23

1.3K 71 4
                                    

Erdemin evinden içeri girince beni salona yönlendirdi.
" Karnın açsa bir şeyler hazırlarım, yada uyumak istersen odanı gösteririm, duşta alabilirsin...yani rahat ol diye diyorum"
" Tamam, sakin. Dinlerken yoruldum."
" Uyu o zaman sen, gel odanı gösteriyim.". Heyecanlı bir şekilde düşünmeden konuştuğundan saçmalıyordu. Bunu farketmemek salaklık olurdu. Yandaki koltuğu gösterdim.
" Geç otur biraz, bütün gün koşuşturdun". Sustu, derin bir nefes alarak koltuğa oturdu ve aldığı nefesi verdi. Bir kaç saniye bekledim. Galiba artık sakindi.
" Tekrar kusura bakma evime se...yani ilk defa bir misafir geldi. İyi ağırlamak isterim." Tebessüm ettim.
" Anlıyorum, merak etme senden şüphem yok...Ben teşekkür ederim."
" Ne için?" Gözlerimi duvara diktim. Gözlerime yaşadığım o anlar geldi.
" Beni o iğrenç yerden çıkardın.". Aklıma o kitaplarda ve filmlerde gördüğüm kızı kurtaran her zaman erkektir saçmalığı geldi. Bir an öyle bir an yaşıyoruz diye düşünsem de şu an gerçek hayatta olduğumuz, ve onun gerçekten bir teşekkürü hakettiği bir gerçekti.
" Sana bir şerefsizin o şekilde zarar vermesine izin vereceğimi sanmıyordun her halde. Benim yerimde kim olsa aynısını yapar."
" Yapmaz...bak ben bir askerim , beni ordan bir ordu bile kurtara bilirdi ama sadece sen geldin. Benim abim bir asker oda olabilirdi ama belki olan şeyden haberi bile yok. Yani bu artık geçmişe yazılmış bir şey."
Gözlerinin içine baktım. Ona her bir adım atmak istediğimde sanki üzerime bir yorgunluk çöküyor ve ben bundan vazgeçiyorum. Bir hafta, kendime bir hafta tanıyorum. Ondan uzakta bir haftanın sonunda ne yapacağıma karar vericem. Böyle devam ederse hem ben üzülürüm hem o.
" O zaman ben yatayım artık."
" Evet yatalım...yani ayrı yataklarda, bende yatıcam ondan şey."
" Peki"  gülerek onu takip ettim. Odasının yanındaki misafir odasını gösterdi.
" Burda kalıcaksın, senin için bir sorun yok değil mi?" Odaya baktım. Kafamı hayır anlamında salladım. Biz dağda taşın , toprağın üzerine yatmış insanız burası onun yanında saray gibi. Arkamı dönerek ona baktım.
" Saol... İyi geceler o zaman."
" İyi geceler.". Kapıyı kapatarak gitti. Yan odanın kapısı açıldı ve kapandı. Kendimi direk yatağa atacakken yan odanın kapısı açıldı ve benim odamın kapısı çalındı.
" Yasemin sana giyecek bir şeyler getirdim." Kapıyı açtım. Elinde katlı bir şekilde duran kıyafetleri aldım.
" Teşekkürler."
" Ne demek, tatlı rüyalar" kapıyı kapatarak verdiği kıyafetlere baktım. Beni bağlana bilir beyaz bir eşofman altı ve kırmızı uzun bir t-shirt. Hemen üzerimi değiştirdim. Işığı kapatarak bu sefer yatağa girebildim. Sanki uykum yatağa girmemi bekler gibi bir anda kaçtı. Sağa dön ,sola dön uyuyamadım. En sonunda kafamın altındaki yastığı yatağın ayak ucuna fırlattım. Yatakta ters yatarak bir süre daha yattım en sonunda bir şekilde uyumayı başardım.

Ama bu çok sürmedi . En fazla üç saat sonra telefonum çalmaya başladı. Uyku sersemi bir şekilde elime aldım. Zar zor açtığım gözlerimle gördüğüm isim bütün uykumu dağıttı. Arayan albay dı. Hemen yatakta oturur bir şekil alarak telefonu açtım.
" İyi akşamlar üsteğmenim, görev var buraya gel, bir saat sonra odamda ol."
" Emredersiniz" telefonu suratıma kapattı. Kendimi arkaya doğru attım. Şansıma yataktan düştüm. Çok ses çıkarmadan acımı yaşarken bir anda kapım açıldı. Erdem kapıda telaşlı bir şekilde etrafa baktı. Yatağın yanında yerde iki seksen yatan beni görünce panikle yanıma geldi.
" Ne oldu sana" Allah'ım sabır.
" Yer güzelmiş bir bakayım dedim. Ya sabır, albay çağırdı benim gitmem gerekiyor." Elimden tutarak ayağa kaldırdı.
" Hmm, tamam o zaman sen giyin."
Odadan çıktı. Çıkardığım kıyafetlerimi geri üzerime geçirdim. Hemen odada çıktım. Banyoya girerek elimi yüzümü yıkadım. Evin dış kapısına gelince giyinmiş bir şekilde hazır vaziyette beni bekleyen Erdem'i gördüm.
" Sen hayırdır."
" Seni bırakıcam" yanından geçerek kapıyı açtım.
" Gerek yok"  oda yanıma gelerek ayakkabısını giymeye başladı.
" Hadi hadi inatlaşma da gidelim. Geç kalıcaksın.". Bıkkınca bir nefes verip aşağı indim. Hemen arkamdan geldi. Arabayı açtı bende bindim. Sokaklar boş olduğundan hızlıca getirdi beni. Son 15 dk kaldı.
" Bıraktığın için saol, sonra haberleşiriz , hadi görüşürüz.". Arabadan inerek koşmaya başladım. Binaya girerek üst kata odama çıktım. Üniformamı giydim. Saçlarımı arkadan örerek topladım. Postallarımı da giyince hazırdım. Son 5 dk kaldığını görünce hızla odadan çıkarak üst kata albayın odasına geldim. Kapıyı çalarak içeri girdim. Selam vererek hazır ol da beklemeye başladım.
" Rahat asker, Yasemin görev çıktı. Biliyorum daha yeni kötü bir olay yaşadım ama görev görevdir. "
" Sorun değil albayım"
" Görevinden önce hayırlı olsun yeni tim komutanı sensin Yüzbaşı Yasemin Buzcu. ". İçten içe mutluluk yaşarken ciddi bir şekilde albaya bakmaya devam ettim.
" Sağolun"
" Göreve gelecek olursak, timi toplayarak itlerin evini başlarına yıkmaya gidiyorsun. "
" Emredersiniz"
" Görev ile ilgili bilgiler Hasan, Beste ve Süleyman ' a bilgileri verdim. Onlar sana anlatır, birde time yeni biri katıldı onu da sana bırakıyorum. "
" Emredersiniz.". Odadan çıkarak dinlenme odasına gittim. İçerideki koltuklarda yayılmış yatan Süleyman 'ı gördüm önce. Beni görür görmez toparlanıp ayağa kalktı. O kalkınca diğerleri de bana bakarak hemen ayağa kalktı. Beste abla görmeyeli saçlarını kestirmişti. Hasan abi ise her zaman ki gibi duruyordu. Odada tanımadığım yeni elemana baktım. 1.88- 1.90 boylarında, sarışın , yeşil gözlü bir oğlandı.
" Rahat asker"  hepsi geri yerlerine oturdu. Yeni gelenin yanına gittim. Hemen ayağa kalktı.
"Teğmen Tahsin Tatlıcı Ankara emret komutanım"
" Rahat asker, hoşgeldin time."
" Sağol". Arkamı döndüm. Boş koltuklardan birine oturdum.
" Evet tim anlatın bakalım.". Beste abla söze başladı.
" Elimize geçen konumda inleri olduğunu biliyoruz. Gelen istihbarata göre içeride 4 gün önce Ankara'dan gelen bir tim den esir düşen iki kişi var. Binbaşı Berat Sönmez ve Yüzbaşı Rüstem Kuşçu, temin geri kalanı şehit düşmüş. Şerefsizler bizimkilere pusu kurmuşlar. Görev oraya giderek onları kurtarmak ve içeriyi temizlemek. Albayım emri üzerine eğer çok kalabalıklarsa sadece askerleri alıp gelin dedi. ". Bu Beray Sönmez dediği benim biyolojik abim olan Berat mı? Ne farkeder ki, benim görevim oraya gitmek ve onları odan çıkatmak.
" Tamam, odaya geçip hazırlanmalı. En geç bir saat sonra çıkmış olucaz."
" Neyle gidicez ?". Süleyman 'a döndüm.
" Neyle gitmek istersin paşam"
" O anlamda demedim komutanım."
" Tamam tamam biliyorum, arazı eğimli olduğundan araçlar ile gideriz."
" Emredersiniz ". Ben ayağa kalkınca diğerleri de kalktı. Umarım bu tim komutanı olma işini hakkı ile yaparım. Bazıları aklını kullansaydı şu anda burda olmazdım. Neyse...

Ne Oluyor ?Where stories live. Discover now