bir tapılası güneş

Comenzar desde el principio
                                    

Annem sofrayı hazırlıyor ve bana sesleniyor, masaya yavaşça oturuyorum. Önce Ablam Britany geliyor sonrada babam. Sessizlik içinde herkes salatadan tabağına alıyor. Sonra babam konuşmaya başlıyor.

"Hükümetin ölüm emri gerçekleşecek gibi görünüyor" diyor. Bizim tepkimizi ölçer gibi yavaşça konuşuyor.

Yüzümdeki kaslar geriliyor ve çatalımı oynatmadan babama bakıyorum. Devam ediyor.

"Dün AGBM de yoğun geçen bir toplantıda kararlar alındı. Siyah Auralıların hepsi öldürülecek."

"Ama bu haksızlık onlar güneşten etkilenmiyorlar. Ve ayrıca onlar katil falan değil. Sam bunu bana defalarca kanıtladı baba" diyor ablam, açıklarcasına sakin.

Sam ablamın uzun zamandır sevgilisi. Biraz ukala ve kendini beğenmiş biri. Ama yinede beni seviyor, iyi niyetli olduğu belli. 18 yaşına gelince yani kişiliği oturunca ve aurası tam oluştuğunda, tüm reşitlere yapılan bir testle siyah auralı olduğunu öğrendi.

Ablam huzursuz olsada ondan umudunu kesmedi ve birbirlerini sevmeye devam ettiler. Bazen yasakları çiğneyip dağların arkasını keşfetti ve Sam'in küçük klanınına gitti. Babamın o günkü sinirini hala unutamıyorum.

Ablamın nasıl bu kadar sakin kalabildiğini düşünüyorum yüzünü incelemekle yetiniyorum. Bi gariplik seziyorum.
İfadesi değişmeden dudakları arsızca aralanıyor.

"Baba ben Samle evleneceğim" diyor pat diye.

Şok içerisinde bir anneme bir ablama bakıyorum. Babama bakmaya korkuyorum. Ablam hala başı dik, ısrarcı bir şekilde babamın gözlerinin içine bakıyor.

Babam yavaşça sinirlendiğini belli ediyor. Çenesi kasılıyor ve kızarıyor. Boynundaki damarlar belirginleşiyor. Kötü bir kavganın başlayıcağı belli oluyor. Ağzıma salata ve et tıkıp izin isteyip kalkıyorum. Annem onaylıyor. Hızla odama gidiyorum ki daha kapıya ulaşmadan boğuk bağrışlar başlıyor. Kapıyı kapatıp kitliyorum. Küçükkende bir kavga olduğunda böyle yapardım.

Yatağıma girip gökyüzündeki belkide bir sonraki sönecek yıldıza bakıyorum. Ama oda seyriyor. Korku dolu bakışlarla başka yöne bakıyorum. Oda üstüme üstüme geliyor. Ve bir yıldız kayıyor.

Dilek tutmam gerekiyor ama korkuyorum. Teredüttle gözlerimi kapayıp,

"Auram siyah olmasın" demekle yetiniyorum. Ve sonrada zavallı küçük yıldıza son vedamı ediyorum. Yatağımda huzursuzluk içinde kıvranıyorum.

Birden sıcak basıyor ve yataktan çıkıyorum. Auralar hakkındaki
bilgi kitabıma bakınıyorum. Kütüphanemde olduğunu ve annemden gizlediğimi hatırlıyorum.

İllegal kitabı bana Sam verdi. Auralar çok cabuk değişebildiği için böyle şeyler okuyup bilgi edinmek yasak. Samin nerden bulduğunu sormamıştım. Ama o gün okuldan eve geldiğimdeki heyecanımı unutamıyorum. Odama gidip, gizli işler çeviren küçük çocuk gibi çarşafımın altına giriyorum ve elimdeki fenerle kitabı aydınlatıyotum. Kitapta beni.

Bundan dört sene önce olduğu için pek birşey anlamadığımı hatırlıyorum. Bir zaman sonra sıkılıp onu oraya geri saklıyorum ve şimdi açığa çıkarmanın zamanı geliyor. 9 ay sonra 17 yaşımı doldurup 18 yaşımdan gün almaya başlıyacağım. Test beni şimdiden geriyor.

Parmak uçlarıma yükseliyorum zar zor yetişebildiğim için boyuma lanet okuyorum. Fazlasıyla minyonum. Kitabı kütüphanemin en üst tarafındaki küçük dolapta bebeklik fotoğraflarım olduğu albümün arkasındaki gizli bölemeye sıkıştırdığım yerden aldıyorum

Kapağı tozlanmış. Elimle kitabı kavrayıp üstüne üflüyorum. Tozlar tanecikler halinde uçuşuveriyor.

Yatağıma girip yan yatıyorum ve yorganı kafama kadar çekiyorum. İlk sayfayı çeviriyorum. Derin bir nefesle beraber okumaya başlıyorum.

KURTULUŞ YOLUDonde viven las historias. Descúbrelo ahora