Bölüm 51

46 7 2
                                    

Onca olan bitenden sonra işte Kemal Baba karşımda oturuyor getirdiğim çayını içiyordu. Gülümsemesi bitince "Biraz konuşalım mı Barış?"dedi.

" Tabi Kemal Baba buyur. "dedim.
" Ne zaman affedeceksin onları?"diye sordu. Neden bahsettiğini anlamıştım. Bugüne kadar anlattıklarımla ilgili beni yargılamamıştı ya da bana şöyle yap dememişti sadece destek olmuş ve yanında tutmuştu beni.

Bende düşünmemiştim hiç bir şeyi zaten. Acılarımı gömmüştüm geride kalanları umursamadan buraya gelmiştim. Annemi ve yaptıklarını da anlatmamıştım ama Kemal Baba'ydı bu anlardı mutlaka. Cevap vermeyince devam etti konuşmaya.

"Bunca zaman toparlanmanı bekledim. Artık hikayeni bana da anlatmak ister misin? Anlatırsan çok güzel bir dinleyiciyimdir bilirsin dinlerim seni." dedi babacan bir tavırla.

"Hadi gel şöyle kumlara oturalım biraz." dedi ve çayının son yudumunuda içip kumlara doğru yürüdü ve oturdu.

Bunca zaman geçmişti ve artık bende bazı şeyleri konuşabilecek duruma gelmiştim. Ona parti gününü eşimin ve benim başıma gelenleri anlattım. Dostlarımı kaybettiğimi söyledim. Kalbim hala acıyor ve gözümden gelen yaşlara engel olamıyordum. Ama anlatmaya devam ettim.

Hafızamı kaybettiğimi annemin benim için böyle bir plan yapıp doktor ayarladığını. Ece'yi.. Her şeyi anlattım. Sonra da buraya gelişimi ve sustum. Yerden bir taş buldum ve denize fırlattım seke seke gitti taş ve battı.

"Artık yüzleşmen gerek Barış. Yaşadıkların çok zor şeyler ama acının hafiflemesi için gerçeği kabullenmen gerek. Bunun Allah'ın takdiri olduğunu ve senin yaşaman gerektiğini kabullenmelisin. Kader diye bir şey var. Senin vaden daha dolmamış. Annen seni o gün aradı ve bahçeye çıktın kurtuldun. Annenin bir suçu yok ki bunda.

Dur dur engel olma konuşmama ve dinle evlat. Hayat bir düzen üzerine kurulu. Bunu yıkmak bizim elimizde değil. Böyle olması gerekiyordu ve oldu.

Annen seni düşünmüş çok açık ortada değil mi bu sence de? Kendin söyledin hafızanı kaybetmişsin ve yurtdışına gitmek istemişsin. Ayrıca psikologları nasıl kovaladığını anlattın şimdi.

Sen annene başka bir şans bırakmamışsın ki be evlat. Hangi anne gözlerinin önünde oğlunun yıkılışını izleyebilir. Sen daha doğmadan cocuğunu bu denli sahiplenmişken annene büyük haksızlık yapmıyor musun sencede? Eminim onun yerinde sen olsan daha fazlasını yapardın çocuğun için.

Lütfen biraz düşün ve annenin karşısına çık. Kadın bir de sana hasret yıllardır. Yazık değil mi? Ayrıca o kızcağızın da bir suçu yok." dedi. Onca şey söyledi ama ben buna takıldım.

" Nasıl yok o eşimin yerine geçmeye çalıştı. Saçını aynı renge bile boyamıştı. Köpeğimize bile sahip çıkıyordu. " Ece beni kandırdığı için daha çok kızgındım. Ama neden bu kadar kızgındım ki ona. Annemi bile içimde affetmiştim. Kemal Baba da şimdi anlatınca daha iyi anlıyordum. Annem çaresiz kalmıştı ve hayattaki tek varlığını korumaya çalışmıştı.

Aslında ne kadar büyük bir iyilik yaptığını şimdi daha iyi anlıyordum. Ama Ece... Bilmiyorum.

"Bir ton laf ettim oğlum sen gittin doktor kızıma mı takıldın." dedi imalı imalı. "O da işini yapmış senin için çabalamış onada haksızlık ediyorsun. Bu konuştuklarımızı biraz düşün. Doğru karar vereceğini biliyorum. Hem arkadaşların senin gelmeni beklemiştir." deyince hemen yüzüm ona çevrildi. Mezarları nerede onu bile bilmiyordum. Nasıl gidecektim ki zaten..

...

Kemal Baba beni bırakıp gitmişti bugün otele gelme düşün ve karar ver  demişti. Olduğum yerde kaldım bir süre denize baktım. Her zaman ki gibi izledim ve huzuru içimde hissetmeye çalıştım.

Sonra Ece ile yaşadıklarım doldurdu zihnimi. Ece ismini bile dile getirince kalbimin atmasına engel olamıyordum. Kalbime bunu yaptığı için çok kızgındım. Bilge'nin yanına nasıl giderdim onunla nasıl yüzleşirdim. Bu yaptığım yanlıştı. O ölmüştü ben hayatıma öylece devam mı edecektim yani.

Yok olmazdı kalktım yerden. Elime aldığım bir taşı daha sinirle denize fırlattım ve eve doğru gittim.

...

Aradan bir ay kadar zaman geçmişti. Kemal Baba bir gün karar vereceğime inanıyordu ve cevabımı sabırla beklediğini söylemişti. Cevabımı bende merak ediyordum doğrusu.

Bir gün yine oteldeyken Betül elinde bir tavşanla çıkageldi. "Barış abi bak bugün aldım çok tatlı değil mi ya yumoş yumoş." dedi bana doğru uzattı.

Elime aldım sonra aklıma Supi geldi. Ece'nin tavşanı. Benim de arada baktığım ve Şeker'le kanka olan Supi. Hemen Betül'e geri verdim. "Çok güzelmiş Betül ama benim acil yapmam gereken işler var gitmem gerek " dedim yanından uzaklaştım hemen.

Üst kattaki odaya çıktım boştu yeni temizlemiştim zaten balkona geçtim. Bir çift otelden ayrılıyordu. Kız beyaz bir elbise giymişti çocuk her ne diyorsa gülüyordu. Tıpkı Ece ile sırığı gördüğüm gibiydi.

Acaba onunla hala görüşüyor muydu? Tabi görüşür neden görüşmesin ki? Çekip giden benim. Kızı dinlemeyen benim. Off neler düşünüyorum ben ya Allah'ım sen sabır ver...

...

Otostopçu Kız (Tamamlandı) Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang