2. bölüm güneş

0 0 0
                                    

Sabah erkenden kalkıyorum. Hayır bekle. Gözüm açılmadığında anlıyorum. Etrafı göremiyorum. Fazla karanlık. Hala bir çeşit rüyadayım. Lucid rüyası görüyorum, yine ve yine. Yaklaşık bir aydır hep aynı şey sırayla oluyor, bilincim açık, rüyada olduğumu biliyorum ve yönetmeye başlıyorum rüyamı.

Şimdi ne göreceğimi seçiyorum.
Test gününü gördüğümü hayal ediyorum. Birden iki karanlık koridor beliriyor önümde. Birinde Güneş var, diğerinde ise sadece soğuk karanlık sırıtıyor.

Gözüm güneşten kamaşıyor. Güneş gözlerimi ısırıyor. Ani bir kararla karanlığa doğru ilerliyorum.

Bir süre sonsuzluk üzerinde yürüdüğümü hissediyorum. Karşı taraflarda yapay bir ışık beliriyor.

Ona doğru koşmaya başlıyorum. Bir bahçenin içindeyim şimdide.

Yapay güneş sırıtıyor ve çiçekler solmuş etraf gotiklik kokuyor. Etraf eski ay gibi gri parıltılar yayıyor. Çok yapay diye düşünüyorum. Çimenler gri değil açık yeşil olmalı diyorum zihnimden ve birden yapay güneş hayal ettiğim ama gerçek bir güneşe dönüşüyor. Çimenler renkleniyor. Bir domino gibi sırayla yavaş yavaş yeşile dönüyorlar. Normale dönüyor herşey diyorum.

Güneşi tenimde hissediyorum ve hava kadar hafif oluyorum. Uçabilirim diyorum. Ama bu isteğim olmuyor. Şimdi korktuğum kadar garip.

Önümde annem ve babam beliriyor aniden. Annem herzamanki mürdüm yeşili elbisesini giymiş saçlarını sıkıca at kuyrupu yapmış. Babam spor giyinmiş hafif göbeği ve kaslarıyla muhteşem görünüyor. Herşey mükemmel ama tek bir eksik yüzlerindeki doğal gülümseme. İkside varlığımdan iğreniyor gibi bakıyor bana. Bir gariplik var.

Sonra ilerliyorlar onlara gülümseyemeden. Önlerine bakıyorum ve yüzümdeki anneme göndereceğim güzel ama terdütlü gülümseme kesinlikle yok oluyor.

Kayalıklardan bir uçuruma doğru hızla yürüyorlar.
Ne uçurum mu? Bunu ben yapmıyorum. Rüyam beni yönetiyor. Adeta robot gibiler ve yapay bir güneş gibi parlıyorlar. Bir hologram gibiler soluk ve içindeki ışığı geçiriyorlar.

Acı dolu gözlerle olacakları engellemek için koşuyorum, kalbim ve onların kalbiyle beraber kulağımda 3 kalp zonkluyor.

Onlara zamanında yetişemeyeceğimi anlıyorum ve birden dizlerimin bağı çözülüyor. Soluk soluğa yere kapaklanıyorum. Dizlerim yerdeki çakıl taşlarına sürtüyor ve parçalanıyor. Beyaz saf güzellikteki elbiseme bakıyorum, yavaşça şarap kırmızısına dönüşüyor. Her yerim kana bulanmış şekilde yerde yatıyorum.

Yerde birden bire oluşan cam kırıklarıda acımı katlıyor. İğne gibi heryerime batıyorlar. Artık kendi kanımda boğuluyorum.

Kafamı kaldırıyorum yüzümdeki tutamı kanlı ellerimle geri atıyorum ve arkalarından bakıyorum. Güneşe doğru gidiyorlar ve az sonra sessiz bir ölüm gerçekleşecek gibi görünüyor.

Hiç bir gücüm yok ki ayağa kalkabilyeyim. Öylece durup izliyorum. Tek tesellim hala rüyada olduğum. Ama gerçek gibi canımı yakıyor. Uçurumdan aşağı kollarını haç şekli yaparak atlıycakları sırada annem bana dönüp son bir kez gülümsüyor ve başını sallıyor. Önce babam atlıyor. Sonrada annem.

Olayın acısıyla inliyorum ve yanımda oluşan kayaya tutunarak kalkıyorum.

Uçurumla aramızda sadece yarım metre kalana kadar koşuyorum ve sonra duruyorum. Aşağı bakmaya korkuyorum ama bakıyorum işte.

Ve gördüklerim karşısında ağzım aralanıyor, damağım kuruyor ve zorlukla yutkunuyorum.

Yakıcı kan kokusu yükseliyor ama annemle babamın cesedi yok. Derin olmayan ama en az 20 metre olan uçuçurum yıldızlardan oluşuyor. Sanki evrene açılan bir kapı gibi dönüyor.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 17, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

KURTULUŞ YOLUWhere stories live. Discover now