2020

5K 115 18
                                    

21 Aralık 2020

"Milaaa! Hadi kızım giyindiysen çık artık geç kalacaksın!"

"Anne, nasıl oldum?"

"Annemin gözleri dolarak omuzlarımı tuttu ve bana baştan ayağa şöyle bir baktı."

"Güzel kızım! İyiki toz pembe bir elbise seçmişsin. Bu sana çok yakışmış melek gibi olmuşsun."

"Anne abartma! Kuzguna yavrusu anka gürünürmüş."

Elimden tutup aynanın karşısına götürdü beni. Aslında dediği kadar varım herhalde.

"Tamam anne geç kalıyorum. Gece kendi evimde kalacağım merak etme. " Annemin tuttuğu ucuzlukta bulduğum kürkü de giyerek annemi öpüp evden ayrıldım.

***

Vaaaoov! İşte tüm ihtişamıyla Mısırlı Paşa Konağı.

İçeride Osmanlı eserlerine bakım yapmak üzere hem bağış toplanıyor hem de nadide eserler gösteriliyor. Oldum olası tarihe meraklıyım. Metin de bunu bildiği için bu davete iki davetiye bulmuş. Eserlerin arasında yavaş yavaş gezinirken onu gördüm. İşte benim sevgilim benden önce gelmiş. Yaklaşık üç senedir çıkıyoruz. Ben hukuku bitirip savcı olduğumda, o da işletme okuyup babasının şirketinde yönetici pozisyonda çalışmaya başladı.

"Kimle konuşuyor o? Yanında biri var galiba?"

"Selin bak tek gecelik birşeydi o. Lütfen Mila duymasın. Bak bu gece evlenme teklifi edeceğim ona. O gün Mila ile kavga etmiştik, içkinin de etkisiyle olmaması gereken şeyler oldu. Aklımı çeldin."

"Metin ben seni yıllardır seviyorum. Bana şans ver ben Mila ile konuşurum. Sadece bir şans! Hem o gece seni seviyorum dedin bana!"

"Sarhoştum Selin!"

O lafları duyunca elimdeki su bardağı elimden kayıverdi. O klasik müzik sesleri arasından sanki hiç müzik yokmuşçasına, herkes dönüp bir anda kayan bardağı düşüren bana baktı.

Metin kolumu sıkarak "Mila hayatım. Düşündüğün gibi değil açıklayabilirim."

"Metin ne açıklayacaksın herşey ortada. Selin sana da yazıklar olsun. Sen benim kaç senelik arkadaşımdın. Onu da affetmeyeceğim, ama en yakın arkadaşımın bana bunu yapması en kötüsü!"

Koşarak konakta tuvaleti aramak için merdivenlerden yukarı çıktım.

Peşimden gelerek kolumu tutup sıktı. "Gelme peşimden. Şimdi değil metin çok sinirliyim!" diyerek ittim onu geri geri sendeledi.

Ondan kaçmak için o da sendelemişken ilk bulduğum odaya girip kapıyı kilitledim.  Kolumdaki saate baktım 21:20 olmuştu ve hala dışarıdan onun sesini duyabiliyordum.

"Beyefendi bakın sevgilim içeride kilitli kaldı. Kapıyı açın diyorum size niçin anlamıyorsunuz?

Adam en son dayanamayarak kapıyı açmaya çalıştı. Arkasında anahtar olduğu için kapının bu tarafında anahtar düşme sesi... Sonrası, sesler boğuklaşıyor, karanlık daha da karanlıklaşıyor. Beyaz mavimsi bir ışık patlaması.. Kafamı bir yere vurdum sanırım. O ışık da ne? Saatim dönüyor da dönüyor...  

24 Ekim 1682 09:30

"Hatun kimsin sen? Ne işin var burada?" Gözlerimi açamıyorum sadece sesi duyuyorum. Tok sesli bir adam "Hatun diyorum! Hırsız mısın nesin? Buraya gündüz gündüz nasıl geldin? İn misin cin misin? Tövbe yarabbim! "

Gözümü yavaş da olsa açtığımda, başımda söylenen bir adam.

"Hatun ne işin var burada! Cevap ver"

PAYİTAHT'TA AŞK - 17. Yüzyıl Where stories live. Discover now