Bölüm 26

569 16 10
                                    

Ece...

Arda beni bırakıp gitmişti arabayı onda bırakmıştım çünkü yarın seni ofise ben bırakırım demişti. Arda, aslında 'Arda abi' demeliyim ama kendisi bunu asla istemiyor. Ne zaman abi desem abi deme bir gün lazım olur bak deyip göz kırpıyor bana şapşal. O yüzden ona Arda diyorum bende. Ama beni kızdırırsa affetmem abi derim.

Arda, Sami babanın ortancı oğludur. Birlikte büyüdük sayılır. Tabi o yurt dışında falan da okudu ama görüşürdük yazları. Severdi beni, tamam size dürüst olacağım küçüklükten beri sevmenin ötesindedir ilgisi. Ama ben ona sen benim abimsin ve öyle kalacaksın dedim. O da bu kararıma saygı duydu.

Senden iyisini bulana kadar seni beklerim ben, dedi bir gün bana. Güldüm geçtim bu sözlerine. Benden iyileri doluydu etrafı zaten.

Arda gemi kaptanıdır. Bütün ülkeleri gezer, bir sürü insanla tanışır. Yani benden iyisini çoktan bulmuştur diye düşünüyorum.

1 haftalık bir izine çıkmış gelmiş evine yuvasına. Bugün de yemeğe çıktık birlikte. Beyaz giymemi özellikle istemişti çünkü benim siyaha karşı olan ilgimi bilirdi. Beyaz giy seni  bir melek gibi görmek istiyorum demişti. Kırmadım bende onu giydim beyaz elbisemi. Artık melek mi oldum şeytan mı bilemedim tabi.

Barış'ın meraklı bakışlarına aldırmadan gittim bugün. Ama aklım ondaydı.

Arda da saçlarımın renginin sebebini sorunca üstünkörü bahsettim biraz. Laf arasında çok yakıştığını da söylemeden geçmedi tabi.

Her şey Barış içindi. Güzel görünmek için yapmadım ben bunları. O bazı şeyleri hatırlasın diyeydi tüm bunlar. Hatırlasın ve hatırladıklarıyla, acılarıyla yüzleşsin. Kendisiyle barışsın, kendine gelsin diyeydi. Bir gün olacaktı inanıyordum. Birlikte başaracaktık.

Rüyaları sıklaşmıştı zaten bazı şeyleri hatırlıyor gibiydi. Her şeyi bir hatırlasa o zaman annesine kızmasına gerek kalmadığını da bilirdi.

Eteğimi sürüyerek girdim içeri Barış'ı bize bakarken yakalamıştım. Hiç bir şey söylemeden içeri geçti sonra. Hasan'ı gördüm kapı da karşıladı beni.

"Hoş geldin abla beyazlar da yakışmış." dedi pis pis sırıtarak.

"Bari sen yapma Hasan ya. Bir an önce odama gidip şunlardan kurtulmak istiyorum. Ee sen anlat var mı bir vukuat?" dedim kaşlarımı kaldırırken.

"Abla ya bu haldeyken de senden korkulmuyor ki." dedi hala sırıtırken.

"Hasan o ağzını yüzünü bir topla yoksa alacağım ayağımın altına şimdi seni he." dedim sonra kulağına eğildim. "Hem benden neden korkacaksın ki canım adam mı kesiyorum ben." dedim ve omzuna vurup yanından geçtim.

"Her şey yolunda abla sorun yok." dedi. Arkam dönük gülümsedim ve merdivenleri çıkmaya başladım.

Barış'ın kapısının önünden geçtim ama içeri girmedim. Önce şunlardan kurtulmak istiyordum çünkü bu şekilde durdukça afakanlar basıyordu beni. Pamuk prenses gibiydim ama prensim yoktu. Çünkü aslında eli sopalı bir cadıydım.

Odaya girdim duş aldım üzerimi değiştirdim bir ohhh çektikten sonra yatağa attım kendimi. Barış'ın geldiğinde bu yatakta uyuyakaldığını hatırladım sonra. Üzerine bir sürahi suyu nasıl boca ettiğimi. Gülümsedim... Belki kokusunu alırım umuduyla yastığı koklamaya başladım.

Neee!! Yastığı mı kokluyorum yok artık daha neler. Ne yapıyorsun Ece! kendine gel iyice saçmaladın. Sen bugün hiç iyi değilsin hiç. Elimle yüzüme iki tokat yapıştırıp kendime geldikten sonra tekrar yastığa başımı koydum ve kendimi uykunun kollarına teslim ettim.

...

Otostopçu Kız (Tamamlandı) Onde histórias criam vida. Descubra agora