İntikam

10 2 0
                                    

James

Bazı zamanlar vardır insanların bir ortamda anında yok olmak istemesi. Bazı amanlar da vardır ki o ortamdaki bir kişiden nefret edersin ve onu yok etmek istersin. Ben şu an ikisini de yapmak istiyordum. Annem olduğunu öğrendiğim andan yaklaşık 4 veya 5 saat sonra gözlerimin önünde can veriyor olması gücüme gidiyordu. Gözlerim net değildi artık. Önümü göremiyordum ama ayaktaydım ve dimdiktim. Yanımda Jack ve Andy beni tutmaya çalışıyorlardır ama neden olduğunu anlamamıştım. Sadece ileriye doğru gidiyordum. İçimde farklı birileri var gibiydi. Önümdeki kadını öldürmek için atıyordum her adımı. Etrafta elektrik akımı oldu ve bir kaç saniye duraklamıştım ama içimdeki canavar her ne ise durmamam gerektiğini ilerlemek zorunda olduğumu söylüyordu. Elektriklere aldırmadan dikelip yeniden adım atmaya çalıştım. Arkamdan Elliot'un ağlayış sesini duyabiliyordum ve gidip onu sakinleştirmek istiyordum ama bu intikam denen duygu yüzünden arkamı dönemiyordum. Zor bela annemin yanına gidip tutmaya çalıştım ama önüme o kadın geçti ve elinde garip bir şey tutuyordu.

"Öylece annene kavuşmanı isterdim hayatım ama maalesef annen senin için düzgün bir anne değil. Bu yüzden benimle gelirsen sana gerçek bir anne olabilirim. Dünyalar bizim olur senin sayende." Konuşurken bana dokunması ve ellemesi hiç hoşuma gitmemişti. Kehanet çocuğu olduğumu biliyor olmalıydı ki böyle konuşabilesin. Nefret ve iğreti dolu bir bakışla önünde duran iki korumayı da kendimin dahil anlayamadığım bir şekilde tek dokunuşumla öldürdüm. Mad'in gözleri kocaman olmuştu ve gözlerinde korkuyu görmüştüm. Bu gördüğüm manzara hoşuma gitmişti. Elimle ittirerek anneme yöneldim. Eğilip yerde yatan küçülmüş bedenini kucağıma aldım.

"Anne. Anne uyan! Anne! Lütfen uyan aç gözlerini!" Milimlik bir hareketle kucağımda kaydı ve ağzını oynattı. Dudaklarını okumaya çalıştım ama anlamlı bir cümle oluşturamadım.

"Ja-James... S-s-sen k-kendini k-k-kont-kontrol ede-edebilirsin... K-kimseye a-aldanma... Se-seni se-sevi-seviyorum Annecim." Söylediği her sözün ardından gözümden yaş damlıyordu. Son sözleri olduğunu bilmek kadar acı bir şey olamazdı. Kucağımda sıkı sıkı tutarak sardım.

"Bende seni seviyorum Annem. Özür dilerim daha erken gelemedim. Çok özür dilerim..." Gözyaşlarım omzunu ıslatırken bileği parlamaya başlamıştı. Bileğine baktığım zaman bir tarih görmüştüm.  10 Ocak 1998. Bu gerçek babamın ölüm tarihiydi.

"Hah gerçekten de birbirlerine bağlılarmış ha. Tuhaf." İğrenç kadının sesini duyduğumda ben cevap vermeden Elliot soru sormuştu.

"Ne demek istiyorsun sen?"

"herkesin eşi ile arasında bağ vardır. Eğer gerçekten eşler ise biri öldüğünde diğerinin sağ bileğinde ölüm tarihi belirir. Liam'ın gerçekten Eva'yı sevdiğini düşünmemiştim." Alayla kalkıp konuşmasına devam ederken bir anda yere yığılmıştı. Şaşkınlıkla arkasında kalan boşluğa baktığımda gözlerinde yaşlar ile Youseff dikiliyordu. Kollarıyla gözlerini silerek konuştu.

"Çok ve boş konuşuyordu. İşkencesini sonra yaparız. Öncelikle Bayan Freya'nın cenaze töreniyle ilgilenmeliyiz. Onu babanın yanına gömmeliyiz ki ruhları tamamlansın." Burnunu çekerek Mad'i ayaklarından sürüyerek taşımaya başladı. Ardından ona Jack ve Austin yardım ettiler ve dışarı çıkardılar.

"James. Hadi gidelim artık." Andy hem kolunun altındaki Ell'i tutmaya çalışıyor hem de bana destek olmaya çalışıyordu. Elliot da fazla yıpranmıştı. Hatta çok yıpranmıştı. Kafamı sallayarak annemi sıkıca tuttum ve ayağa kalktım. Yavaş ve aceleci olmayan adımlarla depodan çıktım. Gerisini hatırlamıyorum. Her şey çok hızlı gelişiyordu.

ABDUCTEDDonde viven las historias. Descúbrelo ahora