6.

621 73 216
                                    

linosum donsun de gece bolum yazdigim icin bana kizsin diye gece bolum yaziyorum.
(ARKADASLAR BUNU DUN GECE YAZMİSİM AMA SİLMEK İSTEMEDİM BİLİN İSTEDİM ZATEN BOLUMU YAZAMADAN UYUMUSUM)

İyi okumalar...

...

Felix sabah uyandığında Hyunjin yanında değildi, gece gitmiş olmalıydı. Yapayalnız kalmıştı yine, her yeri ağrıyordu. Yerinden kalktı ve evine ilerledi, bugün gitmeyecekti uçuruma.

Eve döndüğünde önce dün aldığı şeyleri dolaba yerleştirdi, bir tane rameni dışarıda bıraktı, onu şimdi yiyecekti. Sıcak suyunu kaynatıp ramenini hazırladı. Hyunjin'i düşünüyordu bu sırada, aynı zamanda terk edilmiş gibi hissediyordu. Telefonunu açtı ve sosyal medyaya girdi. Başta Hyunjin'in sosyal medyasına bakmak istese de henüz soyadını bile öğrenememişti, bu yüzden bu fikrinden vazgeçti.

Hyunjin ise gece kalkıp eve gitmişti çünkü sabah kahvaltısını kaçırırsa çok kötü şeyler olacağını biliyordu. Babası katı bir insandı, sokakta yattığını duysa çok kötü şeyler yapardı. Bu yüzden korkmuştu Hyunjin, Felix'i orada yapayalnız bırakmak istemese de gitmişti.

Sabah uyandığında ise hemen kahvaltıya indi, bir an önce uçuruma, Felix'in yanına gitmek istiyordu. Dün gece eğer ona dokunabilseydi, evine götürür ve yatağına yatırırdı güvenli bir şekilde. Bunun için kendini suçlu hissetti. Kahvaltı masasında kafası çok dağınıktı, babası bunu fark etmişti.

"Hyunjin, dalgınsın?"

Hyunjin babasını duyunca hemen kafasını ona çevirdi.

"Hı? Ha, yok babacığım. İyiyim."

"Emin misin?"

"Evet, çok iyiyim."

Babasına bakarak gülümsedi, babası tepki göstermeden yemeye devam etti.

Hyunjin yemeğini bitirip hemen yerinden kalktı.

"Ellerinize sağlık!"

Hemen kapıya yöneldi, fakat babasının yüksek sesiyle durdu.

"Nereye gidiyorsun böyle?"

Hyunjin olduğu yerde kaldı, ne söyleyebilirdi ki? 'Uçurumda diğer ülkeden biriyle tanıştım, onunla piknik bile yaptık.' diyemezdi herhalde?

"Hava alacağım."

Söyleyebileceği en mantıklı şey bu oldu, babasının uzaklaştığını anladığında da ayakkabısını giydi ve evden sakince çıktı. Evin kapısını kapattığı anda uçuruma koşmaya başlamıştı. Uçuruma vardığında hiç kimse yoktu.

"Sikeyim böyle işi!"

Ne yapabileceğini düşündü, o an hatırladı, evinin yerini biliyordu. Arkasına, sağına, soluna iyice baktı ve su ülkesine adımını attı. Başka iyi bir rüzgar karşıladı onu, ama iyiydi. Eve doğru koşmaya başladı bu sefer de. Küçük evin önüne gelince başta duraksadı. Ne diyecekti ki, 'Seni merak ettim, bu yüzden su ülkesine kadar geldim.' falan mı?

Yine de çaldı kapıyı, ne diyeceği umrunda değildi. Tek istediği onun iyi olduğunu görmekti.

Kapıya yumruk atarcasına vuruyordu. Bu içeride yemeğini yiyen Felix'i korkutmuştu. Kapıya gidip kapıyı açtığında gördüğü yüz ile biraz olsun rahatlamıştı. Aynı şekilde Hyunjin de öyle. İkisi de birbirine sarılmak istiyordu, tam şu an, bedenleri birbirini yaksa bile sıkıca sarılmak istiyorlardı.

"Ah, hoşgeldin?"

"İyisin..."

Derin bir iç çekti Hyunjin, Felix hâlâ anlamamıştı neden burada olduğunu.

"Neden geldin?"

Hyunjin bu sefer dürüst olmayı seçti.

"Merak ettim seni, dün öyle bırakıp gidince kendimi çok kötü hissettim, ve korktum, yine o çocuklar gelir falan diye. Neyse ki iyisin..."

Felix gülümsedi, kırgındı ama yine de söyleyemedi.

"İyiyim... İçeri gelsene."

Hyunjin düşündü, bu gerçekten tehlikeli olabilirdi.

"Ben mi?"

Felix Hyunjin'e baktı.

"Burada senden başka kimse var mı?"

Hyunjin kendi aptallığının farkına vardı.

"Haklısın, yok, gelmeyeyim. Elimden bir kaza falan çıkar."

"İyi, sen bilirsin."

Felix tam kapıyı kapatıyordu ki Hyunjin ayağını kapının arasına koydu ve kapının kapanmasını engelledi.

"Uçuruma gelmeyecek misin?"

Felix kapının ardından gözlerini devirdi ve kapıyı açtı.

"Neden soruyorsun ki, yine bırakıp gitmek için mi?"

Hyunjin elini saçının içinden geçirdi utançla, o da hak veriyordu çünkü.

"Evine git hyung."

Felix kapıyı yavaşça kapattıktan sonra salona geri döndü, nedense içinde bir burukluk olmuştu. Pişman olmuş gibiydi ama biraz meraklandırmaktan zarar gelmezdi.

Hyunjin ise kapının önünde öylece dikildi bir süre, idrak etmeye çalışıyordu. Az önce resmen tek arkadaşından trip yemişti, kendini suçladı, suçlaması da gerekiyordu. Derin bir iç çekti ve arkasını dönüp eve doğru ilerledi.

Fakat olanları tamamen gören 2 kişi vardı.

Lee Minho ve Seo Changbin.

...

sey arkslar bana kizmayin tamam mı bolumler kisa oluyor diye ELİMDEN GELDİGİNCE UZUN TUTMAYA CALİSİYORUM DA FİCİ

hepinizi opuyorum bir sonraki bolumde gorusuruzz 💗💗

Aşk KilidiWhere stories live. Discover now