Açıklama

56 9 0
                                    

Salondan çıkalı bir 10 dakika olmuştu. Beklerken oturmamızı söylemişti James. İkizler yan yana olan sandalye ye oturdular. Austin ve Jack Karşılıklı oturmuşlardı. İki tane boş yer vardı. Biri Müdire Freya'nın yeri diğeri Austin ve James'ın ortasıydı. Mecburen oturdum ve beklemeye devam ettik. 5 dakika sonra Müdire Freya bahçeye girdi.

"Ah. Biraz beklettim kusura bakmayın. Bay Alby birazcık kontrolden çıktı. Sakinleştirici için revire taşımak zorunda kaldık. Her neyse çay içtiniz mi?" diyerek çaydanlığı eline aldı ve her birimizin bardağını doldurdu. Yerine geçip oturdu ve nefeslendi. Boğazını temizleyerek konuşmaya başladı.

"İlk olarak Elliot anlatacağım şeyler sana fazla gelirse bize söylemen yeterli rahatlatmaya çalışırız." Derin nefes alarak devam etti "Sende biliyorsun ki halk adı altında efsane, hikaye olarak anlatılır bu okul. 'Tuhaf Okul' 'Tuhafların okulu' ya da 'Cehennem okulu' gibi bir sürü isim takılmıştır. En gündemi 'Tuhafların Okulu' olarak bilinir-" Bayan Freya sözüne devam edemeden bir çocuk masanın üstüne atlamıştı. Resmen kalbim ağzımda atıyordu.

"Geciktin Matt. Yine ve insanları korkutarak yapma şu işi."

"Kusura bakmayın Bayan Freya. Bir dahakine da dikkatli olacağım."

Adının Matt olduğunu öğrendiğim çocuk el sallayarak gözden kayboldu. Harbi tuhaf insanlarla doluydu burası. Ben neden buradaydım hiç bir fikri yok.

"Neyse biz devam edelim. Az önce de dediğim gibi Tuhaflar Okulunda kimse normal değildir. Bazılarımız deneyler aracılığı ile tuhaf özelliklere sahip olurken, bazılarımız ise aileler aracılığı ile tuhaf özelliklere sahip olur. Aileden geçen bu özellikler nesilden nesilledir ama her nesilde olacak diye bir şart yoktur. Çekinik gen ile babadan oğla geçer. Özellikler hemen kendilerini göstermezler. Uzun yıllar sonra bile açığa çıkan özelliklere sahip insanlarda var. Tuhaflar genelde piskopatlar, sosyopatlar, seri katiller, deliler gibi ciddi problemleri olan insanlardır. Onlar üzerinde deney yaparak geliştirir ve özellik kazandırırız. Halk dilinde hepsi birer pislik gibi gözükürler. Okudukları okulda, çalıştıkları iş yerlerinde gerekli gereksiz bir sürü zorbalık görürler. Dışlanıp zulüm çekerler. Ben ve atalarım bu olaylara daha fazla dayanamayarak okullar inşa etmeye başladık. En uç köşelerde bile okul var olabilir."

Çok Tuhaftı. Yaşadığım şeylerin yavaş yavaş açığa kavuşması hoşuma gitmeye başlamıştı ama kafamı kurcalayan bir ton soru var. Mesela her yere inşa mı ediliyordu okullar? Yerimde kıpırdanarak sordum bu soruyu.

"Her yere inşa edilmiş olabilir mi?"

"Az insanın bulunduğu her köşeye inşa edebilirsin. Genelde ormanları tercih ederiz. Herkes korkar ormanlardan. Evet huzur verir ama korkunç tarafları da vardır insanlar için."

"Peki şu aile aracılığı ile ol-" Yine aynı çocuk bu sefer Bayan Freya'nın yanında sandalye ile belirdi. Sözümü tamamlayamadan Bayan Freya konuşmaya başladı.

"Ah çekinik genler. Onlara genelde böyle sesleniriz. Mesela Matt ve ben birer çekinik genlerdeniz. Bu genlerin soy ayrıcalığı da vardır. Mesela Clarcke'lar onlar genelde toprak veya doğa ile ilgilidirler. Duvarlardan geçebilir her an seni sarmaşıklarla zehirleyebilirler. Astronim'ler onlar hava ile ilgilidir. Yağmur yağdırabilir, şimşek çaktırabilirler. Saniyesinde kafana yıldırım bile düşürebilirler. Sminium'lar onlar Ateş ile ilgilidirler. İçinde ateş veya yangın olan her şeye müdahale edebilirler. Tam tersleri olan Astminium'lar. Onlarda içinde su olan her şeye müdahale edebilirler. Bunlar elementlerin soylarıdır. Diğer soylar her türlü saçma da olsa özellik biraz biraz olduğu için onlar isimlendirilmemişler. Son olarak bazı tuhafları öldüren ve Bay Alby'nin nefret ettiği soy Lowuren'ler. Onlar şeytana papucunu ters giydirirler. Her türlü özelliğe sahiplerdir. Tüm elementlere hakim olabilirler." Sustuktan sonra bana baktılar.

Ben hayatımın şokunu yaşıyordum. Babam evden gitmeden önce masallar anlatırdı ve bu ismi kullanırdı. Annem babamdan ve benden bu yüzden nefret ediyordu demek. Gözlerim dolmaya başlamıştı etraf buhulanmaya başlamıştı. Başım dönüyor kulaklarım çınlıyordu. Son hatırladığım şeylerden biri adımı seslenmeleri diğeri ise burnumun içinden kayan sıcak sıvıydı. Sonrası karanlık.

Yazardan

Elliot'un kafası yavaş yavaş yan tarafa James'ın omzuna doğru düştü. Herkes şok olmuştu. Ne yapacağını bilemeyen James Ell'i yavaşça yere yatırır. Herkes panikle ne yapacağını bilmeden Müdireye bakar. Müdire de şok olmuştur. Tuhafların sadece özellikleri vardır. Diğer herşeyleri insanidir. Ama Elliot'un burnundan akan kan kop koyuydu. İkizlerden Fiona Müdireyi dürterek şoktan çıkarmıştı.

"James çabuk onu Griffin'in ofisine taşı. Onu kimse görmemeli. Jack yardım et sende."

Diyerek hızlı bir şekilde Profesör Grifin'i aramaya koyuldu. James Elliot'u alıp hızlı bir şekilde Doğu Kanadının arka kapısına yöneldi. Jack de onunla aynı hızda giderek onların görünmesini engellemeye çalışıyordu. James sonunda ofise vardığında Elliot'u ofisin içindeki sedye ye yatırdı. Yanda duran peçetelerden birini alıp burnundan boynuna kadar akan mavi kanı temizlemeye başladı. İçindeki bu endişeye anlam verememişti. Sadece 2 günlük yeni gelen bir çaylaktı o.

"Sakın o peçeteyi çöpe atmayın Bay James." diyerek elini uzatmıştı Profesör Grifin. James elindeki peçeteyi uzatıp eline koydu. Sabırsızca oradan oraya giden Austin artık dayanamayarak"İyi mi? Uyanacak mı? Ne oldu ona? Bir şey olmayacak değil mi? Neden mavi kan akıyordu?" gibi sorular sıralamaya başladı. Grifin müdireye işaret vererek dışarı çıkarmasını söyledi.

"James çocukları alıp ortak salona geç. Kimseye bir şey anlatmamalarını tembihle." diyerek görevlendirdi.

Sessizleşen oda da sadece nefes alış veriş ve Profesör Grifin'in yaptığı ilacın sesleri yankılanıyordu. Sessizliği Müdire Freya bozdu.

"Sence bu o soydan gelen bir çocuk mu yoksa kehanetdeki çocuk mu?" Sorduğu soruyla donan kadın sık nefes almaya başlamıştı. Eğer Lowuren soyundan geliyorsa dizginlene bilirdi. Ama kehanetdeki çocuksa başları büyük beladaydı.

Lowuren soyundan korkmalarının nedeni basitti aslında. Bundan bir 20 yıl önce tüm soydan gelen tuhaf çocukları eğitiyorlardı. Hepsi huzurluydu. Taki Beden Hocası Alby'nin kız kardeşi ve Farah Lowuren ilişki yaşayana kadar. Öncesinde kimse bir şey demiyordu sonradan bir kez kişi itiraz etmeye başlamıştı. Farkı soyların birleşmesini istemiyorlardı. Üstüne üstlük ikisininde kız olması büyük sorun yaratıyordu. Farah'ın babası sinirlenmişti. Önce bir kere uyarmıştı kızını görüşmemesi için. Ama Farah ve Jocye birbirlerinden vazgeçememişlerdi. Tekrar uyardığında ise okuldan almıştı kızını. Ev hapsi bile durduramamıştı ikisinin aşkını. Görüşmeye devam etmişlerdi. Jocye ona gördüğü dersleri anlatıyor Farah ise evde ne kadar sıkıldığını onu çok özlediğni söylüyordu. Farah'ın babasının adamlarından biri onları buluşurken görmüştü ve direk patronlarına söylemişti. Sinirlenen adam kızına bağırıp sonrasında askerlerine hazır olmalarını söylemiş ordusuyla beraber okulu basmıştı. Kızının da orada olacağını hesaba katmadan her yeri kasıp kavuran bir yangın çıkardı. Alby kız kardeşini ne kadar korumaya çalışsa da başaramamıştı. Adamlar kızı kaçırıp öncesinde kendi kızının önünde ondan ayrılmasını söylemişlerdi. Farah 'Ayrıl benden yoksa öleceksin. Yapma, bana bu acıyı çektirme lütfen.' dese de Jocye 'Ben kızınızı çok seviyorum ölmeye de hazırım.' demişti. Adam ise peki öyleyse diyerek kızı oracıkta küle çevirmişti. İntikam almak isteyen Farah önce babasını sonra kendini öldürmüştü. Alby kız kardeşinin öldürüldüğünü duyunca deliye dönmüştü. İntikam için yanıp tutuşan adam kendine yemin etmişti. Eğer aynı soydan bir kişi ile karşılaşırsa ne kadar masum olursa olsun öldürecekti.

Nefreti buradan geliyordu. Elliot'un da o soydan geldiğini düşünüyordu. Ya Elliot hem Lowuren soyundan geliyor hem de kehanetteki çocuk ise işler baya bir sarpa saracaktı.

Peki ama Elliot' neydi? Kimlerden di? Kehantteki çocuk muydu? Öğrenmenin ek yolu geçmişini araştırmaktı.

Medyadaki şarkıyı sonlara doğru açmanızı tavsiye ederim.

Keyifli okumalar...


ABDUCTEDDonde viven las historias. Descúbrelo ahora