İsimsiz Mektup

42 8 2
                                    

"Sevgili Oğlum. Nerede olduğunu hep biliyor ve gözlüyorum.Benden uzaklaşamayacağını bilmeni isterim. İster başka ülkeye kaç İster Okula. Seni her yerde izliyor olacağım. Kendine dikkat etsen iyi olur.

Sevgilerimle Mad."

Sürekli okuyup duruyordum. Oda da yapacak başka bir şey bulamıyordum. Kendimi uzaklaştıramıyordum bu konudan. İkizlerle pek konuşamıyordum. İkisi de farklı görevlerle uğraşıyorlardı. Fiona yemek ve tarımla ilgileniyordu. Burada ki insanların açlıktan ölüp gitmemesi ve tıp kısmında bazı otları gerektiren ilaçlara yardım ediyordu. Flora ise orman güvenliğine görevlendirilmişti. Daha sıkı bitkiler sarmaşıklarla çevriliyordu okul. Sebebi ise annem. Anne demek şu durumda tuhaf kaçsa da ismiyle hitap etmek daha tuhaf kaçıyordu. Annemden korkulmasının sebebi 90'lı yıllarda bir katliam da bulunmuş ve 100 Bini aşkın insanı öldürmüş. Tuhaflardan da nefret ediyormuş. Her an gelip de öldürebilir korkusuyla yaşamak yerine temkinli davranıyorlar. Haklı buluyorum. Tehlikeli ve piskopat biri kendisi.

"ELLİOT. ÇIK DIŞARI HADİİ!" Ah yinemi. Austin beni sürekli dışarı çıkarmaya çalışıyordu. Çıkmamamın nedeni herkesin benden nefret edip iğretici bakışlar atması. Görüp sinirlenmektense odada oturur olacakları beklerdim. Ama bu gün piskiyatri dersi vardı. Herkesin ıqsu ölçülücekmiş. Gördüğüm tuhaf sınıflardan birine gidecektik. Kalkıp üstümü giyindim. Beyaz tişört altına da bol mavi bir kot giydim. Belimden düştüğü için kemer de taktım. Havanın hafif serin olmasından ve benim çok çabuk donan bir bünyem olduğundan üzerime kahverengi gömleğimi geçirdim.

 Havanın hafif serin olmasından ve benim çok çabuk donan bir bünyem olduğundan üzerime kahverengi gömleğimi geçirdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Elliotu shadow and bonedaki wylan gibi düşünebilirsiniz.)

"HADİSENE YA!" Austin'in tekrar bağırmasıyla cama geçtim.

"GELİYORUM!" Çantamı çapraz taktım ve gömleğimi düzelttim. Son olarak kulaklığımı ve telefonumu alıp çıktım. Aşağı inerken merdivenleri kullanıyordum. Asansöre tek başıma binemiyorum. Fobim gibi bir şey aslında. Hızlı hızlı merdvenleri inerken biriyle çarpıştım. Ayağımı basacak hiç bir yer bulamazken bir kola tutundum.

"Hop dikkat et. " Deyip beni tekrardan merdivenlere çıkardı. Kafamı kaldırdığımda gmrdüğüm yüzle ufak çaplı şok geçirmiştim. Karşı komşunun oğlu Michael'in burada ne işi vardı?

"Oh Elliot değil mi? " Tanımamazlıktan gelmek çok istesemde yapabileceğim bir şey değildi. Kısaca kafa sallayıp ilerlemeye çalıştım. Kolumdan tutmasıyla ona döndüm.

"Kaçmayı çok seviyorsun herhalde. Bir ara konuşalım sende merak ettiğim bir konu var. "

"Aynen gitmeliyim. " Kafamı öne eyip kolumu çektim ve hızlı adımlarla dışaro çıktım. Bu çocuk sapık gibi davranırdı her zaman. Nefret ediyordum.

ABDUCTEDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin