3.BÖLÜM

1K 34 0
                                    

Kalbim Katran Karası

3.Bölüm

"Mehir olarak ne istiyorsun kızım?" dedi imam. Bugün ailelerimizin isteği ile dini nikahımız kıyılıyordu. Bugün Baran'ın eşi olacaktım ve ben buna kendimi hazır hissetmiyorum. İmamın sorduğu soru beynimde dolaşıyordu. Ben Baran'dan ne isteyebilirdim ki? Zaten benden alınan şeyleri elime vermişlerdi. "Hiçbir şey istemiyorum." demiştim ki Baran araya girdi.

"İstediği marka araba ve şirket hisselerinin %35'ini mehir olarak veriyorum." dedi ve herkes şaşkınca ona bakıyordu. Baran'ın duyacağı şekilde, "Baran lütfen ben bir şey istemiyorum. Hem sen benim için neler yaptın bu bana yeter." dedim.

Sözlerin ağırlığı içime o kadar işledi ki. Hiçbir şeye zorunlu değildi. Dayımı da sevdiğim var deyip kararından vazgeçirebilirdi ama o benimle evlenmeyi seçmişti. Düşüncemin ağırlığı ile başımı yere eğdim. Tam o anda Baran'ın elleri çenemde yerini aldı.

"Başını hiçbir zaman eğme. Benim olan her şey zaten senin. Bunlar sadece küçük bir hediye kabul etmezsen beni istemediğini düşüneceğim."

İmam tekrar mehir için sordu ama bu sefer kabul edip etmediğimi sormuştu. Gözlerim Orhan dayıma gitti, bana gülen gözlerle bakınca, "Kabul ediyorum." dedim ve nikahımız kıyıldıktan sonra Baran bana dönmüştü elleri yanaklarımdaki yerini alırken, yanaklarımın kızardığını hissediyordum. Alnıma bir öpücük kondurdu. Beni kendine çekip kulağıma fısıldadı. "Çok sıcaksın."

◇◇◇◇◇◇

Baran ile düğün alışverişine geldik. Ne kadar annem de gelmek istese de, Baran alttan alttan  gelmemesi gerektiğini söylemişti. Bu alışveriş çeyiz alışverişi değildi. Düğünümüze iki gün vardı. Leyla, annem ve yengemle gelinliğimi almıştık ama Baran görmemişti. Şimdi ise bana kıyafet almaya gelmiştik. Mağazada kendi kafama göre gezip dolaşıyordum.

Baran alışverişten sıkıldığını küçük bir işi olduğunu söyleyip gitmişti. Bana işim bitince aramasını söylemişti. Seçtiğim kıyafetleri denemiştim. Kendime yakıştırdığımı alıp, yakıştırmadığımı bırakmıştım. Üstüme denediğim saten eteği çıkartacaktım ki kabine biri girdi. Tam çığlık atacakken içeri giren kişinin ela gözleriyle karşılaşmıştım.

"Üstündekini beğendim bunu da alalım." dedi. O an fark ettiğim şey ellerimi hemen gömleğin açık olan düğmelerine götürdü. Beni durduransa Baran'ın elleri oldu. "Sen benim karımsın. Yapma, kapatma." dedi ve devam etti. "Sana bir şey aldım." Üzgün gözlerle ona bakıyor kendimi açıklamak istiyordum. Ceketinin iç cebinden bir yüzük kutusu çıkarıp açtı. Baget yüzük vardı.

"Alyansının yanı boş kalmasın." dedi ve elimi tutup, yüzüğü taktı. "Baran sağ ol ama gerek yoktu. Zaten alyans var." deyip daha yeni parmağıma taktığı yüzüğü gösterdim. "Buna  hiç gerek yok." dedim ve devam ettim. "Lütfen beni dışarıda bekle. Üstümü çıkartacağım. Sonra gideriz." dedim ve ona daha fazla bakamadan arkamı dönüp çıkmasını bekledim.

Ben Baran'ı sevmeden ona nasıl eş olacağım.

Baran mağazadan çıkmış olmalı ki onu görememiştim. Tam kasaya doğru giderken onu bir kadınla konuşurken gördüm. Kadın onun koluna elini koymuş bir şekilde konuşuyordu. Daha fazla ona bakıp kırılan kalbimi tekrar kırmak istemiyordum. Kasaya gidip tüm aldıklarımın parasını Orhan dayımın bana verdiği kartla ödedim ve mağazadan çıktım.

Sinirle ilerliyordum. Bu başka bir histi. Evet onu kaybetmek veya kalbini kırmak istemiyordum ama onun bana yaptığı bu şey bir şekilde benim sinirlenmemi sağlıyordu.

Yolda ilerlerken elimdeki poşetler ağır gelmeye başlamıştı. Taksi durağı arkada kalmıştı. Geri dönmek istemesem de dönmeliydim. Taksi durağının olduğu yere giderken mağazanın önünden tekrar geçmek zorundaydım. Gözüm kapısına gitmek istemese de kalbime hakim olamadım ve gözlerim ikisiyle buluştu. Bu sefer kapıdan çıkıyorlardı ama  Baran gülüyor gibi durmuyordu. Ayağımın takılmasıyla sendelesem de bir el kolumdan tutmuştu.

Bir an ne olduğunu anlamasam da kafamı kaldırıp baktığımda abimin olduğunu gördüm. Baran da yanımıza geldiğinde ona bakmamıştım. "Abi sen ne yapıyorsun burada?" dedim ve bedenimi onun elinden çektim.

"Sizinle konuşmam lazım. Bir kafeye gidelim." deyip. Yanımızda hâlâ varlığını sürdüren kıza bakıp. "Siz kimsiniz?" diye sordu abim.

"Ben Beril. Baran'ın kız arkadaşıyım." dedi ve elini Baran'ın koluna koydu. Dudaklarımdan histerik bir gülüş dökülmüş. Üçünün de bana dönmesini sağlamıştım. "Pardon. Kimim dedin sen? Ha dur hatırladım Baran Bey'in kız arkadaşı. Neydi adın Berrra mıydı?" dedim ve kızın cevap vermesini bekledim.

"İsmim Beril. Zor bir isim değil ama aklın kıt sanırım." dedi ve Baran'ın kolunda ahtapot gibi varlığını sürdürüyordu. "Bak Berracım benim zihnim çok berraktır ama sadece önem verdiğim kişilere şimdi o ahtapot kollarını müstakbel eşimden çek yoksa ben sana nasıl çekmen gerektiğini gösteririm." dediğimde  Baran'ı kendime doğru çektim.

"Senin yüzüğün nerde? Beni çıldırtacak mısın? Bak Baran eğer bu şey tekrar yaşanırsa seni mahvederim. Şimdi söyle kız arkadaşın olmayan Berra'ya defolup gitsin. Yoksa ben onun saçaklı saçından çeke çeke göndermesini iyi bilirim." dedim. Ben  sakin olmaya çalıştıkça insanlar ben sakin kalmayayım diye elinden geleni yapıyor. Bu sözleri duyan kız  "Sana inanamıyorum Baran." deyip ağlayarak gitmişti.

"Abi bize müsaade et konuşacağın şeyi yarın konuşalım." dedim. Abim başını söylediğimi onaylamak için hafifçe salladı ve hiçbir şey demeden yanımızdan ayrıldı. Baran hâlâ şaşkın bir şekilde suratıma bakıyor sanki dili tutulmuş gibi hiçbir şey dememişti.

"Baran senden bir açıklama tabii ki de bekliyorum ama önce arabaya geçelim. Arabayı nereye park ettin?" dedim ve Baran yeni kendine geliyor gibi sakince mağazanın arkasında olduğunu söylemişti. Ben bu iki erkeğinde şaşkınlığının nedenini anlayamazken arabanın yanına gelmiştik. Elimdeki poşetleri arabanın arkasına koyan Baran yanımdaki şoför koltuğuna oturmuş ve bana bu saçma cümleyi kullanmıştı. "Sen beni mi kıskandın?" Pardon ne dedi bu şimdi. Bana ne be senden. Neden kıskanayım seni ?

"Ne diyorsun Baran?" dedim.
"Kıza demediğini bırakmadın. Derya birbirimizin hayatına karışacak mıyız?" dedi ve arabayı çalıştırdı. "Sen benimle istemeden evlenmedin mi zaten bu kıskançlık niye hem ben seni kıskanıyor muyum?" dedi ve sustu.

Ben ne yapmıştım?  Alttan alttan gülüyor bir de salak. "Sen beni kıskanmazsın öyle mi? Ayrıca evli olduğumuz müddetçe en azından benim yanımda gururumu incitecek hareketler yapma. Senden iğrenmemi sağlama." dedim ve cama başımı çevirdim. Dedikleri o kızı savunup beni yermesi. Göğsüme, tam kalbimin oraya koca bir öküz oturmuştu.

Ben sana bu cümleni hatırlatacağım ama Baran. Seni öyle pişman edeceğim ki sende şaşıp kalacaksın.

◇◇◇◇◇◇◇

KALBİM KATRAN KARASI (anlaşmalı evlilik)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin