10: Bazı Şeylerin Farkına Varmak

351 37 0
                                    

Sevginin olduğu bir dünya da sevgisiz büyüyorduk. Böyle büyük bir hazineden mahrum bırakılıyorduk. Dünya da bir savaş vardı, sevilmemiş çocukların savaşıydı. Çoğu zaman düşünemez insanoğlu, doğrunun yanlış olduğunu, ve bazı yanlışların doğru olduğunu. Ellerim, ayaklarım yere çivilense bile ben yine uzanırdım aileme. Şimdi ise, gece saat 4 buçuk civarıydı. Balkonda ılık havada oturuyordum. Kaçıncı sigaramı bastırdım küllüğe bilmiyorum ama bir türlü rahatlamıyordum. Bu şehre ilk geldiğim gibiydi geceler, ışıl ışıl aydınlatıyordu etrafı. Ve bu gece yalnız değildim. Benimle birlikte sigara için bir kişi daha vardı, Kunter sol çaprazımdaki balkonda saatlerce oturuyordu. Beni fark etti mi bilmiyorum ama en başından beri oradaydı. Telefonumun kısık sesi rüzgarın estiği havada kayboldu. Telefonu elime alarak aramayi yanıtladım, kimin aradığına bakmadan.

"Buyrun?" Dediğimde hırıltılı bir ses çıktı karşıdan. "Buyur oğlum, buyur tabii." Baygın baygın konuşması ile arayan kişinin Salih olduğunu fark ettim. Gözlerim sonuna kadar açılırken yutkunarak bir elimi yumruk yaptım, korkuyor muydum? "Nerdesin lan sen? Ne halt yiyorsun yine? Kimin evindesin lan!" Ne konuştuğu biliyordu, ama sarhoştu. O hep ne konuştuğunu bilirdi. "Ailemin evindeyim Salih, gerçek ailemin evindeyim." Bir kaç saniye ses gelmedi karşıdan, ve sonra "Ne?" Diyen şaşkın bir ses duydum. Kafamı eğerek gülerken gözlerim sızlıyordu. "Bir annem var, kardeşlerim var, ama haklıydın. Yaşadığım her hayatta babam beni sevmeyecek." Bana bunu söyleyen oydu. İstersem on, istersem on bin hayat yaşayayım, hiç birinde babam tarafından sevilmeyeceğimi söylemişti. Doğru söylemişti. "Ne diyorsun sen? Aklını mı kaçırdın?" Görmese bile kafamı salladım. "Kaçırdım ya, kaçırdım tabii." Kısasa kısas.

"Ne oldu? Yıllarca hayatını cehenneme çevirdiğin çocuğun bir anda ellerinden gitmesi zoruna gitti mi? Gitmiştir. Ne de olsa 26 yıllık emek verdin değil mi? Hayatımı mahvetmek için. Ama olsun Salih be, bi oğlun daha var onunla yetinirsin sen, hem bir boğaz eksildiği için daha çok içki alabilirsin. Benim yerimede iç olur mu? Oğlun, Deniz var sadece. Kunt yok, Kunt öldü Salih. Öldürdünüz siz onu. Bak ellerine kan görüyor musun, görmen lazım. Öldürdün beni, sen öldürdün."

Sustu, 2 dakikadır susuyordu. "Konuş, anlat. Beni nasıl öldürdüğünü anlat, hatta gel Salih, anlat herkese. Deli olduğumu söyle. Çünkü sana hemen inanacaklar, sana herkes inanır." Bir kaç saniye ses gelmedi telefondan. Ne düşünüyordu bilmiyordum ama iyi şeyler düşünmüyordu.

"Kunt, bizden kurtuldun mu sanıyorsun sen? Sakın, sakın böyle bir şey düşünme. Çünkü ben her zaman arkanda olacağım, ve arkana baktığın an öleceksin. Seni her an öldüreceğimin korkusuyla yaşa. Rahat bir nefes aldığın takdirde, seni öldürürüm."

"Öldür onu. Nefes aldığı an, seni öldürürüm."

Sustum, korktuğumdan değil doğruları söylediğinden dolayı susuyordum. Çünkü o her dediğini yapardı. "Tamam, Salih. Sen her dediğini yaparsın. Arkama bakmayacağım, arkamda durma." Telefonu kulağımdan çektiğimde yutkundum. Kırmızı düğmeye basarak havayı tekrar sessizliğe bürüdüğümde yutkunarak kafamı eller arasına aldım. Neredeyim, ne yapıyorum bilmiyorum. Neden burdayım diye defalarca sordum kendime, neden?

Ama gelen tek cevap, sessizlikti. Kimsenin verecek cevabı yokmuş gibiydi.

Asaf ile aramızda tarif edemediğim ama kötü bir şekilde bir çekim vardı. O benim babamdı, kabul etsem de etmesem de her zaman öyle olacaktı. Beni anlamıyordu. Fotoğraf ve mektubu almam gerekiyordu, eğer ki fotoğraf ve mektubu alırsam pişman olabileceğini düşünüyordum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Abdullah'ın gitmesi benim için hiç iyi değildi. Ona sormam gerekenler vardı.

Şakaklarımı ovarak tekrar geri yaslandım. Yarın işe gitmem gerekiyordu bu yüzden yatsam iyi olacaktı. Balkondan kalkarak içeri geçtiğimde oda sıcaktı. Yatağa yürüyerek battaniyeyi açtım ve içine girdim. Bir kaç saniye bekledim. Bana iyi geceler diyecek biri yoktu.

Ölü Kurt | AileМесто, где живут истории. Откройте их для себя