9

22 16 0
                                    

'M'

'A...' 16 Aralık

_________________________

Gözlerim o'nun yüzünde gezerken, her detayını inceleme ihtiyacı hissetim. Güzel yüz hatları, kocaman kahve gözleri, büyük kalp şeklinde dudakları, yüzünün belli bir kısmında olan çilleriyle mükemmel gözüküyordu.

İlk defa gördüğüm biriydi ama sanki bu dünyadan değilmiş gibiydi.

"Kalkmayı düşünüyor musunuz?" diye mırıldandandığında kendimi topladım.

Üzerinden kalkmak için yeltendim ama düşünce derin bir nefes alıp bir gayretle tekrar ayağa kalkmaya çalışınca başardım.

Hızla ayağa kalktığımda o'na elimi uzattım. Elimi tuttığunda kendime doğru çektim ve ayağa kalktı.

"Ben özür dilerim. Ar-" diye söze başlayacaktım ki Murat' ın gülmekten kızardığını gördüğümde sustum. Gözlerimi tekrar o'na çevirdiğimde, Murata baktığını gördüm.

İnsan öylesine bakarken bile, bu kadar üstün gözükür müydü?

Murata yaklaşıp susmasını işaret ettim ama pek işe yaramadı. "Murat arkadaşım(!) sussana."

"İyi görünmüyor." dedi.

"O genelde öyledir."

"Biraz fazla kızardı sanki?"

"Yok o hep öyle kızarık." dediğimde hafifçe kıkırdadı. Ve elini bana doğru uzattı. "Bu arada 'E' ben. Okulda yeniyim." dedi.

Elimi uzattım ve elini tuttum.

'M'." dediğimde ellerimizi bir süre sıkıp bıraktık. Murata döndüğümde şuan biraz daha iyi olduğunu gördüm.

"Murat bende." dedi.

"İkinizle de tanıştığıma memnun oldum." dedi 'E'.

"Tekrar kusura bakma." dedim.

"Sorun değil gerçekten. Benimde hatam vardı. Her neyse gitsem iyi olacak. Sonra görüşürüz." dedi. Kafamı salladım ve "Görüşürüz." dedim. O arkasını dönüp giderken bir süre arkasında baktım.

"Daha ne kadar bakacaksın. Ben acıktım." diyen Murata döndüğümde bir sabır dilemeden edemedim.

"Yürü Murat, yürü.."

O günden sonra o'nu bir kaç kez daha görsemde pek takılmadım ama o'nun o garipliğin de etkilenmeden de yapamadım.

Uzun bir süre konuşmadık, bana 'görüşürüz' demişti ama görüşeceğimizi hiç düşünmemiştim. Belki de bir zaman sonra olayı da unutmuştum.

...

Yağmur biraz daha hızlandığında adımlarımı daha da yavaşlattım. Evin olduğu sokağa yaklaşmıştım ve yağmurun tadını çıkarmak istiyordum. Her adım attığımda içime toprağın ve yağmurun müthiş kokusu geliyordu. İşte gerçek huzur bu olsa gerekti.

Okuldan çıktıktan sonra kendimi yağmurun altında yürürken bulmuştum. Eve gittiğimde babaannem kesin çok kızacaktı. Hasta olmamdan korkuyordu ama ne kadar hasta olsamda bu zevkimden vazgeçemiyordum.

Etrafıma bakarak yürümeye devam ettiğimde, gördüğüm şey ile adımlarımı durdurdum. Anneannemin ve dedemin evinin önünde eşyalar ile dolu bir kamyon vardı.

Evlerini satmışlar mıydı?

Umursamadan yürümeye devam ettim. Buraya bir daha gelmeyeceklerini biliyordum ama satacaklarını hiç düşünmemiştim. Belki- bana neydi gerçi? Ne yaparlarsa yapsınlar.

Yağmurun daha da hızlanmasıyla, adımlarımı hızlandırdım. Bir kaç adım atmıştım ki gördüğüm yüzle adımlarımı durdurdum. Nefes alamadım bir süre, kımıldayamadım, gözlerimi bile kırpamadım belkide..

Elinde şemsiye ile evin bahçesine gelen yüzü tanımak istemedim. Keşke burdan bu şekilde geçmeseydim..

Saçları ve kıyafetleri ıslanmıştı. Elini tuttuğu sarışın kız çocuğuna hem şemsiye tutmaya çalışıyor hem de kapıyı açmaya çalışıyordu.

Daha fazla durmamak için koştum. Koştum, koştum, koştum. Uzun bir süre sadece koştum. Evin olduğu yere yakın parka girdim ve orda ki en yakın banka oturdum. Çantamı kucağıma aldım ama ıslanması umrumda değildi.

Yüzümü göğe çevirdim. Yağmur damlaları, göz yaşlarıma karıştı. Ağlıyor muydum yoksa yağmur mu yüzümü ıslatıyordu belli değildi. Uzun zaman sonra orda ilk defa bu kadar çok ağladım.

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Kendimi toparladığımda ayağa kalkıp eve doğru yürüdüm. Ama kafamda bir sürü soru vardı. Ve her soru beni daha çok kızgın ve kırgın yapıyordu.

Babam görmüş müydü? Haberi var mıydı? Ne olacaktı bundan sonra? Buraya nasıl gelmişlerdi? Bunca olanlardan sonra neden geri dönmüştü?

Evi gördüğümde koşarak kapıya gittim ve kapıyı çaldım. Bir süre sonra babaannem kapıyı açtığında, içeri girdim. "Neredeydin be Sarı'm? Az kalsın baban aramaya çıkacaktı. Bu yağmurda bu-" diyordu ki ona sıkıca sarılmam sözünü böldü.

"İyi misin 'M'? " dediğinde onu orda bırakıp hızla odama geçmek için yürüdüm. Yürürken babamı görmemle durup yüzüne baktım.

Ne söyleyecektim ki? Geri geldiğini mi?

Babam bana kaşlarını çatmış bir şekilde bakarken burnumu çektim ve onun yanında ağlamamak için koşar adım odama gittim.

Uzun bir süre dışarı çıkmak istemiyorum..

Annemi görmek istemiyorum.

...

İkinci kırılma noktamsa bu olmuştu. Herşey düzeldi derken annem tekrar gelmişti ve bu sefer hiçbir şey bir daha düzelmeyecekti.

Bilinmeyen Biri (Ara Verildi) Where stories live. Discover now