27.

233 36 229
                                    

arkadaslar yagmurun altında size bolum yaziyorum sizi o kadar cok seviyorum yani siz dusunun bu sogukta ellerim titreye titreye yazmaya calisiyorum (sanirim sizi cok seviyorum), (bolumu sabah yazmıstım) lutfen yorum falan yapin bari de gunum guzellessin🌷

bakalim noluyomus bu bölümde

İyi okumalaarrr! 💗

...

Hyunjin bir süre uyudu, uyandığında gecenin bir körüydü, etraf oldukça karanlıktı. Saate baktığında gece 3 civarlarında olduğunu fark etti. Her şey ona kasvetli görünmeye başlamıştı, sanki odasındaki her şey üstüne üstüne geliyordu. Nefesleri de daralmaya başlayınca montunu aldı ve odasından çıktı. Merdivenleri ağır adımlarla inerken aşağının ışığının açık olduğunu fark etti.

Aşağı inip salona gittiğinde salonda tanımadığı birçok adamın oturduğunu gördü. Babasının adamlarından biri olan Choi San hemen Hyunjin'in yanına geldi.

"Efendim, bu saatte neden uyanıksınız?"

"Bunaldım, şunlar kim?"

"Önemli değil efendim, hadi, lütfen yatağınıza dönün."

"Dışarı çıkacağım."

"Ne? Olmaz efendim, saat çok geç oldu!"

"Bana sadece babam karışabilir sanıyordum, o da öldü. Şimdi rahat bırakın beni."

Hyunjin ilerleyecekken San kolundan tuttu.

"Babanın ölmesi kendini tehlikeye atabileceğin anlamına gelmiyor Hyunjin, senin için endişeleniyorum..."

Son cümleyi biraz daha yumuşak söylemişti San, tabii bu Hyunjin'i ikna edebilecek kadar güçlü değildi, zaten Hyunjin bir şeyi istiyorsa o şeyi her türlü yapardı.

"Choi San, sen beni bırakır mısın, yoksa ben seni işinden kovayım mı?"

"Tanrım..."

San ellerini yavaşça Hyunjin'in üzerinden çekti ve gözlerinin içine baktı.
Hyunjin ise pek umursuyor gibi değildi.

"Gece geri dönmeyeceğim, endişelenme."

"Nerede kalacaksınız?"

"Keyfim nerede isterse orada San, gidiyorum."

San'ın sözlerini pek umursamadan dışarı çıktı Hyunjin, nereye gideceğini o da bilmiyordu ki? Perişan hâlde uçuruma yürümeye başladı. O an Felix'in birçok aramasına cevap vermediğini fark etti, kendini çok kötü hissetti, onu merak eden birisine sırt çevirmek ona çok kötü hissettirmişti, halbuki az önce yaptığı şey de bundan ibaretti.

Uçuruma geldiğinde yere bantlı hâlde bir not gördü, hızla oradan çıkarıp eline aldı ve açtı.

"Lee Felix'ten, Jinnie'ye."

Notun kendisine yazıldığını ve Felix'e ait olduğunu görünce heyecanlandı, hızla okumaya başladı.

"Beni korkutuyorsun Jin, aynı zamanda kırıyorsun da, bu notu görüyorsan sana çok kızgınım çünkü neden benim olduğum saatlerde değil de başka saatlerde uçuruma geliyorsun ki? Seni merak ettiğimi bile bile neden açmıyorsun telefonlarımı? Bir şey olursa bana anlatmanı istiyorum ama sen sadece benden kaçıyorsun. Her neyse, sevgilim. Yine de seni seviyorum."

Aşk KilidiWhere stories live. Discover now