Bölüm 42

50 6 4
                                    

Ece...

Delirtecek beni bu çocuk delirtecek. En son onu iyi edeyim derken kendimi kötü edeceğim gibi hissediyorum.

Kapıdan çıkarken iyi olduğum için sevindiğini söylemişti bir de. İyi davranma bana. Sana kör kütük aşık olacağım işte be anlasana gıcık herif.

Sinirle tepsiyi kucağıma aldım hiddetimden su döküldü ve bardak sesi bütün odada yankılandı. "Hay aksi bir sen eksiktin zaten" dedim. Banyonun oradan gelen Supi'yi görünce tepsiyi geri bıraktım yerine. Yemeklerde güzel kokmuştu ve gerçekten acıkmıştım.

Yavaşça olduğum yerden kalktım  dikiş yerleri kurudukça canımı daha çok acıtıyordu. Hareketlerimi kısıtlıyordu. Bir kaç güne geçeceğini umuyordum ama bu sinir stresle zor gibiydi.

Cam kırıklarına dikkat ederek yürüdüm. Zar zor eğilip Supi'yi kucağıma aldım. "Bebeğim özür dilerim bardak kırdım ve bir yerin kesilebilir. Gel o zamana kadar yatağında otur benimle." dedim yatağın üzerine bıraktım. Sonra da tepsideki yemeği yemeğe başladım.

Ayranımı salatamı bile koymuştu deli çocuk. Gerçekten korkmuş muydu bana bir şey oldu diye. Ama hastaneye yanıma gelmedi. Ahh salak Ece çocuk burada hapis hayatı yaşıyor elini kolunu sallayarak hastaneye mi gelecekti bir de. Komik olma gerçekten.

Kapı yeniden çaldı "Gel" dedim bekledim bu sefer kim geldi diyerek kapıya baktım. Hasan içeri girmişti.

"Abla çok geçmiş olsun. Gelemedim yanına kusura bakma buralara göz kulak olmam gerekiyordu." dedi.

"Teşekkür ederim Hasan biliyorum seni merak etme. Gel otursana. Ama dikkat et suyu döktüm ve bardak kırıldı " dedim etrafı göstererek.

Yaklaştı tekli koltuğa oturdu. "Ben şimdi birini gönderir temizlettiririm merak etme sen." dedi.

"Ee anlat bakalım ben yokken bir sorun oldu mu?" diye sordum.

"Abla bu durumdayken bile bizi düşünüyorsun senin gibisi zor bulunur valla." dedi. Sizide düşünüyorum tabi ama merak ettiğim kişi başka be Hasan.

Güldüm "Bırak şimdi yağ çekmeyi oğlum anlat hadi. Barış mesela uslu durdu mu?" diye sordum. Ne duymayı bekliyordum bilmiyorum. Sadece başıma gelenleri duyunca ne yapmıştı öğrenmek istiyordum. Tabi bunu açık açık soramazdım malumunuz.

"Evet aslında bir şey oldu." dedi bekledi. Merakla ona baktım ne olmuş olabilirdi ki. Yeni bir kriz?

"Senin hastanede olduğunu duyunca çok korktu ağlamaya başladı. Hastaneye gitmem lazım aç şu kapıyı  dedi beni sıkıştırdı. Ama sonra fenalaştı bayılacak gibi oldu ayakları yerden kesildi sanırım kriz geçiriyordu. Onu odasına getirdim. Senin böyle durumlarda ne yapmam gerektiğini söylediğini biliyordum. Hemen cebimden çıkardığım sakinleştiriciyi yaptım. Sonra derin bir uykuya daldı. Siz gelene kadar uyudu nerdeyse. " dedi sustu.

" Fenalaştı demek." dedim hemde benim yüzümden. Yani hastaneye gelmek istemiş ama sakinleştirici yüzünden gelememişti öyle mi? Ne düşünüyorum ben canım Allah Allah.

Üstü örtülü duygular kendini göstermiş olmalıydı. Benim için değil de hatırlayamadıklarına üzülmüştür o. Tabi canım ben ne alaka sonuçta.

" Tamam Hasan iyi yapmışsın." dedim.

" Ne demek abla. Yemeğini yiyormuşsun rahatsız etmeyeyim daha fazla seni." dedi ayaklandı. "Şimdi birine de haber veririm odana gelir." dedi.

Yemek sahi ya yemek. "Hasan bana bir paket kıyma getirir misin bir de köftelik malzemeler." dedim yüzümde oluşan gülümsemeyle. "Olur abla köfte çektiyse canın Gül ablaya söyleyeyim hazırlasın sana hemen" dedi.

Aslında yediğim kürdan kebabında da köfte vardı ama mevzu o değildi.

"Hayır Hasan hayır ondan değil. Hasta bakıcımın ellerinden yemek istiyorum Barış'ı bana gönder. Bir de burayı temizlemesini de söyle" dedim cam kırıklarını göstererek.

"Hee anladım eyvallah abla uyar bana." dedi gülerek ve çıktı gitti. Supi' ye baktım "Sana da uyar mı tatlım." dedim göz kırptım.

...

Otostopçu Kız (Tamamlandı) Where stories live. Discover now