1.BÖLÜM

1.9K 42 2
                                    

Kalbim Katran Karası

1.Bölüm

Yatağımın karşısındaki dolabın aynasında simamı incelerken, ortamın sessizliğine kendimi kaptırmıştım.

"Derya!"

Annemin adımı seslenmesiyle kendimi silkeledim. Bakışlarımı aynadan çekip, ayağa kalktım. Üstümü düzeltip odadan çıktım. Kapısı açık olan oturma odasına girip, anneme baktım.

"Efendim anne." dedim ve annemin endişeli yüzüyle karşılaştım. "Anne sen iyi misin? Hasta falan değilsin, değil mi?" Annem telaşımı görünce başını iki yana salladı.

"Hayır. Hasta değilim. Geç karşıma otur. Sana bir şey söyleyeceğim." Kalbimdeki sıkıntıyla bu sefer bana yüzündeki sinirle bakan annemin dediği gibi karşısına oturdum. "Sana söyleyeceğim şeyler belki senin istemediğin şeyler olabilir ama biz bunu babanla konuşup, senin hakkında doğru olduğuna kanaat getirdik."

Konuşmanın nereye gideceğini anlamıştım. Evlilik. Eda sabah yanıma gelmişti. Beni dayımın büyük oğluna istediklerini öğrenmiş. İstemediğimi söylesem vazgeçer mi? Ya hakkında duyduklarım, gördüklerim.

Ailesi evlenmesini istiyor. Neden? Çünkü oğlanlarının böyle düzeleceğine inanıyor. Bir çok aile gibi. Bu çağda sığ düşünceli insan nasıl olunur ailemde ve çevremde görüyordum.
Kendisini düzeltmeyen insanı, evlilik nasıl düzelecekti. Daldığım düşüncelerden annemin bileğimi sıkmasıyla gözlerim annemin kızgın suratını bulmuştu.

"Sana diyorum kız sen beni dinlemiyor musun? Kalk hazırlıklara başlayalım akşama isteme olacak." dedi ve beni sıkışan, kırılan kalbimle baş başa bıraktı.

◇◇◇◇

Akşam saat sekizi gösterirken babam eve çoktan gelmişti. Ardından abim gelmişti. Benim kabul etmediğimi bilirse beni tek kurtaracak kişi oydu. Kapı tekrar çaldığında üstümde annemin mağazadan aldığı elbise vardı. Elbise çok güzeldi ama içim kan ağlarken bu elbise bile bana iğrenç geliyordu.

Kapıya yavaş adımlarla derin bir nefes alıp, dışarı verdim ve kapıyı açtım. Karşımda elinde çiçekle Baran(abi) duruyordu. Yüzündeki ifade ne mutlu gibiydi ne de mutsuz. "Hoş geldiniz." dedim donuk bir sesle o da elindeki çiçeği bana uzatıp, "Hoş bulduk." dedi aynı şekilde.

Arkasından Orhan Dayım girmişti. Onu severdim ama bana kıymaları, beni istemediğim bir evliliğe zorlamaları hem de istemeyerek, bu benim kalbimi ağrıtıyordu. Dayıma da hoş geldin deyip elini öptüm. Ardından Semra yengem gülen bir yüzle girmişti. Ona da, "Hoş geldin." deyip bana sarılmasının bitmesini bekledim.

Kapıyı kapatıp tekrar derin nefes aldım. İçeriye geçip onların yanına oturmak istemiyordum ama dayım seslenmişti. Salonda iki büyük koltuk iki tane de tekli koltuk vardı. Erkekler bir büyük koltuğa oturmuştu. Diğer koltuğa da kadınlar, tam kadınların yanına oturacaktım ki annem göz işaretiyle Baran'ın oturduğu tekli koltuğun yanındaki koltuğu gösterdi.

İstemesem de oturmak zorunda kalmıştım. Aslında sorun Baran da değildi. Sorun bendim, tipsiz asla değildi. Hem yüzü güzeldi hem de vücudu spor yaptığı için kaslıydı. Ben şu anda ne evliliğe hazırdım ne de kötü alışkanlıkları olan bir adamla evlenmek istemiyordum.

Adımın seslenmesiyle yerde olan bakışlarımı kaldırıp, dayıma baktım. "Derya, sen iyi misin kızım?" Bana küçüklüğümden beri hep kızım derdi. Ona gülümseyip, " İyiyim dayı. Sen nasılsın?" dedim. "Şükür iyiyim kızım. Biz buraya senin düşüncelerini öğrenmeye geldik." deyip yerinde doğruldu ve konuşmasına devam etti.

"Sana istemediğin hiçbir şeyi kimse dayatamaz kızım. Biz seni bizim Baran'a istemeye onun hakkındaki fikirlerini öğrenmeye geldik." dedi ve bana baktı. "Anladım dayı." dedim ve onun içimi rahatlatan konuşmasını dinledim. "Siz şimdi bir odaya geçin, biraz sohbet edin sonra gelin ve bize kararınızı söyleyin. Eğer anlaşabilirseniz bir hafta içinde tekrar gelir aile arasında söz keseriz." dedi. "Tamam dayı sen nasıl istersen." deyip ayağa kalktım.

Benim kalktığımı gören Baran'da ayağa kalkmış beni takip ediyordu. Odanın kapısının önüne gelip, kapıyı açtım. İçeri girip onun gelmesini bekledim ve o gelince kapıyı kapattım. Ayakta bekliyordu. Onun üstünde lacivert takım vardı, benim üstümde lacivert elbisenin olduğu gibi. "Lütfen otur ayakta kalma." diye konuya girdim. Dayımgil bizden daha varlıklıydı ve ben tam konuşacakken o lafa girdi.

"Benimle evlenmek zorundasın." dedi ve sustu. "Ne demek zorundasın dayımı duydun beni hiçbir şeye zorlamıyor. Bak ben sevmediğim, aşık olmadığım bir adamla evlenip ona eş olamam." dedim ve susup başımı eğdim. Küçük bir kahkaha dudaklarından döküldü ve hiç susmayacakmış gibi konuşmaya başladı.

"Merak etme ben seni eş diye koynuma bile almam ama babam ve abin seninle evlenmem için beni iyi olduğuma bile inandırdı." dedi ve şaşkın bakışlarımın karşısında konuşmaya ciddileşen suratıyla devam etti.

"Abin okumak istediğini ama okuyamadığını ailenin senin üzerinde baskı kurduğunu söyledi. Seni evlendirmeyi bile düşünüyorlarmış hatta biz bugün gelmeseydik başkasıyla nişanlı bile olabilirdin. Abin babama her şeyi anlattı. Babam seni sever. Kıyamadı, benim üstümde de baskı kurdu. Seninle evlenmezsem şirket yönetimini elimden alacağını söyledi. Bu evlilik gerçek olmayacak Derya ama sen benim karım olacaksın."

Daha fazla dayanamamış, gözlerimden akan yaşlara engel olamamıştım. Her şey benim içindi. Baran daha fazla dayanamamış olacak ki elini başıma koydu. Eli yavaşça çeneme indiğinde başımı kaldırdı. "Sana benden zarar gelmez. Benden korkma. Beni başkalarından dinleme. Zira ben herkese aynı davranmam." dedi ve elini çenemden çekti.

Makyaj masasının üzerinden peçeteyi alıp, bana uzattı. Eli elime değerken peçeteyi almıştım. Gözlerimin altını sildim. Ailem beni evlendirmeyi bu evden göndermeye çalışıyorlardı ama abim, dayım hatta Baran bile benim yanımdaydı. "Baran, daha yeni dediğim şeyler için kusura bakma." dedim ve bana bakan gözlerde farklı duyguların olduğunu gördüm.

"Derya bizim ilişkimiz çıkar ilişkisi." dedi ve beni yaralayan cümlelere devam etti. "Sen okumak için benimle evleneceksin bense şirketin başında kalabilmek için. Şimdi sana soruyorum benimle evlenir misin?" dedi. Yerdeki bakışlarım yukarı çıktı son sözleriyle yüzünden buruk bir şekilde gülümseyip başımı onaylayarak salladım.

Baran kapıyı açıp çıktı. Arkasından derin bir nefes alıp verdim ve onu koridorda yakaladım. Arkasından ilerlerken boyumuz arasındaki mesafeye baktım on beş santim vardı sanırım. Dayım gülen yüzüyle bizi karşılayınca buruk bir şekilde güldüm. "Ee ne karar verdiniz bakalım gençler." dedi dayım. "Dayı biz sizi haftaya bekliyoruz." dedim ve dayımın yanına gidip elinden öpüp ona sarılırken kulağına eğilip, "Teşekkür ederim dayı. Bana babamdan daha çok babalık yaptın." dedim.

O da yüzümü ellerinin arasına aldı, bana gülümseyen yüzle bakıp. "Sen benim küçük kızımsın." dedi ve güldü. Dayımın yanından kalkmış babamın elinden öpmüştüm ama o bana sarılmadı. Aynı şekilde yengemin elinden öpüp ona da kısa bir şekilde sarıldım. Annem gözümün içine bile bakmıyordu. Elini öpüp gitmemi ister gibi bakmıştı. Elini öpüp geri çekildim. Baran üzgün gözlerle baksa da yüzü göz göze gelmemizle değişmişti.



◇◇◇◇

bölüm sonu

KALBİM KATRAN KARASI (anlaşmalı evlilik)Where stories live. Discover now