bir tapılası güneş

0 0 0
                                    

Tanıtım filmi multimedyada...
Güneşi tanrısı tarafından çalınan her kız bir gün ısınmak için yakacaktır çocukluğunu...

Ben isyankarım, haykırışlarımla da, seslenişlerimle de.
En az benim kadar gürültülü.

İnlemelerim rüzgara karışıp giderken sessizce bulutlardan ağlamayı öğreniyorum. Ben rüzgarın kızıyım, ne kadar kuvvetli esersem eseyim yerimde dikilmekten korkmuyorum.

Hiçbir yere sürüklenemiyorum, bu o kadar zordu ki. Ancak İNTİKAM fırtınası beni yerlebir edebiliyor,

Tam onun karşısında tüm çıplaklığımla duruyorken, nefesim kesiliyor ve zalimce beni öldürüyor,

Biri beni anlamalı, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, Yaşadığım sürece anlaşılmaya mecburum...

Savaş başlıyor ve aşk denklemi çözülüyor,

Fakat sonuçları göremiyoruz anlaşılmaz ve silik...

Sizi aydınlatmama izin verin...


Güneşin evren üzerinde kaybolduğu bir samanyolundaki gezegende yaşamaya devam ediyoruz. Güneşin bir gezegen değilde bir yıldız olduğunu ve birgün söneceğini unutuyoruz. İçimizi ısıtıtığı, bitkilerin büyümesini sağladığı ve umut kaynağımız olduğu gerçeği değişmiyor ama geç kalıyoruz. O çoktan bizi yüz üst bırakıp gidiyor.

Neyse ki yüksek auralı insanlar onun yerini hiç tutamayacak ama ışık ve ısı kaynağı birşey yapmayı başarıyolar ve ölmekten kurtuluyoruz.

Güneşi hiç görmesemde anne ve babamın anlattığına göre dünyadan ve tüm evrenden daha güzel birşey olmalı. Rengi sarımsı turuncu ve çok uzakta olmasına rağmen sıcaklığını teninizde hissedebiliyorsunuz, bu mucize birşey.

İnsan eliyle yapılan yapay güneş ise eskiden gri ve dünyanın uydusu olan, ay adındaki küre parçası. Önce onu hidrojen ve helyumla dolduruyorlar ve bir patlama gerçekleşiyor ve ışıklar -güneşteki gibi olmasada- sıcaklık yaymaya başlıyor. Bitkiler tekrar filizlenmeye başladığında yaşam da geri dönüyor

Bu anlatılanlar peri masalı gibi olsa da gerçek. Bu benim küçüklüğümün gerçeği. Hala inanmak istemiyorum ve zorlanıyorum. Nasıl olurda o kadar mucizevi birşey birden yok olur?

Dünya 5 milyar yıl içinde çok değişiyor. Bundan bir milyar yıl önce ozon tabakası denen -güneşin zararlı ışıklarnı geçiren- tabaka deliniyor. Dünya yavaş yavaş radyosyona maruz kalıyor ve türlü türlü hastalıklar çıkıyor Ama birşekilde önlem alınıyor. Sonra da daha kötü bir şey ortaya çıkıyor, tüm kaderimizi değiştirecek birşey....

Yaklaşık 100 yıl öncede güneş son vedasını ediyor. Bir sabah insanlar uyandığında karanlık basıyor, heryerde sadece sonsuz karanlık var. İnsanlar önce Güneş tutulması sanıyor ama bir gariplik sezinliyorlar. Birkaç gün anlamaya çalışıyorlar ve güneş birdaha doğduğu dağların arasından gülümsemiyor. Hep ağlıyor.
Bitkiler ölmeye başlıyor, insanlık paniğe ve ölüm korkusuyla baş başa kalıyor.

AGBM -Amerika gelişmiş bişim merkezi- yapay güneş çalışmalarına hemen başlıyor. Tek umutları en yakınındaki ay. Ve ayı bir güneşe çeviriyor insanoğlu.
Elinin değdiği herşey gibi yapay oluyor ama yaşama geri bağlanıyoruz. Umudumuz giderek artıyor. Halada ay kontrol altında. Her an yok olabilir.

Klanımız Satirgo ve Lana Dağları arasında. Güneş eskisi kadar büyük ve uzakta olmadığı için dünyanın geri kalanı buzlar içinde sadece Amerika ve Güney Amerika yaşabilecek kıtalar arasında. İkisi arasında rekabet ağır basıyor. Diğer kıtalar belkide yok olmuştur. Çünkü mikroorganizmalardan başka kimse orada yaşamıyor. İnsanlar bizden iki kuşak öncesinde
Amerika'ya toplu göç
gerçekleştirdiler. Çok eskidem sakin olan büyük kıta şimdi kalabalıktan bunalmış durumda neredeyse batacak kadar yoğun.

KURTULUŞ YOLUWhere stories live. Discover now