BÖLÜM 17

3.7K 242 51
                                    

Merhabalar

Bu hafta ikinci ama ufak bir bölümle geldim.


Umarım beğenirsiniz.

     
     Keyifli okumalar diliyorum 🍀💙

    
   
  

                Adının ne kadar güzel olduğunu,
                                                                            Ancak sevdiğinin ağzından            duyduğunda anlarsın.

Cemal Süreyya

Cihangir'den...
  
  
"Komutanım gerekli evrakları teslim ettim izninizle ben çıkıyorum"

komutandan aldığım izinle çıkarken bu son görevimi de alnımın akıyla yerine getirmiş olmanın grurunu yaşarken bir yandan da mihreyi düşünüyordum.

Hayatım boyunca annem ablam ve sonradan aramıza katılan nehirden başka bir kadının üzülecek olması beni korkutmazdı.

Mihre.. hayatımı adayacağım, canımı vereceğim, sevdiğim kadın.

Sabah ezanlarıyla gelen arama daha kokusunu varlığını kalbini yaşayamadığım kadından uzaklaştırdı beni.

Bu normal bir arama veya başka bir şey olsaydı gitmezdim gitsem ya haber verirdim herşeyi anlatırdım ya da kendimle beraber götürürdüm.

Göktuğ, furkan selim ve poyrazdan başka kimse gittiğim yeri bilmiyordu. Ben öyle istemiştim. Çünkü gidipte dönmemek vardı.

Aynı zamanda çıktığım bu gizli görevin ayrıntısını kimseye vermemişken mihreye söyleyip hem onu zor durumda bırakıp hemde benim yüzümden endişelenmesini istememiştim.

Normalde 1 haftalık göre Yaklaşık 2.5-3 haftaya uzayınca içimdeki özlem agir gelmeye başladı. Annemi arayıp hal hatır sorup laf arasında da mihreyi sorduğumda bir sorun olmadığını imalı bir şekilde söylemişti.
 
Annemle konuşmamızda arkadan onun sesi geldiğinde annemin iyi olduğumu ona duyurma çabası benim sinirlerimi bozmuştu. Onu aramadım diye üzülmüştür kesin.

Nasılsa 5 gün sonra döneceğim umuduyla bu görevle ilgili konuşmayı döndüğüm zamana saklamak istedim.

Gerçi pek istedim sayılmaz telefonda bu tür konuşma yapamaz veya mesaj yazamazdım.

Döneceğim gün içim içime sığmıyordu. Heyecandan sabah erken kalkıp topladığımız bütün bilgileri teslim edip çıktığımda mahalleye nasıl gideceğimi önce mihreye uğrama isteğimi bastıramıyordum.

Uçağa binmeden önce evden birine haber vermek aklıma geldiğinde ablamı aramıştım ama telefonunu duymamıştı.

Mahalleye giriş yapan taksiyle herkesi kapı önünde ağlarken gördüğümde içimi bir sikinti kaplamıştı.

Valizimi dahi almadan inip kalabalığa doğru yürüdüğümde beni ilk fark eden Göktuğ olunca yanıma doğru gelip "hiç burada arama havaalanına yetiş Mihre gidiyor" demişti.

Yer ayaklarımın altından kayar gibi olduğunda neden nasıl nereye diye sormadan "hangi havaalanı, yanında kim var?" diye sorup aldığım cevapla taksiyle geldiğim yolu geri dönüp canına yandığıma yetişmeye çalışıyordum.

Aynı yoldan farklı yönlerden geçip gitmiştik. Ona bekleme derken görevden dönemem diye bekleme demiştim ama o bunu bilmediği için benden vazgeçmiş miydi bunu bilmiyordum işte..
  
Havaalanı yolu bitmek bilmezken ona yetişememekten korkuyordum.

SANCAKZADE MAHALLESİ Where stories live. Discover now