21/Ev Sahibi.

38 4 4
                                    

Araba şehir içine girmeden, biraz daha uzak bir yerde durduğunda Adrien kaportaya doğru uzandı. Gözlerim etraftaki evleri incelerken tedirgince sordum. "Hangisi?" Kaportayı kapatırken benimle göz teması kurdu. Elindeki kağıt parçasını ceketinin cebine koyarken "mavi bina, kat iki."

Tarif ettiği binayı direkt bulduğumda gözlerimi kırpıştırdım. "Vay, beni yıllar önce bırakmış olması işe yaramış gibi duruyor." Ev gerçekten lüks görünüyordu.

Adrien bana ters ters baktığında omuzlarımı silktim. "Bunun için üzülmeyi çok önceden bıraktım, şuan tek istediğim karşısına geçip hesap sormak. Eğer Zoe ile ilgili bir bilgiye sahipse de bilgi almak. Gerisi beni ilgilendirmiyor." O an aklıma Ivy geldiğinde arabadan inmek için hamle yapan Adrien'nın bileğinden yakaladım. Bakışları bana döndüğünde "Ivy, benim kız kardeşim mi?" Diye açıkça sordum.

Adrien'nın yüzünde bariz bir şaşkınlık oluşmuştu,elini çekip "evet, öyle." Diye mırıldandı. Arabadan indiğinde dalmış bir şekilde önüme bakıyordum.

Bir süre sonra bende indim ve konuşmamaya yeminliymiş gibi sessizce yolda ilerlemeye başladık. Bahsettiği binanın önünde durduğumuzda demir kapıyı açıp bahçeye geçmemi bekledi. İkinci katın balkonunda gözlerim gezinirken bahçeye girdim. Adrien apartmanın otomatında ikinci katın ziline bastığında ümitsizce beklemeye başladık.

Aslında, ümitsiz olan sadece bendim çünkü evde olmadığından emindim.

Oysaki beklediğimin aksine hoparlörden bir ses yükseldi. "Kim'o?" Adrien ile bakışlarımız kesişti.

Annemin sesi.

Nerede duysam tanıyacağım o ses kulaklarımı doldurduğunda bir adım geri atmadan edememiştim. Adrien gitmeme izin vermedi, hoparlöre doğru "posta." diye mırıldanırken elimden tuttu.

Kapı bir kaç saniye sonra açıldığında Adrien'a yalvaran gözlerle bakmaya başladım.

Girmek istemiyordum, sandığımın aksine hazır değildim. "Ben buradayım," diyerek beni kendine çekti ve kapıyı açtı.

Zihnimde kan ve suyun birleşim sesi yankılandı sanki,kanın suyu kirletmesi gibiydi.

Merdivenleri çıkmaya başladığımızda ellerim terlemeye başlamıştı. Adrien iki kat sonra bir dairenin önünde durdu ve kapıya vurdu. Elimi bıraktığında tamamıyla arkasında kalmıştım.

Kapı açıldığında annemin yüzünü göremedim çünkü Adrien'ın bedeni buna engel oluyordu. Kapının açılmasıyla kapanmaya çalışılması bir olmuştu ama Adrien eliyle kapıyı tuttuğunda kapıyı kapatamadı. "Sadece konuşmaya geldik, kaçmana izin yok bugün."

Kapıyı ittirip arkasında olan beni ortaya çıkarmak için yana kaydığında annemle seneler sonra ilk defa yüz yüze gelmiş olduk.

Çökmüştü.

Onu şuan sadece çökmek kelimesiyle tanımlayabilirdim. Çok değişmişti. Dudaklarım aralık kaldığında o benden daha şaşkın duruyordu. Geri adımladı, griye çalan gözleri korkuya kapıldı. Kapıyı yine kapatmaya çalışsa da bunun yersiz bir çaba olduğunu o da, biz de biliyorduk.

"Uzun zaman sonra tekrar merhaba,anne."

Çok normal biran yaşıyormuşuz gibi içeriyi gösterdim. "Bizi içeriye davet etmeyecek misin?" Ayakkabılarımı çıkarıp içeriye geçtiğimde hâlâ aynı pozisyondaydı. Televizyonun açık olduğu odaya girip bir koltuğa oturdum.

Ev sahibi gibi.

İkisinin peşimden gelmesi uzun sürmüştü. Benden sonra Adrien gelmişti ardından dakikalar sonra annem. Önümdeki koltuğa yığıldığında göz teması kurmaktan çekinmiyordum. Adrien yanımda oturmuş, bir bacağını diğer bacağının üzerine, bileği dizine gelecek şekilde atmıştı.

SADECE İHANET /MARİCHATWhere stories live. Discover now