9.

485 57 204
                                    

sizi cok guldurdum biraz aglayin

...

Felix o günün sabahı evinde uyandığında kendini yenilenmiş gibi hissediyordu. Çok mutluydu, o gece Hyunjin'in hırkasıyla uyumuştu. O hırkayı asla yıkamayacağından emindi. Dünkü soğuktan dolayı birazcık hasta olsa da bunu pek önemsemiyordu.

Hyunjin ise eve ıslak saçlarıyla gittiğinde babasının görmemesi için dua ediyordu, neyse ki babası çoktan uyumuştu ve hiç ses çıkarmadan odasına gidebilmişti. Felix'le olan anılarını düşünüyordu sürekli, sonra da bunları neden düşündüğünü düşünüyordu. Fakat dünden beri silinmeyen tek bir şey vardı, kalbindeki sızı. Neden geçmediğini bir türlü anlayamıyordu, hâlbuki Felix'in yanındayken hiç ağrı hissettiğini hatırlamıyordu. Pek önemli olmadığını varsayarak uyumuştu. Sabah uyandığında o da Felix'ten farklı değildi, hapşuruyordu sürekli ama umursadığı söylenemezdi.

Felix dünden sonra tekrar uçuruma gidemezdi, çünkü her gün sadece 1 kere gitmenin ona şans getirdiğini düşünüyordu, belki de şans zaten ayağının dibindeydi.

Hyunjin ise her saniye onu görmek, her dakikasını onunla geçirmek istiyordu. Artık Felix'in ne zamanlarda geldiğini de bildiğinden bugünü evde geçireceğinin farkındaydı, yanılıyordu.

Felix markete gidip kendine akşam yemeği için güzel bir şeyler almak istiyordu, beyaz bir tişört ve mavi, geniş paça pantolonunu giydi ve evden çıktı. Eline ilk defa aşk kilidini almamıştı, bu yüzden biraz tedirgindi, aşk kilidi onun koruması gibiydi çünkü.

Yürümeye devam ederken karşıdan gelen kişiyle duraksadı, Lee Minho.

Minho, onun gözlerinin içine doğru bakıyordu, Felix kaçmak istese de bu bakışlar onu yerine çivilemişti.

Felix arkasını dönüp koşmak istedi fakat yapamadı, arkasındaki kaslı, güçlü kollar onu kavradığı gibi sıkmaya başladı.

"Changbin'i hafife alma tatlım."

Adının Changbin olduğunu öğrendiği bu adam onu sıkıca tutuyordu, Felix onun kollarının arasında çırpınıyordu adeta, kolları tamamen yanıyordu, acı çığlıkları atıyordu. Minho ise acımasızca gülüyordu arkasından.

Felix kollarındaki yanıkların acısına dayanamayıp bayıldı en son, Minho ve Changbin ise intikam istiyordu.

.

Hyunjin odasında oturmuş, öylece tavanı izliyordu. Kalbindeki sızının geçmesi için derin nefesler alıp veriyordu. Bir fayda etmediğinin farkındaydı fakat oyalanacak başka bir şeyi yoktu.

Birden çalan telefon onu germişti, normalde telefonu bu saatlerde asla çalmazdı. Telefonunu eline aldı ve kimin aradığına baktı, tanımadığı bir numaraydı. Açıp açmamak konusunda tereddüte girse de merakına yenik düşüp açmıştı.

"Hiç açmayacaksın sandım!"

Telefondan gelen ses ise vücudu tamamen titredi, Minho'ydu bu. Nereden bulmuştu onun numarasını, ve neden onu arıyordu?

"Kapatıyorum, seni aptal."

"Ben o kadar hızlı davranmazdım."

Aşk KilidiWhere stories live. Discover now