8

51 40 1
                                    

'M'

'A...' 16 Aralık

_________________________

Ömrümün hiç bir kısmında babam ve annem gibi olmak istememiştim. Aşk gibi güzel ve özel bir duygudan korkmuştum.

Korkmak kelimesi belki az bile kalırdı.

Ama hayat hep ters köşe yapmayı severdi. Beni o kadar zorlamıştı ki bu konuda bile...

Her çocuğun bir ilk aşkı vardır. Yani illa ki olmuştur. Benimde olmuştu. 13 yaşındaydım. Aslında çocukça olan bu duygu benim için çok kıymetli ve özeldi.

Tabi sonra bu his içimde yok olmuştu ama kendini hep belli edercesine orda kalmıştır. Ona hissettiğim duygular o kadar saf ve masumaneydi ki...

Hiç kimseye bu çocukça sevgiden bahsetmemiştim. Utanmıştım ve çekinmiştim. Ki söylesem bile kızarlardı. Biliyordum. O yüzden kendi içimde başlayan ve biten bir şeydi. İçimde yaşamıştım.

İnsan hayatında üç kere aşık olurmuş. İlk aşkı çocukken hissettiğimiz masum duygularımızla olanmış. İkincisi ise en kötüsü belkide en acıtanı olurmuş. Üçüncü aşkımız ise gerçek aşkmış.

Ben üçüncü aşkı ikinci aşkımda buldum. Bile bile sevmiştim birini. İçimi yakmıştı sevgisi. Yakmıştı, bitirmişti, öldürmüştü beni. Ama sevmeye devam etmiştim. Yıllarca sevmiştim onu.

Onu ilk gördüğümde bir kış günüydü. Şubat ayıydı. 16 yaşındaydım yani lise zamanlarıydı. Lise hayatım diğer eğitim hayatıma göre daha güzel geçmişti.

Bir o kadarda en kötü zamanlarımın olduğu günlerdi.

Neyse işte okula yeni bir öğrenci gelmiş. Tabi ben pek bu aşk meşk işlerinde koşan biri değildim. Hiç bir zamanda olmamıştım. Arkadaşlarım kıyafet değiştirir gibi sevgili/flört değiştirirken, ben onların bu şekilde rahat bir şekilde davranmalırını anlamıyordum..

Birde her sevdiklerine aşık oldum demeleri yok muydu? beni deli ediyordu.

Ne diyorum? Ha işte onu ilk bahçede gördüm..
💧💧💧

"Ya abi anlamıyorum ki? Tüm gün kitap okuyup ne anlıyorsun? "

Saatlerdir bana söylenen hem sınıf arkadaşım hemde mahalleden arkadaşım Murata baktım. Dersimiz boştu ve dışarı çıkmak istiyordu.

" Anlatsam anlayacak mısın?"

"Hayır?"

Kocaman bir göz devirdim. "Ee o zaman Murat?"

" Ya off!" diyip yanıma oturdu. O oturtunca bende elimde ki Çalıkuşu kitabını beşinci kez okumaya başladım.

İlk 5 dakika çok güzel okumuştum. Ama Murat bey rahat durmuyor, bir tarflarında kurt varmış gibi kıpraşıyordu.

" Tamam zil çalınca aşşağıya ineriz. "dedim. Yoksa rahat durmayacaktı. Biliyordum bu numaraları.

" Oley be! "diyip bana sarıldı.

"Tamam oğlum bırak!" birde yapışkan bir arkadaşımızdı. Ama seviyordum.

Hazır o durmuşken ben kitabımı okumaya devam ettim.

...

Zilin çalmasıyla kitabımı bıraktım. Muratla aynı anda ayağa kalktık. Sınıfa zil çalınca öğrenciler dolmaya başlamıştı. Diğer derste boştu bu yüzden paralarını alıp diğer boş derste yemek yemek için bir şeyeler alacaklardı kesin.

"Ya yan sınıfta ki Ela çok güzel değil mi?" o kimdi ya?

"Bilmem öyle mi?" bilmediğimi söyleyince laf yiyiyordum.

Sosyal ol yaa.

Dışarı çık biraz.

'M' görür körsün yemin ederim.

İçine kapanmışsın.

Sarı yine yaptı yapacağını..

Genciz biz olur öyle şeyler.

Ve birkaç tane daha böyle şeyler. Yazık bana yemin ederim.

Ortaokuldayken Ali, Zehra, Kerem ve Ayşe vardı. Sonra farklı liseleri tercih ettik. Ali meslek lisesine gitmişti, Ayşe, Kerem ve Zehra aynı okuldaydı. Bana da Murat kalmıştı. Bu Muratı eskiden bu kadar çekmiyordum. Aynı okul çıkmıştı neyse demiştim. Birde aynı sınıfta okuyorduk. Sabır versinler bana..

"Bilmiyorsun dimi?" dedi tek gözünü kısıp Murat.

" Doğruyu mu söyleyeyim?"

"Evet?"

"Bilmiyorum."

"Tamam. " bir şey demedi. Şaşırdım doğrusu.

Keremle diğerlerini oranla daha yakındım. Zaten o da yakında naklini bizim okula aldıracaktı. En yakın zamanda aldırması dileğiyle..

"Hava ne kadar soğuk öyle?" sesle Murata döndüm.

"Evet aşşırı soğuk. " cidden çok soğuktu.

Aşşağı merdivene doğru adımladığımızda koridor kısmı daha da kalabalıklaşmıştı.

Neydi bu kalabalık be!? Size şöyle anlatayım, ucuz ürün görüp mağazaya talan eden insanlar gibilerdi diyeyim siz anlayın.

Zar zor bir şeylerimizi koridorda bırakmadan dışarı çıktık.

"Aman Allahım oksijen!"diyip derin bir nefes çekti Murat.

" Dünya varmış ya. "

" Evet evet. Neydi o öyle?" dedi Murat. 'Hiç bir fikrim yok. ' bakışları atarak ona baktım.

Bahçede biraz daha ilerledik. Hava kararmıştı. Kesin yağmur yağacaktı. Eve yürüyerek mi gitseydim yoksa otobüsle mi?

Kış kendini öyle güzel göstermişti ki, havaya bakıp kış olduğunu söyleyebilirdiniz. Hava kapalı olunca daha da güzel oluyordu. En iyisi yürüyerek gitmek , böyle güzel bir hava kaçırılmaz.

Tam edebi bir şekilde düşüncelerime devam ediyordum ki Murat beni omzuyla itti.
Ben altta kalır mıyım? Bende onu ittim. Sonra o beni daha sert itti. Bende onu baya sert ittim.

Tam "yeter bu kadar-" diyecektim ki hayvan güçlü Murat beni bir anda öyle serti itti ki feleğim şaştı.

Bana metrelerce ordan oraya savrulmuşum gibi gelen bir kaç dakikanın ardından birine çarptım.Çarpmayla da kalmayıp üzerine düştüm. Sonra utançala gözlerimi üzerine düştüğüm kişinin yüzüne çevirdim.

İşte hayat bana o düşüşle en büyük zararlarından birini vermişti. Hayatım tamamen değişmişti. Ve hepsi Murat yüzündendi. Teşekkürler Murat'cığım, sevgili(!) arkadaşım..

____________

Sen bana aitsin, kalbiminsin.
Benimsin, bizimsin..

Aşktan ölümüne korkan kalbim ve ben o gün senin önünde diz çöktük.

Bana ait olana...
-M-

Bilinmeyen Biri (Ara Verildi) Where stories live. Discover now