Bölüm 4

3.7K 48 34
                                    

Kuytu köşelerden dar sokaklardan geçerek gittiğimiz yerler içimi ürpertirken Ece gayet rahat bir şekilde buralardan geçiyordu. Ara sıra beni yokluyor "Korkma süt çocuğu buralar bizim mekanımız buralarda bizim raconumuz geçer evelAllah" diyor beni rahatlatmaya çalışıyordu kendince.

"Eyvallah abla" dedim bende elimi böğrüme bastırıp, sonra gülmeye başladık. Ne değişik kızdı bu böyle. Daha önce böyle tiplerle karşılaşmamıştım. Dediği gibi biraz süt çocuğuydum sanırım klasik zengin bebesi. Yani etrafımda daima bakımlı ve baba parası yiyen kızlar olurdu. Böylesine ilk kez denk geldim diyebilirim. Ya da gelmiştim de ben mi hatırlamıyordum bilmiyorum artık. 

Yine dar bir sokaktan dönecekken birden önümüze çıkan bir adam Ece'nin önünü kesti ve "Nereye böyle güzellik selamsız sabahsız öpücüksüz?" dedi. Ece bana fırsat vermeden hemen nereden çıkardığını anlayamadığım bıçağını çıkarmış ve kendini savunmaya geçmişti bile. 

"Bana bak Haydar iti zaten çok berbat bir gün geçirdim öpücüğünle seni şuraya gömmeden yürü git belanı benden bulma." diyerek tısladı adama. Adam önce bana sonra Ece'ye bakarak "Bu süslü bebede kim böyle yeni oyuncağın mı? Hahaha. Elinde bir de köpek var kendi gibi süslü. Dikkat et de seni yemesin sütlü tatlı seni. " dedi ve eliyle akan salyalarını sildi. "Sen onlara değil bana layıksın güzelim bir gün sende bunu anlayacaksın." diye devam etti. 

"O gırtlağını kesmeden kaybol buradan hemen şimdi!" dedi ve adama karşı hamle yaptı. Bense hiç bir şey demeden öylece bana ettiği hakaretleri dinledim. Ama bir gün karşıma çıkarsa hesabını keserdim. Bakmayın böyle masum göründüğüme bende kendimce savunma sanatlarında iyiyimdir aslında. Ama Ece'ye karşı gelmek istemiyorum en başında o bir kadın. Kadına el kalkmaz. Hemde onun beni böyle görüyor olmasıda ayrı bir hoşuma gidiyor.

Adam bir anda gerisin geri döndü ve geldiği yere geri gitti. Ece insanlarda nasıl bir izlenim bırakmışsa kimse onunla baş etmek istemiyor gibiydi. Sanırım bende öyle düşünüyorum şu an. 

Ben olanları şaşkınlıkla izlerken bana dönüp "Peşimden gelmek isteyen sendin öyle şapşal şapşal bakmada yürü hadi başıma bela olacaksın burada yoksa." dedi. Şeker'i iyice kucağıma sakladım sonuçta o da bana emanetti. Korkudan yere bile inmiyordu zaten. 

"Neden bu kadar kaba ve sertsin Ece? Halbuki adın ne kadar güzel kendin gibi." dedim ama o elini sallamakla yetindi. "Güzellik her şeyin çözümü olsaydı bu hayat daha kolay olurdu. Ama sert ve güçlü olursan kimse seni ezemez. Az önce olduğu gibi. Eğer ben böyle biri olmasaydım o istediğini çoktan alırdı sonra da giderdi. " dedi. 

"Anladım haklısın." dedim demir kapılı bir yere geldiğimizde. Kapıyı açan görevli bizi içeri aldı. "Hoş geldin Ece abla var mı bir isteğin?" diye sordu. "Yok aslanım sağ olasın arkadaş benimle." dedi eliyle beni işaret etti. O da kafasını tamam dercesine salladı ve geçmemiz için önümüzden çekildi. 

İçerisi biraz eski biraz harabe velhasıl pis bir mekana benziyordu. Benim gibi birinin burada ne işi vardı inanın bende bilmiyorum ama girdik bir alamete gidiyoruz kıyamete bakalım. 

Merdivenlerin olduğu yere geldik. İki kat çıktıktan sonra bir kapının önünde durduk. Burası aşağıya göre daha düzgün bir yere benziyordu en azından temizdi. Kapıyı çalıp içeri girdikten sonra meraklı gözlerle bize dönen adama "Benim patron, yağan yağmur gelmemi engelledi kusura bakma. Bu arkadaşta bugünkü ikramiye diyelim" dedi ve gülmeye başladı. İkramiye mi aşk olsun be güzellik beni böyle gördüğünü bilmiyordum. Kırılmadım desem yalan olur yani. 

Patron dediği adam bana baktıktan sonra "İyi iş çıkarmışsın Ece haberlerini aldım. Bu ikramiyede senin hediyen olsun o zaman. Ne için kullanmak istersen kullan serbestsin. Sende yanlış olmaz bilirim. Gözüm arkada kalmaz. Şimdilik  çıkabilirsin." 

"Teşekkürler." diyen Ece'yle birlikte patron dediği kişinin odasından çıktık.

"Hediye mi? Ben bir insanım farkındasın değil mi hemde şöyle en yakışıklısından falan yani." dedim Ece'ye ama sanırım takmadı bile beni. 

Yürümeye devam etti bende onu takip ettim sonuçta gelmek isteyen bendim kızda haklı kendince. İki kat daha yukarı çıktıktan sonra anahtarla kapıyı açtı ve benide içeri aldı. Çalan telefonuna cevap verdiği sırada telefonumu yanıma almayı unuttuğumu bir kez daha fark ettim. Arabada kalmıştı ne yazık ki. Şeker kucağımdan atlayarak etrafı gezmeye başladı. 

Ece'nin sesi kulaklarıma dolarken söylediği cümleler kanımın donmasına yetmişti. Gözlerime bakıp gayet ciddi bir ifadeyle "Evet Semra Hanım oğlunuz şu an da benim yanımda. İstediğinizi yaptım ve onu aldım." dedi.

Yani her şey tüm bu olanlar annemin planından mı ibaretti? 

... 

Otostopçu Kız (Tamamlandı) Where stories live. Discover now