59

328 29 0
                                    

Saçımda gezinen el ile açtım gözümü. Kafamı hafif kaldırınca Barış'ın yüzünü gördüm. Kafasını eğip alnımdan öptü.

Barış: Günaydın güzelim

" Günaydın koca adam"

Söylediğim şeye kısa bir kahkaha attı.

Barış: Koca adam demek.

Kafamı sallayarak onayladım onu. Yataktan kalkıp biraz gerindim.

" Sen bu gün gitmeyecek misin askeriyeye?"

Barış: Albay dan izin aldım. Seninle birlikte dönecem. O zamana kadar hasret giderelim.

Yataktan kalkıp önüme geldi. Bir elini belime atıp kendine çekti. Diğer elini saçlarıma atıp yavaş yavaş okşadı.

Barış: Sen nesin be güzelim

" Neyim?'

Barış: Herşeysin. Sen benim nefesimsin, yaşam enerjimsin, kalbimsin, aklımsın. Daha sayayım mı?

Bende ona biraz daha yaklaştım. Yavaşca dudağından öpüp geri çekildim.

" Sen birde benim için ne olduğunu bilsen be adam "

Barış: Neymişim ben senin için?

" İkinci vatanımsın, sığınağım, canım, kanımın son damlasısın. "

Gözlerimiz birbirine bağlandı. Öyle yoğun bir şekilde baktı ki elim ayağım karışacak gibi oldu. Dudaklarımın üzerine üfleyip geri çekildi.

Barış: Hadi gidelim, yoksa kendimi tutamıyorum.

Gülerek banyoya doğru gittim. İşlerimi halledip salona geçtim. Ailem ile konuşmam gerektiği aklıma gelince, ister istemez stres yaptım. Sen kalk dağda it avla, üç yıl boyuncada aralarına sızıp onları batır, sonra gel ailenle konuşurken strese gir.

Barış: Hadi çıkalım.

" Nereye?"

Barış: Sevdiğim kadını kahvaltıya götürüyorum.

" Hımm, o zaman bende sevdiğim adam ile kahvaltıya gidiyorum."

Barış: Benden başka biri olamayacağı için, önden buyrun.

Gülerek yanından geçtim. Barış'ın arabasına binip yakındaki bir kahvaltıcıya geldik. İçeri girerken Barış 'ın telefonu çalınca sessiz bir yerde konuşmak için kapının önünde kaldı. Bende içeri girip boş bir masaya oturdum. Yanıma gelen garsona kahvatlı menüsünü getirmesini söyledim. Garson gidince geri önüme döndüm. O sırada, ilerde masada oturan oğlan gurubu benim olduğum tarafa bakmaya başladılar. Kendi içimden sabır çekip telefonumu çıkardım. Her gün ailenle ilgili gelen bilgilere baktım. Abimler kalkıp işe gitmiş Melek anne yan komşuda çay içmeye çıkmıştı. Meltem annem ve Ahmet babam benden sonra şehirden taşınıp tekrar Ankara'ya dönmüşlerdi. Onlar hakkında gelen mesajlarda kısa bir göz attım. Bu sırada masanın yanına biri geldi. Kafamı kaldırıp bakınca iler ki masada oturan oğlanlardan biri olduğunu farkettim.

Oğlan: Merhaba, ben Kaan

" Merhaba"

Soğuk bir merhaba dememe suratı düşse de hemen toparladı.

Kaan: Kafeye girdiğinizden beri gözlerimi sizden alamıyorum, müsaitseniz size bir kahve ısmarlamak isterim.

Tam ağzımı açıp çocuğu tersleyecekken çocuğun suratına inin yumruk ile sustum. Barış, Kaan'ı yere yatırmış ağzını burnunu dağıtırken kısa bir an etrafta çekirdek aradım. Sonra Barış'ın sivil de kavga edip ceza almasını istemediğim için onu durdurdum. Zar zor adamın üzerinden kaldırıp masaya geri oturttum. Zaten yerde yatan Kaan 'ın da arkadaşları buraya gelip onu kaldırdılar. Aralarından birinin " Sana gitme dedim be oğlum" dediğini duydum. Barış gözlerinden ateş saçarak hala çocuğa bakarken elini tuttum. Gözleri bana bakınca siniri geçip sakinleşti. Gözlerimi gözlerinden çekmeden

Ne Oluyor ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin