Bölüm 46

46 6 6
                                    

Ece...

Barış'ın arkasından bakakalmıştım. Ne diyecektim ki zaten. Söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil durumu.

Lavaboya uzandım ellerimi yıkadım. Birlikte köfte yapmaya çalışıyorduk ama onu da becerememiştik anlaşılan. Yine de devam etmeye karar verdim. Dolaptan çıkardığım tavaya yağ koydum ve yaptığımız köfteleri kızartmaya başladım.

İşim bittikten sonra tabakta hazır olan köfteleri Barış'ın odasına götürdüm. Kapıya vurmadan yavaşça kulpu çevirdim açtım. Yatağında sessizce oturuyordu. Ağlamış mıydı o.. Of of ne yapacağım ben böyle. Onu böyle görmeyede dayanamıyorum ki.

Hiç bir şey söylemeden tabağı masaya bıraktım. "Üzgünüm." dedim ve odadan çıktım. Kafasını kaldırıp bakmadı bile.

Patrona uğrayıp biraz konuşmam gerekiyordu. Durum değerlendirmesi yapmamız lazımdı.

Odasının önüne gelince kapıyı tıklatıp girdim. "Ece! Sana inanmıyorum gerçekten. Dinlenmen gerek demedim mi ben sana? Ne işin var burada. Ah ah hiç dinlemiyorsun beni. Arasaydın gelirdim yanına." dedi hemen kalktı yanıma geldi.

"Ya abi yapma Allah aşkına bu kadar da abartma. Ben buralarda büyümüş bir kızım. Beni bugüne kadar nazlayan olmadı hiç. Sende şimdi böyle yapıpta beni alıştırma." dedim yavaşça koltuğa oturdum. Aslında iyiydim sadece biraz sızlıyordu o kadar.

"O nasıl söz deli kız. Nasılsın bakalım." diye sordu.

"Ben iyiyim de.." dedim sustum.

"Evet?" dedi devam etmemi bekledi.

"Barış iyi değil abi. Ne yapmamız nasıl bir yol izlememiz gerekiyor bilmiyorum. Sakinleştiricileri görmüş bunlar neden var? Hasan neden bana bunu yaptı? Benim neyim var falan diye sorup durdu. Artık onunla açık açık konuşsak mı abi?"

"Hmm" dedi kısa sakallarını elleriyle avuçladı. Düşünüyordu.

"Anlaşılan kalbinin derinlerine gömdüklerini ortaya çıkarmak istiyor artık. Bir kaç gün daha gözlemle bakalım. Sonrasında duruma göre karşımıza alır konuşuruz. Vereceği tepki çok önemli" dedi. O sırada kapı çaldı Hasan içeri girdi. Elinde koca bir buket gül vardı.

"Abla bunlar sana geldi." dedi bana uzattı. Ömer abi de manalı manalı gülüyordu.

"Kim göndermiş?" dedim elinden alırken üstünde yazan karta baktım Arda'dan olduğu yazıyordu. "Arda göndermiş başka kim olacak ki zaten. O kadar ilgilendi bir de çiçek göndermiş ya. İnce ruhlu çocuk işte naparsın." dedim.

Patron "Hı hı kesin öyledir. Ama bir bozuldun sanki sen. Yoksa başkasından mı gelsin isterdin? " dedi gülerek. "Aman abi ya lütfen ama." dedim Hasana döndüm.

"Teşekkür ederim Hasan seni de yordum."dedim  Hasan başını sallayarak çıktı gitti." Abi bende odama gideyim ofise de gidemedim zaten arayıp randevuları ertelemesi için asistanımla görüşeyim." dedim.

"O iş halledildi bile." dedi göz kırptı.

"Oho her şey düşünülmüş valla. Teşekkür ederim yardımların için Ömer abi. Her zaman yanımda oldun." dedim ayağa kalktım.

O da ayağa kalktı bana sarıldı. "Sen iyi ol gerisi boş. Bu arada bir ara bize de uğra yengen hiç gelmiyor diye bana kızıyor sonra ." dedi. Güldüm "Tamam tamam söz. İzci sözü." dedim odadan çıktım.

Odama geçince bir telefon trafiği oluştu. Önce Sami babamla konuştum. Sonra Semra teyzeyle. Henüz Barış'la ilgili bir şey söylememiştim. Sonra asistanımla. Derken artık konuşmaktan yorulmuştum yatağıma uzandım ve gözlerimi kapadım. Her ne kadar uyuyacak olsamda beynim düşünüp duracaktı neyi nasıl yapsam diye biliyordum.

...

Günler bu şekilde geçip gitmeye başlamıştı. Barış'la o gün olanlardan sonra eskisi gibi olmuştuk. Yani tabiri caizse kanlı  bıçaklı halimize geri döndük. Bir daha  o gün konuştuklarımız ile ilgili bir şey sormadı ya da konuşmadı bende her hangi bir şey söylemedim. Sanki yine her şeyi unutmuş üstünü örtmüştü. Hatırlayacaklarından hala korkuyor olmalıydı.

Bu arada bende daha iyiydim ve yeniden ofisime iş için gidip geliyordum. Barış gibi nicesine yardım etmeye çalışıyordum elimden geldiğince. Ama onlar sorunlarının farkındaydı yardım edebiliyordum. Barış ise tamamen farklı bir boyuttu. Yalnızca göz kulak olabiliyordum.

Barış'a da gelecek olursak o da  gün için de yemekhanede yemek yaparken Gül ablaya yardım ediyordu. Ya da çocukların olduğu sınıfa gidip onlarla oynuyordu. Onlar etkinlik yaparken öğretmen arkadaşa yardım ediyor, Hasan'la takılıyor ve ufak tefek şeylere yardım ediyordu. Bunları da Hasan'dan duyuyordum tabi. Hiç gitmekten söz etmiyor ve eskisi gibi arıza da çıkarmıyordu. Daha bir uysal olmuştu son günlerde nedense.

Annesini de sormuyor. Sanki her şeyi kabullenmiş ve yaşamak için bu kadarı yeter demiş gibi bir hali vardı.

Ama o gün. Her şeyin olduğu o gün işler ters gitmeye başladı.

...

Otostopçu Kız (Tamamlandı) Where stories live. Discover now