10.BÖLÜM

649 20 0
                                    

Kalbim Katran Karası

10.Bölüm

"Bu....bunu sana kim gönderdi?" dedim kısık sesle. Tekrardan fotoğrafa baktım. Saçlarım açıktı. Bir elim Mustafa'nın elinde, bir elim onun göğsündeydi. Fotoğraftan başımı kaldırıp Baran'ın kızgın suratına baktım. Siniri bana mıydı? Bu düşünce kalbimin sıkışmasına neden oldu.

"Ne önemi var?" dedi sinirle ve elimdeki telefonu alıp koltuğa fırlattı. "Ben sadece bunu yapan kim merak ettim." dedim kısılan sesimle. Benim hakkımda olan fikirleri değişmiş miydi? Değişsin istemiyorum. Ondaki yerim değişsin istemiyorum. Hiçbir şey söylemedi. Bu benim canımı yakmaya başlamıştı. Daha fazla dayanamadım.

Gözyaşlarım yanaklarıma firar etti. Kendimi bir kez daha tutamadım. Bugün kaçıncı gözyaşıydı.  Baran ne olduğunu anlayamadı. Bana bakıyordu. Hızla yanıma adımladı. Beni koltuğa oturttu. Neden ağladığımı sordu ama ben cevap veremedim. Ona döndüm ve sıkıca sarıldım.

Kendimi hiç olmadığım kadar huzurlu hissettim. Onun yanındaydım. Bir elim sırtını sıkıca tutarken diğer elim saçlarına karışmıştı. Gözyaşlarım dinince kafamı omzundan kaldırıp yüzüne baktım. "Kızdın mı?" dedim hâlâ titreyen sesimle. "Kızmadım yani kızdım ama sana değil. Seni kıskandım bana hiç öyle gülmedin." dedi ve gözlerini gözlerimden çekti.

Beni kıskanmıştı. Yerim onda hâlâ aynıydı. Bu beni gülümsetti. "Ben sana söylemiştim. Mustafa ile sevgiliyken sadece bu kadar yakınlık vardı. Ellerimi tutardı izin verirdim. Hiç öpüşmedik yani ilk öpücüğümü kimse almadı. Sen hariç. Kimseyle ilişki yaşamadım. Senin aksine ben kendimi koruyabildim. Seni suçlamıyorum yanlış anlama." dedim ve gözlerine baktım.

"Benim kendimi koruyamadığımı nereden biliyorsun?" dedi ve bana bakmaya devam etti. "Ha korudun yani sen sürekli kızlarla gezdiğin için ben şey yaptınız diye düşündüm." dedim utanarak. Elleri ellerimi buldu. Sıkıca tuttu iki elimi. "Evet bir sürü kız arkadaşım oldu. Bazıları sevgilim oldu. Bazıları sadece arkadaş." dedi ve gülümsemesini gizleyemedi. "Ama senin düşündüğün gibi şey yapmadık." dedi.

"Öpüştünüz yani." dedim sinirle. "Yani öpüştük ama ilerisi olmadı." dedi ve devam etti. "Keşke onu da yapmasaydım Derya. Keşke onu da aşk gibi ilk senle yaşasaydım." dedi ve eğilip yanağımı öptü. Yanaklarım alev almıştı. "Sana bir şey soracağım." dedim ve beni başıyla onaylayınca devam ettim. "Gerçekten beni seviyor musun?" dedim ve devam ettim. "Lütfen kızma bunu duymaya ihtiyacım var." dedim ve gözlerine bakmaya devam ettim.

"Seni sevdiğimi düşünmüştüm ama öyle değilmiş." dedi kalbim sıkışıyordu. Bana yalan mı söylemişti. Ben düşüncelere dalmışken ellerimi bıraktı. Elleri yanaklarımı bulduğunda sözlerine devam etti. "Sana aşığım karıcığım." dedi ve dudaklarımı öpmek için eğildi. Bu sefer ondan önce davranıp ben öptüm onu ve geri çekildim. Küçük bir öpücüktü ama ikimizde anlamını biliyorduk. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. "Sen," dedi elleri hâlâ yanaklarımdaydı. "Benim de duymaya ihtiyacım var. Sen beni seviyor musun?" dedi. 

Tam cevap vermek için ağzımı açmıştım ki Semra annenin sesi geldi. Odanın kapısını açmış, bize sesleniyordu. Hemen ayağa kalkıp, balkonun kapısını açtım. "Size çay getirdim." dedi gülümseyerek. "Zahmet ettiniz teşekkürler." dedim ve elindeki tepsiye uzandım. Tepsiyi elime verdi. Elimdeki tepsiyi ortadaki masaya koyup, yengeme baktım. Eli yanağımı bulup okşadı. "Kuzularım benim," dedi ve duraksadı. "Derya sen hasta mısın?" dedi endişeyle. "Hayır, değilim." dedim. "Yanakların yanıyor." dedi. Utancımdan yerin dibine girebilirim.

"Hayır, gerçekten iyiyim. Hasta değilim. Sadece biraz üşüdüm ilk çıktığımda ama şimdi alıştım." dedim hızlıca. Daha fazla bu konu konuşulsun istemiyordum. "Peki. Sen öyle diyorsan. Size afiyet olsun." dedi ve arkasına bakmadan odadan çıkıp kapıyı arkasından kapattı. Derin bir nefes alıp, verdim. Semra annenin arkasından bakarken derin bir nefes verip arkama döndüm. Baran sırıtarak bana bakıyordu. "Çok mu komik?" dedim sinirle ve çaprazındaki koltuğa oturdum. "Çok tatlısın karıcığım. O yüzden gülüyorum. Hem sen gelsene yanıma otur." dedi. 

"Yok. Böyle gayet iyi. Oradan konuşalım ne konuşacaksak." dedim. Ayağa kalkıp tepsiye uzandım. Tepsiyi Baran'a yaklaştırıp, kendi bardağımı aldım. Kalktığım yere geri oturup, çayımdan bir  yudum aldım. "Nerede kalmıştık?" dedi Baran. "Hah şimdi hatırladım. Sen beni sevdiğini söylüyordun." dedi ve oda çayına uzanıp eline aldı. "Yoo." dedim. "Onu sen yapıyordun. Ben öyle bir şey demedim." dedim ve çayımdan bir yudum daha aldım. Gülümsememi gizlemem gerekiyordu. "Beni sevdiğini söylemekten utanma karıcığım. Hadi seni dinliyorum." dedi. Giderek gıcık olduğu yüzünden o kadar belliydi ki.

"Maalesef söyleyemem kocacığım. Hem senin arkadaşın nerede?" dedim sinirlenmemeye çalışarak. "Banane Berra'dan karıcığım. Hadi seni bekliyorum. İtiraf et." dedi. "Yalnız Beril." dedim. Bardağını tepsinin içine koyup koltukta kayarak daha da yakınıma geldi artık birbirimize çapraz bir şekilde oturuyorduk. Bacaklarımız birbirine değiyordu.

"Efendim. Anlamadım." dedi tek kaşını kaldırıp. Ben de elimdeki bardağı bırakıp ona döndüm. "Berra dedin ya Berra değil. Beril." dedim. Onun bana zamanında yaptığı gibi. "Banane kızım Beril'den, Berra'dan umurumda değil." dedi ve elini elimin üzerine koyup bana bakmaya devam etti. "Benim için önemli biri varsa o da sensin. Benim umurumda olan biri varsa o da sensin." dedi ve diğer elini de yanağıma koyup konuşmasına devam etti.

"Hadi naz yapma da sen de kabul et. Bana aşık olduğunu." dedi gülerek. "Yuh! Gerçekten yuh!" dedim ve elimi elinden çekip konuşmaya devam ettim. "Bu kadar kolay değil ya, benim için aşk bu kadar basit değil." dedim. "Sen beni sevebilirsin, karşılıkta bekliyor olabilirsin ama aşk bu kadar basit değil. Emek isteyen bir şey Baran Bey maalesef emek olmadan yemekte olmuyor." dedim.

"Tamam karıcığım. Sana bir hafta veriyorum. Şuraya da yazıyorum," dedi masaya parmağını koyup, "Sen bana bir hafta içinde sırılsıklam aşık olacaksın." dedi. Dediklerine kahkaha atıp bende ona cevap verdim. "Bakıyorum da çok büyük konuşuyorsun kocacığım. Dikkat ette sen bana sırılsıklam aşık olma." dedim.

Eliyle burnumu sıkıp, "Bakacağız karıcığım zamanla benim aşkım seni de yakmaya başlayacak. Sen de bu yakışıklı kocanın karşısında eriyeceksin bir mum gibi." dedi ve ayağa kalkıp balkon kapısına adımladı. Tam çıkacağı zaman arkasını dönüp konuştu. "Ben gidip Berra'ya bakayım." dedi. 

"Seni gebertirim Baran." dedim sinirle ve kahkaha attığını duyunca daha çok sinirlendim. Sen şimdi görürsün. Yanımda ters bir şekilde duran telefonu kaldırıp biri arıyormuş gibi yapıp açtım. Hâlâ gülmesi dışında sorun yoktu. "Efendim Mustafa." dedim gülümseyerek. Baran'a bakmıyordum ama ayakları yanıma kadar gelip elimdeki telefonu aldı.

"Lan pezevenk ben sana demedim mi lan karımdan uzak duracaksın diye. Senin canın yine dayak mı istiyor?" dedi ama karşıdan cevap gelmeyince telefonu kulağından çekip ekrana baktı. Çatılan kaşları yavaşça düzeldi. Bu sefer kahkaha atma sırası bana geçmişti.
Gülmemi durduramıyordum. Baran önümde eğilmiş beni izliyordu. Bana gülümseyerek bakıyordu. 

Gülüşüm yavaşça tebessüme döndüğünde elini kaldırıp yanağıma koydu. "Seni hep böyle gülerek görmek istiyorum. Gözünden bir damla yaş akmasın. Sana hiçbir zaman keşke dedirtmeyeceğim karıcığım. Sana yemin ederim." dedi ve yavaşça alnımı öpüp ayağa kalktı. Telefonu elime verip kapıya adımladı. Onun adımlarını durduransa benim sesim oldu.

"Baran." dedim. Ayakları durdu ve başını omzundan bana çevirdi. Ayağa kalkıp onun yanına adımladım. Bedeni bana döndüğünde bu sefer benim elim yanaklarına gitti. Başını eğip bana bakıyordu.

"Ben," dedim derin nefes alıp, "Bende seni seviyorum."

◇◇◇◇◇◇◇◇

KALBİM KATRAN KARASI (anlaşmalı evlilik)Where stories live. Discover now