkmıştı, anladığım kadarıyla yine rahat durmamışlar ve başlarına bela almışlardı.

Bu sırada abim kalabalığın önünü açtığı boşlukta ilerledi ve Dumbledore'un çizdiği yaş çizgisini geçti. Adının yazılı olduğu kağıdı Ateş Kadehine attıktan sonra kalabalıktan fısıltılar yükselmeye başlamıştı. Ortam ciddileşmişti ve hayranlıkla önlerindeki manzarayı izliyorlardı. Abim arkasını döndü ve yüz hatları gevşedi, kafamı onun baktığı yöne çevirdiğimde tanıdık bir yüz gördüm. Sırılsıklam olmuş haliyle Cedric duruyordu, birbirlerine yaklaşıp sarıldılar. Sanırım o da az önce ismini koymuştu, erkekler ve uslanmaz egoları...

Ardından salon tekrar sessizleşti, arkama baktığımda Viktor Krum'ı görmem beklenmedik olmuştu. Ağzım neredeyse açık kaldığında büyük bir soğukkanlılıkla az önce abimin yaptığı gibi çizgiyi geçti ve adını kadehe koydu. Daha sonra abimlerin yanına gidip selam verdi ve üçü birden bana doğru yürümeye başladılar. Krum hâlâ hayranlık duyduğum birisiydi fakat abim yanımdayken bunu belli etmem demek ölmüş olmam demekti.

"Nasılsın Florence?" diye sordu Cedric yanıma geldiklerinde "Ben, iyiyim. Sende az önce adını mı koydun?" "Evet." dördümüz salondan çıkmış koridorda giderken kafamı iki yana salladım "Turnuvadaki amacınız ne anlamış değilim. Çok tehlikeli." "Büyüklerin işine karışma Flo." dedi abim. "Aslında Lucas, seninle bir konuda acilen konuşmam lazım. Sakin bir yere geçelim mi?" dedi Cedric hepimizi durdurup. Abim önce bana sonra Krum'a döndü, sonra tekrardan bakışlarını üstümde sabitledi "Uslu dur." ardından ikisi birlikte gruptan ayrılıp Krum'la beni yalnız bıraktı. Onunla ilk defa baş başa konuşacağım için heyecanlanmıştım. Yürümeye devam ettiğimizde ben konuşacak konu bulamadığım için telaşlanırken o konuştu.

"Baksana, dün kütüphanede beraber çalıştığın kız var ya." dün mü?
Sanırım Hermione'den bahsediyordu. Dün beraber kütüphaneye gitmiş, Ateş Kadehi ve Üç Büyücü Turnuvası hakkında bulabildiğimiz her şeyi okumuştuk. "Hermione mi?" diye sordum anlamsızca, adını nereden bilebilirdi ki. "Yani, kahverengi saçlı kız, oldukça güzel." "Evet evet, o." dedi heyecanlanarak, gözlerimi kıstım, buradan bir şeyler çıkacak gibiydi. "Yakın arkadaşın mı?" "Evet, birinci sınıftan beri beraberiz. En yakın arkadaşım diyebilirim." gülümsedi, yoksa-

"Aslında zeki birisine benziyor," "Hermione bu okulun en çalışkan cadısıdır," eğer böyle bir durum varsa seve seve birbirlerini ayarlardım. Krum'a karşı hayranlığım vardı ama ciddi değildi, Hermione ile anlaşırlarsa asla kıskanmam ve memnuniyetle ikisine de yardım ederdim. "Üstelik dediğin gibi çok zeki birisidir. Düşük hiçbir dersi yok," her iltifatımda Krum biraz daha heyecanlanıyor gibiydi. "Peki, yani okula yeni geldik ve uzun süre burada kalacağız. Ayrıca bende okumayı severim, belki bana okulu ve kütüphaneyi gezdirecek birisi olursa iyi olur diye düşündüm. Anlattığın kadarıyla Hermione de oldukça bilgili-" "Sana severek okulu tanıtacağından şüphem yok. Eğer istersen gidip rica edebilirim." "Çok memnun olurum." "Pekala, hemen gidip onu bulayım. Sende kütüphanede bekleyebilirsin." "Teşekkürler R.W. Lucas'ın neden seni bu kadar abarttığını şimdi daha iyi anlıyorum." beni abartmak mı? "O ne demek?" diye sordum son olarak "Sürekli senin hakkında konuşuyor. Şimdiye kadar yaptıkların hakkında övündüğü zamanlar bile oluyor." "Abim benimle mi övünüyor?" inanamıyordum çünkü hiç yüzüme karşı böyle bir şey söylememişti. Övünmeyi kenara bıraktım, bana karşı gurur duyduğunu bile söylememişti. Şaşırmam çok normaldi bence. "Bunu söylediğimi sakın söyleme, onunla tartışmak istemiyorum ama evet. Bir gün onun yerini alacağından emin olduğunu söyler hep. Sana güveniyor ve inanıyor." gülümsedim, hiç bu kadar güçlü ve hırslı hissetmemiştim. "Merak etme, belli etmeyeceğim. Teşekkürler, bunu bilmek güzeldi." göz kırptı, bu hareketi o kadar havalıydı ki anlatamazdım. "Bana yardım et, bende sana yardım edeyim." kafamla onu onayladıktan sonra geri dönüp Hermione'yi aramaya başladım.

R.W. | Harry PotterDonde viven las historias. Descúbrelo ahora