4. Zorluk

1.4K 56 32
                                    


"Beni sınama Dilan. Anladın? Sınama.
Çok ciddiyim beter ederim seni. Sesini kes ve benim sabrımı sınama. ".

"Umrumdamı? ".
__________________________________

Ona ola bildiğimce sert davranıcaktım ama sinirlerimi bozuyodu.

"N'oldu Karabey sinirlerin mi bozuldu? ".

Karabey

Kolumdan tutup beni dibine çekti. Hırsla yüzüme kükredi.

"Bundan sonra her gece, bana seni öldürmem için yalvarıcaksın. Her gece altımda inleyişlerini zevkle dinliyicem".

"Ben senin gibi birine asla yalvarmam".

"Öylemi... ".

Odada sinirden voltalar atan Baranın bir gecesini zehir etmişdim. Bu beni ne kadar sevindirsede ama içimde kendimin bile anlayamayacağım zorluklarla savaşıyodum.

Ben böyle bir kız değildim. N'apmışdılar bana? Kalbim acıyo dedikleri bu olsa gerek. İçim ki de alevler.....

Ben buna mecburum hem de çok. Belki kimilerinin canı yanıcaktı. Peki ya ben?
Artık göz yaşlarım göz hizzamday dı. Kafamı dağıtmazsam yine yenilirdim.

Giyinme odasına geçip üstüme pijamalarımı geçirdim. Odaya döndüğümde Baran biriyle konuşuyodu. Sessizce dinlemeye başladım.

"Şimdi gelemem ama güzelim".

Güzelim mi? Bu kim yaa? Ardından bir daha konuştu.

"Valla yarın ordayım artık bolca eğleniriz".

Eğlence

Yarın? Eğlenmek? Ne diyo bu adam? Telefon konuşmasını sonlandıran Baran ayağa kalktığın da bende kendimi toplayıp odaya geçtim.

İğrenç bakışları yine fiziğimi süzerken ayna karşında şaçlarımı tarıyodum.

"Daha ne kadar izleyiceksin Karabey? ".

Gözlerini üstümden çekip yatağa geçti. Uyuduğundan emin olana kadar oyalandım. Evet artık uyumuştu.
Bende uyumak için can atıyodum.

__________________________________

Uyandığım da güneş gözlerime batıyodu. Yanım boştu, gitmişti. Nereye? O kızamı?

"Off... off şu boktan hayatımın bir günü sorunsuz olsa şaşardım".

Ayağıma terliğimi giymekle meşguldum. Sendeleye sendeleye kalkıp banyoya geçtim.
Güzelce rutin işlerim hall olunduktan sonra giyinme odasın da bulundum.

Giyinmiştim aşağı inmek için kapıya yaklaştığım da kapı üstüme açıldı. Baran'dı bu yüzüne bile bakmaya tahammül edemiyodum. Hızla aşağı inip sofrayı kurdum.

Güzel bir kahvaltı sonrası kadınlar kalmıştık evde. Ben, Ayten hanım, Baranın babannesi Azade. Ayten hanımın çarşıya inmesi gerekiyodu, o evden çıkınca bende kimseden habersiz parka gitmek istedim.

Parkta otururken Baranın dünkü konuşması geldi aklıma.
Sahi o kişi kimdi? Baran ona neden güzelim diye hitab etmişdi? Sorulardan bunalınca uçuruma gitmek istedim ve bu isteğimi gerçekleştidim.

Ama bu fikrin bana nelere mağil olacağımı bilemeden. O kadar kaptırmıştım ki kendinmi saatlerdir, o soğuk ve sert rüzgar beynimi de alıp götürmüştü sanki.

Duyduğum ses içimi parçalasa da bir o kadar nefesimi kesiyo du.

"Kalk! ".

"Yine o Allahın cezası eve gitmek istemiyorum".

"N'apiyim? Sana özel konak mı satın alıyım? N'apıyım? ".

"Gitmek istemiyorum! ".

"Sana seçenek sunmadım eve gidiyoruz hemde hemen! ".

"Ben senin kölenmiyim bee".

Artık hırsımdan gözüm nasıl döndüyse, yerden nasıl kalktığımı bile anlamadım. Sesimide fazlasıyla yükseltmişdim. Önce yüzüme dikti bakışlarını sonra kollarımdan tutup defalarca kes sars dı.

"SESİNİ ALÇALT! HADSİZ!
EVET SEN BENİM KÖLEMSİN! BEN NE DERSEM ONA UYMAK VE YAPMAK ZORUNDASIN! ANLAŞILDIMI? ".

"HAYIR....HAYIR. BEN HİÇ BİR ŞEYE MECBUR DEĞİLİM! SEN KENDİNİ NE SANIYOSUN? ".

Omuzlarına vurduğum yumrukların sahibi olan kollarım onu geri itirken beni de uçuruma yakaştırıyodu.
Gözlerim yine kendini saklayamamıştı.

Bu yaşlar benim sonum olucaktı buna o kadar emindim ki.... Ama yine de savaşıcaktım. Bu süreçte kendi kendimin psikoloğu, annesi, babası, kardeşi ve eşi olucaktım....

Ne acı değilmi.....?

Uçurumun ucuna yaklaşıp dizlerim üstüne çökmüştüm. Öyle içli- içli ağlıyodum ki kendime bile içimden zavallı dedim.

Baran gelip beni kaldırana kadar hiç kıpırmadadım, sadece ağlama seslerim duyuluyo du. O güçlü kolları sayesinde yerden kalkmıştım.

Ama takii yine topallığım yüzünden ayağımın burkulmasıyla uçurumun en ucunu boylamıştım. Baranın endişeli sesi bana yanlış haraket yaptıra bilirdi o yüzden hiç kımıldamadım.

Ellerim acıyodu. Hemde çok. Ne kadar dayana bilirdim bilmiyodum ama her an düşe bilirdim.

"Dur sakın kımıldama. Duydun mu sakın. Çekicem seni yukarı".

Baranın sözleri bana sakin olmamı ima ediyodu. Bu sefer öyle yaptım. Koca elleri bileklerimi tutuyodu. Ve dokunduğu her yer gibi orayıda acıdan yakıyodu.

Ellerimi onun bileğine geçirdim. Dakikalarca beni çekmek için terler döktü. Normalde kolayca kucağına ala bilir di beni ama aşığıdan çektiği için ağırlığım ne kadar az olursa olsun onu zorluyodu.

Son hamlede beni çekip geriye atdı bedenlerimizi. O sırt üstü toprağa yatarken ben onun üstündeydim. Başım göğsüne düşmüş kalp atışlarını dinliyodum. Ne kadar kızsa haklıydı.

Kendi ellerimle istemeyerekte olsa ecelimi biraz daha yakına çekmiştim.

Elleri belimi öyle sıkı tutuyodu ki, gören elinden oyuncağını vermek istemeyen çoçuk gibi sanardı. Dakikalar geçmişti ama biz kıpırdamıyoduk.

Eve gidince ne olacağını tahmin etmek zor değildi. Ceza alıcaktım. Bu sessizlik ona işareydi.

Ceza






Bizim sonumuz ne olacak......







To be continued....

BANA AİTSİNWhere stories live. Discover now