8.🎬 VİDEO

2K 275 186
                                    

~ Bismillahirrahmanirrahim ~

{8.Bölüm}

"Hayır Melek, videoyu gösteremedim."

"Ne?! Nazenin böyle bir şey saklanır mı? Bugün gider gitmez Ali Haydar'ı buluyorsun kardeşim, tamam mı? Sonra kabak başına patlar bak, demedi deme."

Melek'in dediklerinden sonra haklılığı canımı yaksa da elimden bir şey gelmiyordu.

"Video yok ki Melek. Silindi..."

"Hadi canım! Niye sildin kızım? Neyse neyse dur, nasılsa aslı bende!" deyip telefonunu açıp videoyu gösterdi.

Heyecanla irislerim parlasa da düşününce yeniden durulmuştum.

"Yok, Melek. Kendileri halletsin boşver."

"Saçmalama Nazenin! Adam nereden bilsin boynuzlandığını?" deyip şaşkınca baktı suratıma.

Haklıydı. Lakin ben artık yorulmuştum. Ali Haydar'ın boynuzlanması benim de canımı acıtıyordu lakin kırgındım ona da. Neden hiçbir şeyi görmüyordu? Neden benim de bir kalbim olduğunu anlamıyordu?! Neden Emine'ye bu kadar körü körüne bağlıydı?!

"Bilmiyorum Melek. Ne yapsam bilmiyorum. Düşünmem lazım, geç olmadan Ali Haydar'ın aklını başına alması lazım!" dedim sıkıntıyla.

Emine telefonu kapatıp masaya bıraktığında düşünceliydi. "Sen Ali Haydar'dan hoşlanıyor olabilir misin?" dediğinde büyüyen harelerimle ona baktım.

"Ne?"

"Yok yok. Sen kesin bu adamdan hoşlanıyorsun. O iş bende!" diyerek kalktı masadan.

"Ne işi?! Melek!"

Buyur buradan yak!

~~~

Ali Haydar'dan:

Nişanlım ile bir kaç ay sonra olacak olan düğünümüz için eşya bakmıştık bütün gün. Şimdi de oradan dönüyorduk. Emine'yi evine bıraktığımda bu günü de kazasız belasız atlattık, diye ohlarken telefonuma gelen bildirimle ekrana kaydı gözlerim. Araba kullanırken mesajlara bakmak tehlikeli olduğundan erteleyip yoluma devam ettim. Eve geldiğimde kız kardeşimin sipariş ettiği bir kaç eşya poşetini de elime alıp telefonu cebime atarak elimdeki poşetlerle binadan içeri girdim. Yukarı ikişer üçer çıkarken Nazeninlerin kapısı açılmıştı.

"Ali Haydar abi, n'aber?"

"İyilik koçum, ne olsun? Senden n'aber?"

Ufak kuzenlerimden Enes'ti bu. Gerçi, şu apartmanın en büyük abisi bendim, yoksa onlar da kazık kadar olmuşlardı. En büyük ablaları da Enes'in ablası Nazenin'di zaten.

"Elhamdulillah abi. Ablamı almaya gidiyordum."

"Neyle gideceksin? Benim arabayı al istersen Enes'im." dediğim şeyle yüzü aydınlanan kuzenime şefkatle baktım. İçimde o ve ablasına karşı her zaman bitmeyen bir sevgi ve merhamet vardı. Engel olamıyordum buna. Hoş, engel olmak da istemezdim zaten.

Anahtarı ona doğru fırlattığımda teklemeden havada kaptı.

"Sağol abi!"

Gözümü kırpıp "Dikkatli kullan. Bu arada ablan çoktan gelmiyor muydu işten? Hayır mı bu saatte?" dedim. Engel olmadığım şeylerden biri de onlara sahip çıkma isteğiydi işte...

"Bilmiyorum ki, ben de sordum ama geçiştirdi. Buralara yakın bir yerde sanırım konum atmış. Neyse ben gideyim abi. Teşekkür ederim tekrardan." deyip mahçup bir tebessüm takındı Enes.

DÖNEMEÇWhere stories live. Discover now