11

462 47 78
                                    



hanbin söylediğim şeyden sonra arkamdan odamın kapısını açıp içeri girmemizi sağladı. belimi sıkıca tutmayı bırakıp önüme geçti. omuzlarımdan hafifçe iterek duvara yaslanmamı sağlamıştı. çok hızlı hareket ediyordu, bu anı bekliyormuş gibi. gerçi beklediğini biliyordum. tavırları bu yöndeydi.

"sen az önce ne dediğinin farkında mısın, hao?"

"farkındayım."

gözlerinin içine meydan okurcasına baktım. bu cesaret tamamen şu anki durumdan kaynaklı gelmişti. daha bir saat önce onunla kalmayı bu yüzden reddeden ben ile şu an ki ben aynı kişiler değildi. bizi bu hale getiren karşımdaki adamın çıplaklığı mıydı? olabilir. yaşım büyük olsa da ergen duygularıma veda edemiyordum. gerçi hoşlandığım birinin beni cinsel anlamda bu hale getirmesine ergen duygu demek de saçma olmalı. niye ergen bir duygu olsun ki? düpedüz benim hissettiğim bir şeydi işte.

"ilk seferini böyle yaşamak istiyorsun, öyle mi?"

tek kaşımı kaldırdım. "ilk seferim olduğunu da nereden çıkardın?"

sinirle yüzüme doğru derin bir nefes verdi, ardından benim için yaraladığı kolunu duvara vurdu. "zhang hao, komik bir şaka değil."

"kıskandın mı?"

hanbin gözlerimin içine birkaç saniye baktıktan sonra boynuma yönelmişti. hiçbir uyarı vermeden sertçe ısırmaya başlamıştı. acıyla inleyip kol kaslarını sıktım. bu kadar sert olmak zorunda değildi.

"acıyor, çok acıyor geri zekalı!"

itmeye çalışsam da acıdan dolayı gücüm yetmiyordu. bu yüzden bağırmıştım, bağırdığım gibi de geri çekilmişti. gerçekten kıskanç bir köpekten farkı yoktu. şaka bile yapılmıyordu bu aptala.

"bir daha böyle şakalar yapmazsın artık. vücuduna sadece ben dokunabilirim," tek koluyla belimi kavrayıp kafasını yana eğdi. "belini tek ben kavrayabilirim."

boşta olan eliyle parmaklarını dudaklarımı götürüp okşamaya başladı. nefesimi kesiyordu, neden aniden böyle şeyler yapmak zorundaydı?

"bu dudakları da sadece ben öpebilirim," daha sonra elini dudaklarımdan ve belimden çekip bacaklarımı kavradı ve kendimi kucağında buldum. elim ensesine giderken, göğsümü ondan uzak tutmaya çalıştım. kalp atışım duyabileceği bir şekilde atıyordu.

birbirimize bakmaya devam ederken bu sefer öpüşmeyi başlatan kişi ben oldum. gözlerimi sıkıca kapatıp dudaklarına yapıştım. bir anlığına hanbin'in gülümsediğini hissetmiştim ama hemen ardından hızlıca dudaklarımı dudaklarının arasına alıp güldüğü anı unutmamı sağlamıştı. kucağında beni taşırken deli gibi öpüşmeye devam etmiştik. birbirimize o kadar açtık ki ara vermeyi unutuyorduk.

hanbin beni öpmeye devam ederken yavaşça yatağıma doğru yürüyordu. birkaç saniye sonra sırtım yatakla buluşmuştu. hanbin, hiç vakit kaybetmeden üstümde yer almıştı. bir şey söyleyecekmiş gibi gözlerimin içine bakıyordu.

"hao, son kez soruyorum güzelim. emin misin?"

yavaşça kafamı salladım. bu kadar cesaretlenmişken bırakmak istemiyordum. tek bildiğim, ilk deneyimimi hanbin ile yaşamak istediğimdi.

hanbin cevabımı aldıktan sonra tişörtümün uçlarından tutup çıkarmamı sağlamıştı. sadece eşofmanla kalınca yutkundum. utanmama gerek yoktu, böyle şeyler yaşanıyordu sonuçta. gözleri gövdemde gezdikten sonra tekrar dudaklarıma eğilip beni öpmeye devam etmişti. dilimi ağzının içine sokup zevkle inlemesini sağladım.

dudaklarımızı ayırıp boynuma öpücükler kondurmaya başladı. kalp krizi geçireceğimi düşünüyorum, tam şu an adrenalinden ölebilirdim. dudakları boynumdan göğsüme inmişti. her yerime öpücük kondurduğundan emin oluyordu. sağ göğsümün ucunu ısırdığında ellerimle saçlarını çekiştirdim. çok iyi hissettiriyordu.

meddle about | haobinWhere stories live. Discover now