Ben sana ne yaptımda benden bu kadar nefret ediyorsun.

162 14 0
                                    

Gün içinde Beyza sakin kalırsa oğlunu akşamları görme izni verilmiş Murat'ın yardımıyla bu süre biraz uzatılmıştı. Beyza oğlunu uyuyana kadar yanında kalmasına izin veren adama minnettardı. Böyle cani bir patronun yanında iyi kalması en büyük şansıydı.

Bir gece yine oğlunu uyutmuş odasına kendi bırakmak istemişti. Kollarından almaya kıyamaya genç adam gitmesine izin verdiğinde nerdeyse ağlayacaktı. Oğlunu elleriyle yatırdı üstünü sıkı sıkı örtüp saçlarını öpüp kokladı. Gönülsüz gönülsüz yanından ayrılmak zorunda kaldı. 

Nasıl bir kaderdi ki bir başkasının izniyle evladını görüyor özlem gideriyordu. Kendine söz verdi er yada geç bu esaretten kurtulacaktı ve hiç kimsenin oğlunun saçının teline bile dokunmasına izin vermeyecekti. Şimdilik o caninin hayatına hükmetmesine sessiz kalacaktı.  

Odadan ayrılırken gözüne  komidinin üzerinde bakıcının telefonunu çarptı. Kurtuluşu için yakaladığı fırsatı görmezden gelemezdi. Yakalanırsa oglunu bir daha görme şansını elinden alacaklardı. Ama kendisine başka bir şans bırakmamışlardı. Kimseye çaktırmadan kazağının altına sakladı.

Odasında kapı üzerinden kitlendiğinde heyecandan elleri titriyordu. Çıkarıp bir süre düşündü. Polisi arayamazdı. Evlendiği adamın kendisini zorla tuttuğunu söylemesi hiçbir şey ifade etmeyecekti. Şikayetci olması gerekiyordu mahkemede kim bilir ne kadar sürecekti. Birde tutuksuz yargılandığını düşününce yine peşini bırakmayacaktı.

Annesine de haber veremezdi. Ne yapar eder peşine düşer onunda zarar görmesine neden olurdu. 

Kaçmalıydı. Bu sefer kendini açık edecek hiç bir duruma sebebiyet vermemeliydi. Bunun için de yardıma ihtiyacı vardı ve kimi arayacağını çok iyi biliyordu. Aklında kaldıgı kadarıyla numaraları tuşladı ve sesinin duyulmaması için banyoya girdi. Üçüncü çalışta açılan telefonda genç adamın "Alo." diyen sesini duyunca rahat bir nefes aldı. 

Yakalanma korkusundan kalbi deli gibi atıyordu. "Tunç benim Beyza." dediğinde küçük alanda etrafına dönüp duruyordu. 

"Beyza sen iyi misin? Nerdesin?" 

"Biz merak etme biz iyiyiz, sen nasılsın. O sana birşey yaptımı?"

"Benim için endişelenme kurşun sıyırmış."

Genc kızın Tunç'un  başına açtığı beladan dolayı gözleri doldu. "Hepsi benim yüzümden." 

"Sakın kendini suçlama. Bütün suç o şerefsizde. Söylesene şimdi nerde?" 

"İstanbul'a gitti. O bizi bir dağ evinde tutuyor birkaç güne döneceğini söyledi."

 "Bu çok iyi bir haber. Yarın seni oradan kurtaracağım. Konum atabilirmisin?" 

"Tamam." dedi ve aklına gelen düşünceya cevap aradı. "Geldiğini nasıl anlayacağım?"

"Merak etme ben olduğumu hemen anlayacaksın."

Beyza'nın kulağı kapıdan gelecek sesede odaklanmıştı. "Tunç telefonun kaybolduğunu fark etmeden yerine bırakmalıyım."

"Tamam. Kendine ve Savaş'a dikkat et." 

Duyduklarından sonra rahat bir nefes aldı. Ondan başka kimseye güvenmezdi. Konum attı. Telefondaki mesajı ve  aramayı sildi. Geriye tek yapması gereken yerine bırakmaktı. Etrafına bakındı ve yatağın üzerindeki emziği gördü. Bugün kendini çok şanslı hissetti. Kapıya vurdu ve oğlumu görmek istiyorum emziği burda kalmış diye konuştu. 

Kapıyı açan adam ver ben götürürüm dediysede Beyza "Ben bötürürüm Savaş uyandığında elinin altında bulmazsa çok ağlar." diye ikna etmeye çalıştı.  

EN ÇOK KİM YANDI?  2 (Acı Aşk.)Where stories live. Discover now