34

284 39 2
                                    

Soğuk hastane koridorunda duvara yaslanıp annesinin ameliyattan çıkmasını bekliyordu, Eray. Ambulans gelip ilk müdaheleyi görevliler, orda yapmışlardı. Eray bu süre zarfında annesinin elini bırakmayı reddetmiş onu uzaklaştırmaya çalışanlara zorluk çıkarmıştı.

O andan itibaren hep yanındaydı ta ki annesini ameliyata götürene dek. Oraya giremezmiş. Annesinin ona ihtiyacı olduğunu bilmiyorlar mı? Neden onları uzak tutmaya çalışıyorlar ki?

İki saat daha beklemişti ki bir kez daha ameliyathanenin kapısı aralandı. Dışarı sedyeyle annesi çıkmıştı. Yüzünde sargı bezleri vardı. Onu bileğindeki küçük kalp dövmesinden tanımıştı.

Hızla annesinin yanına gidip ellerini tutmak istemişti ki onu durdular. "Beyefendi şimdi değil. Biraz daha hastaya süre verin, lütfen." Eray bir adım uzaklaştı sedyeden doktora döndü. "Annem nasıl? İyileşecek değil mi?"

Doktorun söylediği her kelime Eray'ın yüreğine su serpiyordu. Annesi iyileşecekti. Annesine tam vaktinde ilk müdahale yapmışlardı.

Eray düşündü ya eve gitmeseydi ya biraz daha eve geç gitseydi? Annesi şu an yanında olmayacaktı. Akan gözyaşlarını kolu ile silip telefonunu eline aldı.

0538*: Teşekkür ederim.

Ayça:Anlamadım?

0538*: Teşekkür ederim.

Ayça:Kör değilim onu anladım.

Ayça:Ne için teşekkür ettiğini soruyorum?

0538*:Ölüme son bir adımı kaldığını sanan birine umut verdiğin için.

Ayça Kişisi sizi engelledi

Yediği engeli gören Eray bugün ilk kez gülümsedi ve Ayçaya içinden binlerce kez teşekkür etti.

07.11.2021

"Anne yalvarırım artık sakinleş." Annesine ilaçlarını içirtmek isteyen Eray yine annesinin sinir krizlerine denk gelmişti. Annesi o günden itibaren ilaçlar ile ayakta kalabiliyor iyileşmek için hiçbir çaba sarf etmiyordu.

"Anne benim için iç şu ilacı lütfen." annesinin dudaklarına doğru uzattığı ilacı annesi elini ısırarak onu kendinden uzaklaştırdı. Eray elini çekmek isterken refleksle ilacı yere düşürmüş acıyan bakışları ilacın üzerinde durdu bir süre.

Derin bir nefesi dışarı saldığı gibi ellerini ensesine atıp iyice ovdu o kısmı. Sakinleşmesi gerek. Annesi için. Onu korumalı vr ilaçlarını vermeli.

Yeni bir ilacı alıp annesine yöneldi. Annesinin yatağının kenarına gelip oraya usulca oturdu. Bir kaç saniyr sadece annesini süzdü. Dizlerini karnına doğru çekip kollarını dizlerine sarıp önündeki duvarı boş gözlerle izliyordu.

"O gün neden eve geri döndüm biliyor musun?" Annesi hangi günden bahsettiğini anlamıştı. Gerilen bedeni ve hızla ona dönen bakışlarından anlamıştı. Devam etmesini istiyordu. Devam etti. "O gün bir ağacın gövdesinde oturdum. Çok yorulmuştum, anne. Nefeslerim düzene girsin diye ya da belki Tanrı öyle istiyor diye." Sert bir soluk daha dışarı verdi. "Orda oturduğumda bir ses duydum. Babam sandım, anne. Çok korktum. O an ki korkuyu hala hissedebiliyorum. Neyse... İşte o an Ayçayı gördüm. O orda önümde duruyordu." aylar sonra dudaklarına tebessüm yerleşti. "Beni fark etmedi. Ettiğinde ise yanıma geldi. Ağlıyordum ve bu onun kalbini üzmüş gibiydi. Yanıma geldi ve ben yanına gelebildim." Başını önüne eğip Ayçayı hatırlamaya devam etti. O çok özeldi.

"Onu, hep seviyordun. Şimdi ise hissediyorsun." Annesinin pürüzlü ve hırıltı şeklinde çıkan sesini duyduğu gibi hızla başını kaldırıp ona baktı. Annesi konuşmuş muydu yoksa bir hayal ürünü müydü emin değildi. Eray başını anlamsizca iki yana sallayıp kendine gelmeye çalıştı.

Hızlı bir soluğu dışarı saldı. "Anlamadım. Ne söyledin, anne?"

Annesi bu hareketine tebessüm etti. "Umudun kalmamış, oğlum. Kendine bir umut bul."

Eray, şaşkındı. Kalbi atmayı bırakmıştı. Eğer kalbi hızlı atarsa annesinin sesini duyamayacğından korkmuştu. Annesi onunla yine konuşmuştu. Bu hayal değildi. Ayça Gizem Kandemir yine varlığı ile varlığını korumuştu.

"Tamam, annecim. Ben yeni bir umut bulurum ama sen de ilacını iç lütfen." Son kez elini uzattığı dudak, elindeli ilacı ağzında yuvarlayıp yuttu. Eray hızla komidinin üzerindeki suyu alıp annesinin ensesini biraz daha sabitledi ve suyu yavaş yavaş ona içirdi.

Suyu içerken bir kaç damla annesinin boynuna ordan göğüslerine doğru akmaya başlanmıştı. Hızla elini arka cebine atıp annesi için hep taşıdığı selpaklardan birini çıkardı ve suyu annesinin bedeninden temizledi. Annesi onu uzun zaman sonra ilk kez sevgi ile izliyordu.

Annesi gözlerini kapatana kadar yanında durdu. Uyuduğundan emin olduktan sonra yavaş adımlarla odasından çıkıp odasına ilerledi. Yatağın üzerindeki telefonu gördüğü gibi eline aldı ve Ayça'nın sayfasına girdi. Hala engellenmiş bir halde öyle duruyordu. Napacağını düşünürken annesinin telefonu aklına geldi. Annesinin telefonu da onun çekmecesinde olduğu için oturduğu yatağın kenarında kalçasını biraz kaldırıp çekmeceye uzandı. Annesinin telefonunu alıp kapalı olan ekranı açmaya başladı.

Ayçaya ne diyecekti ki? Acaba yine engeller miydi? Güldü. O deli yine engellerdi. Ona alışması uzun zamanını alırdı. Sonra birden annesinin dedikleri aklına geldi. Onu hep seviyordun, demişti. Eray, Ayçayı tanımıyordu bile. Sadece...sadece annesinin bahsettiği şeyleri unutmamıştı. Küçükken karşılaşmalarını unutmamıştı. Onu davet ettiği oyunları unutmamıştı. O, Ayçanın hayatında var olduğu hiç bir anıyı unutmadı diye mi annesi öyle düşünmüştü? Evet...evet. Tek nedeni bu. Yoksa o,sevmiyordu. Aşık falan değildi.

Derin soluklar alıp vermeye başladı. Ayça ile arkadaş bile olamamışken şimdi onu sevdiğini söylüyordu annesi. İlaçların etkisi ile yine ağzında bir kaç şey gevelemişti.

Elindeki telefon açılınca hemen uygulamaya girip annesinin profilini kaldırmış, isim kısmındaki yeri de üç nokta olarak değiştirmişti. Şimdi onu bulamazdı da. Heyecanla elindeki telefonun ekranında parmakları dans etmeye başladı.      

0538":  Tekrardan bir umuda ihtiyacım var.

Ayça: Ne?

0538*: Bana bir şey anlat.

Ayça: Ne saçmalıyorsun? Kimsin sen?

0538*: Herhangi biri senin için.
Hayatta kalmak için bazen saçmalamak gerekir.

Ayça: Offf! Bir git başımdan. Seninle mi uğraşacağım?

Ayça: Engelliyorum.

0538*: Dur!

0537*: Lütfen.

0538*: Çok durmayacağım.

0538*: Sadece küçük bir şey söyle. Küçük bir şey.

0538*: Yalvarırım!

Ayça: Tamam ama ondan sonra yazmayacaksın.

0538*: Tamam.

Ayça: Offf ne yazacağımı bilemedim şimdi. Ne diyim ya ben sana kardeşim?

0538*: Hayatta kalmam için bir şey bul veya yaz.

Ayça: Kayıp sayfanı bul(:



Bölümü düzenlemeden atıyorum. Sonradan düzelteceğim...

MÜNFERİT //TEXTİNGOnde as histórias ganham vida. Descobre agora