44- Final

388 38 37
                                    

Final.

Üç yıl sonra. 

Hatay Atatürk Ortaokulu

"Lütfen biraz sessiz olun! Yan sınıftakiler rahatsız olacak!" arka sıralardan ön sırada yüksek ses ile konuşan çocukları uyarıp oturduğum gruptan kalktım. Son kez yaptıkları makete göz atıp Lara'nın saçlarını okşadıktan sonra  diğer çocuklara yöneldim. 

"Aferin! Hepiniz harikalar yaratmışsınız!"

Tahtanın önüne doğru ilerleyip 6/A sınıfına seslendim. "Evet, büyük ödülü hatırlayan var mı?"

Sınıftakilerin hepsi yüksek ses ile bağırmaya coşkularını dile dökmeye başladılar. "Evet!" Uzatılan E harfleri, "Ben, ben!" diye kendini ön plana atmaya çalışan minik yavrularla hepsine gülüp ellerimi birbirine kavuşturdum. 

"Evet!" Bu kez e harfini uzatan bendim. "Büyük ödül neydi?" soru dudaklarımdan çıktığı gibi en arka sırada duran Ali Osman hızla ayağa kalkıp "Yemek!" diye bağırdı. Bu haline kıkırdayıp oturması için elim ile sırasını işaret ettim. Anında heyacanlı yüz ifadesi ile sırasına oturup beni izlemeye devam etti, sınıf arkadaşları ile beraber. 

"Alişin dediği gibi direkt bir yemek mevzusu değil. Eğer siz benim istediğim gibi maketlerinizi başarı ile tamamlarsanız sizi pikniğe götüreceğiz."

Ön sırada sınıfın en başarılı öğrencisi Tuğba hızla elini kaldırıp söz hakkı istedi. Ona başımı sallayıp konuşmasına izin verdiğimde sorusunu sordu. "Peki ya sınıftan biri çirkin yaparsa?" Yüzüne üzgün bir ifade yerleşti. "O zaman piknik iptal mi olacak yani?"

Etkinliği anlattığım andan beri bu soruyu bekliyordum. Kendileri bazı problemleri bulup onlara çözümler üretmeliydiler. 

Sıraların arasında yürümeye başladım. "Tabiki de iptal olur." Anında sınıfta sitem sesleri yükseldi. En çok da okulun en iri öğrencisi olan Ali Osmandan. "Ama Öğretmenim, annem her şeyi hazırlamaya başladı bile!"

Yanına vardığımda neredeyse benim boyumda olan çocuğa baktım. "Ne zaman söyledin be oğlum?" Saçlarını karıştırıp yerine oturmasını söyledim. 

Sınıfta tekrar yürümeye başladım. "Peki sizce nasıl bir çözüm ile kötü maketlerden kurtuluruz?"

En arka dörtlüden Yusuf hemen söze atladı. "Alişe verelim yesin! Ortada kötü bir maket de kalmaz." dediği gibi sınıfta çoğu kişi gülmeye başladı. Aliş yerinde hızla ayağa kalkıp "Ama öğretmenim bunlar benden durmuyor!" anında dolan gözlerine dayanamadığım için yanına doğru yürümeye başladım. 

"Az önce Yusuf'un söylediği bu utanç duyucu cümleye gülen ve Yusuf yarınki etkinliğe katılmayacak. Size birbirinize karşı saygılı olun dedim. Aliş'in tatlı yanakları sizi ilgilendirmez." Yusufa döndüm. "Aliş şimdiye dek sana tek bir hakaret dahi etmemişken senin, onu küçümsemen, hele de bir toplum içinde onu rencide edecek şekilde dile getirmen ayıp."

Ali sözlerim ile dolan gözlerini silip yerine oturmuş Yusuf'a sırtını dönmüştü. "Tuğba sana söyleyeceğim isimleri bir kağıda yaz." Alişin yanına oturdum. "Yarın ki etkinlikte onlar gelecek." sınıfta yedi kişi dışında herkesin adını söyledim. O yedi kişi de okulda herkese zorbalık yapmaya çalışan ergenliğe ilk adımlarını atan erkek çocuklarıydı. 

"Şimdi kağıda yazdığımız bu isimlere söylüyorum. Eğer yarın etkinlik istiyorsanız maketlerinizi güzel yapın."

Sıla orta sıradan konuşmak için izin istedi. "Ama öğretmenim bizimki olmuyor!"

MÜNFERİT //TEXTİNGWhere stories live. Discover now