Kraliçe Vira

35 4 0
                                    

Açıkçası kuyruk kullanmanın mantığını halen çözemedim. Ne kadar Youseff'i kopyalamaya çalışsam da asla beceremiyordum. Ama şöyle bir gerçek vardı ki buradayken aşırı özgür hissediyordum. Sanki sadece buraya aitmişim gibi. Burada doğup büyümüşüm gibi geliyordu. Kuyruğumu kullanamamak biraz can sıkıcıydı ama suyun içinde hiç bir engel olmadan sürüklenmek o kadar hoşuma gitti ki. Youseff'in yardımıyla krallığa gelmiştik. 

"Burada yavaş gideceğiz. Bazı balık çocukları sirenleri deniz atlarını ya da deniz kızlarını veya erkeklerini görürsen şaşırma. Bu köyde herkes barışık yaşar. O buymuş şu şuymuş ayırt edilmez. Okyanusun kraliçesi tek bir kişidir. O da annendi ama şuan teyzen. Kraliçe Vira babandan seni  bulur bulmaz buraya göndermesini rica etmişti. Tabi bazı gerekli şeyleri konuşmuşsunuzdur. Bizim de tehlike altında olduğumuz bazı yaratıklar var ama ben hepsinin ayrıntısını bilmiyorum. Hepsini sana Kraliçe Vira anlatacaktır."  Kafamı usulca sallayıp ilerlemeye devam ettik. Kuyruk kullanmak bir süreden sonra belimi yormaya başlamıştı. Kolay yöntemini bir an önce kullanmam gerekiyordu.  Youseff sanki ne hissettiğimi anlamış gibi yavaşlayıp sadece kendisini hareket ettirdi. Köy kısmına giriş yaptığımızda herkesin yani neredeyse herkesin gözü bendeydi. Kabul buraya ilk defa geliyordum ama bu kadar inceleyerek bakmaları birazcık rahatsız ediciydi.

"İlk önce teyzelerinin yanına gidelim. Sonrasında kraliçeye gideriz." Kafamı sallayarak elini daha sıkı tuttum. Herkesin bizi izlemesini umursamayarak kendimi suya bıraktım. Kendimi sudayken daha rahat ve özgür hissediyordum. Köyün içinden çıkıp başka bir yola saptık. Buradaki evler daha büyüktü. Nezih bir semt gibiydi. Suda da insan ayrımı vardı. En nefret ettiğim şeylerden bir tanesi insanları yaşamlarına göre yargılayıp sınıflandırmak. Bu semtten geçerken dik dik bakışlara maruz kalmıştım. Burada ki kişiler daha dikkatli ve inceleyerek gözlerini çekmeden bakıyorlardı. Bundan da hoşlanmıyordum. Youseff'e biraz daha sokularak ilerlemeye devam ettik. Huzursuzluğumu anlamış gibi elimi daha sıkı tutup biraz daha hızlı giderek kocaman bir su altı malikanesine gelmiştik.

"3 teyzen 2 dayın var ama dayıların pek önemli değil. Bilmesen de olur." Sessizce onaylayıp evin içine girdik. Kadınlardan ikisinin gözleri doluydu diğeri ise bana beni öldürecekmiş gibi bakıyordu. Kadınlardan biri gözlerindeki yaşla beraber bana sarıldı. Takıldığım ilk konu ağladıklarında inci dökmesiydi. Baya baya inciler pıt pıt diye yere dökülüyorlardı. Havada kalan kollarımı tanımadığım kadına teselli amaçlı sardım. Daha çok ağlamaya başlayan kadın ile diğer tarafıma sarılan ağlayan öteki kadın sarıldı. Tuhaf hissetmiştim. Sarılmaları tuhaf bir huzur verse de diğer kadının bakışları o kadar deliciydi ki. Ürkmüştüm.

"Oh Tanrım, ne kadar güzelsin. Aynı anne ne benziyor suratın." Hafif gülümseyip teşekkür edecekken öte de duran kadın lafa atladı.

"Neresi Alice'e benziyor. Tamamıyla  o babası olacak iğrenç büyücüye benziyor." Keskin ve net sesi beni ürkütmüştü. Ve söyledikleri biraz kırıcıydı. Her iki tarafında bir birinden nefret etmesi ama ikisinin karışımı bir melez olmam sanırsam bir lanetti. 

"Bu kadar kırıcı olma Mary. O bizim öz ve tek yeğenimiz. Alice'ın emanetine nasıl hakaret etmeye cüret edersin?" Kızgın ama bir o kadar da yumuşak çıkan sesiyle Mary sessizlikle salondan çıkıp başka bir odaya yöneldi. 

"Sen ona aldırma tatlım. Benim adım Amy. En büyükleriyim. Bu da ortancamız Adison. Mary en küçüğümüz ve en inatçımızdır. Anlamışsındır zaten." 

"Anlamamak elde değil." Şakayla karışık söylediğim için fazla tepki vermediler.

"Çay ister misin tatlım?"

"Ya da kahve?"

"Meyve suyu da var."

"İstersen portakal suyu da sıkabiliriz." 

Dedikleri şeyler ile şok olmuştum suyun altında portakal suyu nasıl sıkılıyordu? İkinci olarak ardı ardına konuşmaları biraz komik gelmişti gözüme çünkü ciddiyetle soruyorlardı.

"Ben sadece su alayım." Bayan Amy gülümseyerek kalkıp somurtmaya başladı.

"Lütfen bana Amy teyze de. Bayan kalıbı benim için değil ve evet zihin okuyabiliyorum." Zihin okuması acayip havalı bir şeydi. Ve birazcık da korkunçtu.

"Amy suyu getirene kadar ben annen ve babanın nasıl tanıştığını nasıl bu duruma düştüklerinden bahsedeyim. Annen Alice babamızın oğlu olmadığından ordu ve savaş komutasına o bakıyordu. Hırçın ve bir o kadar da güzel bir kadındı. Benden küçük olmasına rağmen ben onu örnek almaya çalışıyordum. Annemiz Mary'i doğurduktan hemen sonra vefat etti. Alice 9 ben 11 Amy 14 yaşındaydı. En güçlümüz Alice çıkmıştı. Mary'i o büyüttü sayılır yani. Ordu işlerine baktığı için savaşlara da gidiyordu. Babanla savaşta iken tanışmışlar. Büyücüler deniz canlılarını ölü korsanlardan deniz canlıları büyücüleri bunyip denen canavardan kurtarmıştı. Anlaşma ve teşekkür için temsili olarak annen gitmişti konuşmaya. İlk görüşte aşık olmuşlar. Alice öyle heyecanlı anlatıyordu ki bunları ona gerçeği söyleyemedim. İki farklı ırkın birlikte olamayacağını söylemek içimden gelmemişti hiç. Annen ve baban dillere destan gizli kapaklı bir aşk yaşadılar. Birle olmuşlar bir gün. Annen hamile olduğunu anlayıp hızla bana geldi." Sözünü kesen Amy teyzenin suları getirmesi oldu. Büyük bir bardağın içi yuvarlak toplar vardı.

"İçe bilirsin ağzına deydiğinde suya dönüşecektir. Devam et Add." Kafasını sallayıp anlatmaya devam etti bende suyumdan bir ısırık aldım.

"En son hamile olduğundan bahsetmiştim. O gün o kadar heyecanlıydı ki neredeyse babamıza söylüyordu. O gün açıklamak zorunda kaldık. Mary daha küçük olduğundan fazla katılmazdı konuşmalarımıza ama o gün bizi dinlemiş. Annen neredeyse doğuracak zamanlara geldiğinde daha fazla saklayamadık. Zaten Mary söylemiş babamıza hamile olduğunu. Öğrenene kadar baban annenle o kadar ilgiyle bakmıştı ki. Cildi dahada güzelleşmişti. Daha bir konuşkan olmuştu. Etrafa enerji yayıyordu her zaman. Karnını 5 ay sakladıktan sonra suyu keşfetmek için seyahate çıkmak için babamızdan izin aldı. Ama sadece 2 ay izin vermişti. 2 ay kadar olan süreçte sürekli baban ilgilendi annenle. Tekrar döndüğünde ise tuhafların bulunduğu hastaneye yatırıp babanla görüşmeni engelledi. Sonrasında sen doğdun. Babasız ve annesiz kalma diye seni başka bir aileye verdi. Vermemesini sürekli söylemiştik ama bizi hiç dinlemedi. İkisini de hükümete teslim etmişti. Baban tekrardan krallığına döndü ama annen Alice oradan kaçmış ve kaybolmuş. Uzun yıllar aradık ama asla bir iz bulamadık." Sustuktan sonra ağlamaya başladı ve sanırsam bende ağlıyordum. Annemi göremeden kaybetmiştim. Amy teyze ikimize de sarılıp teselli etti. Bir süre öyle durduktan sonra burnumuzu çekerek ayrıldık.

"Hadi ağlayıp durmayın artık. Kraliçe bizi bekliyor." Ellerimden tutup beni kaldırdı ama suyun içinde fazla dik kalamadım. 

"Henüz öğrenememişsin ama biz sana öğretiriz. Gezecek ve görecek bir iki yerden sonra Kraliçenin yanına geçeriz." Adison teyzeye kafa sallayıp ikisinin ortasına geçip ellerini tuttum. Yavaş ve konuşarak krallığın içine kadar geldik. Burada da herkes bana bakıyordu. Hastalıklıymışım gibi davranıyorlardı. Sürekli aramıza mesafe koyarak benden uzaklaşıyorlardı. Aklımı okuyan bir teyzem olmasaydı şuan kendimi hiçsizlikle karşı karşıya bulurdum. O kadar iğrenç bir durumdu ki etrafı inceleyememiştim. Büyük bir avluya gelmiştik. Çimlik alan olmasa bile her tarafı yosunlar kaplıyordu. Amy teyze konuşmaya başlayınca dikkatini eş taraflı tutmaya çalıştım. Hem dikkatlice karşımda idman yaban deniz oğlanlarına ve kızlarına bakıyordum hemde dinlemeye çalışıyordum.

"Burayı annen kurdu. Neredeyse buranın ilk malzemelerin hepsini annen yaptı." Zeki bir annem olması hoşuma gitmişti. Keşke kendisini de tanıyabilseydim. Ama hayat o kadar da pürüzsüz değil. Yavaşca ilerlemeye devam ettik.

Büyük kocaman bir kapının önünde durduk. 

"Derin nefes al ve yanlış bir şey söyleme. Yoksa hepimizi zindana tıkar." Gergince gülümseyip dediğini yaptım ve ortalarına geçtim tekrardan. Kapılar iki yana açıldı. Kocaman odada tek taht vardı. Tahtta oturan güzel ve görkemli kadına bakıp başımı eyip tekrar kalktım. Diyecekleri karşısında heyecan ve korku karışımı bir duygu yaşıyordum şuan.



Keyifli okumalarrrr.

ABDUCTEDOnde histórias criam vida. Descubra agora