10

485 46 57
                                    



hanbin benimle birlikte sessizce kapının açılmasını bekliyordu. normalde koşarak kapıyı açan annem, bir dakikadır ortada yoktu. evde olduğuna yüzde yüz emindim.

mahçup bir şekilde gülümsedim. "duymadı sanırım, bekle."

"ne yapacaksın?" ona cevap vermek yerine boğazımı temizledim.

"anne kapıyı aç!" çığlık atarak bağırdım. bunu da duymuyorsa evde değildi. hanbin kulaklarını kapatmıştı. çığlığım özel bir yetenekti. herkesi sağır bile edebilirdi.

bağırmamın ardından kapı açıldı. annem kapıyı açtığı gibi saçımdan tutup çekmeye başlamıştı. çığlık atmamın sonucunda bunu yapacağını biliyordum ama kapıda kalacağıma saçımı yolması daha iyiydi.

normalde uzun süren saç çekme mesaisi bir anda yok olmuştu. geriye çekilip ne olduğuna baktım. hanbin annemin elini tutuyordu.

"merhaba, içeri girebilir miyiz?" annem şok olmuş bir şekilde kafasını salladı. hanbin onun elini bırakıp içeri benden önce girmişti. annemle yalnız kalınca göz göze geldik.

"niye açmadın kapıyı?"

saçlarını kendini havalı sanarak geriye attı. "bavul hazırlıyordum."

"rüyanda tatile gidiyordun herhalde." onunla alay edip içeriye girdim. ensemden tutup beni durdurdu.

"ciddiyim piç, mahalledekilerle karar verdik. iki hafta tatil yapacağım."

"açlıktan geberirim anne, beni düşünmedin mi?"

annem işaret parmağını yukarıya kaldırdı. "sevgilin aç bırakmaz seni."

parmağını avuçlarımın arasında aldım. "sevgilim falan değil! ben gidiyorum," anneme sıkıca sarıldım. "umarım güzel vakit geçirirsin."

annem kalçama sertçe vurdu ve sarılmama karşılık verdi. "ben yokken sevgilini eve atmazsan iyi olur." "sevgilim değil dedim ya."

anneme sarılmayı bırakıp odama çıktım. hanbin çoktan odama çıktığı için gerilmiştim. odamı karıştırıyor olabilirdi. hiç saygılı biri olduğunu düşünmüyordum ki değildi zaten. kapıyı hızlıca açıp içeriye girdim.

tahmin ettiğim gibi odamı karıştırıyordu. bana bir saniyeliğine bakıp tekrar dolabıma yönelmişti. derin bir nefes alıp yanına gittim ve dolabın kapaklarını kapattım. şimdi sırtım duvara yaslıydı.

"saçını kurutacağız, unuttun mu?"

"saçım çoktan kurudu. yaz mevsimindeyiz, kuruyacağını sen de çok iyi biliyordun."

refleksle elim saçlarına gitmişti. saçlarını karıştırıp gözünün önüne gelmesini sağladım. "böyle daha iyi oldun."

"gözlerime bakınca etkileniyor musun yoksa?"

"ne etkileneceğim senden? kafayı yemişsin."

saçlarını geriye itmişti. hiçbir şey söylemeden dolabımın önünden çekilip yatağıma oturdum. saçı kuruduğu için şimdi ne yapmamız gerektiğini bilmiyordum. insanlarla iletişim kurmakta iyi değildim sanırım. hem hanbin yapmak için bir şeyler bulmakta benden daha iyiydi.

o da dolabımın önünden çekilip yanıma oturdu. "annen kapıyı niye geç açmış?"

ondan kesinlikle beklemediğim bir soruydu. ses tonumu kontrol edemeden gülmeye başladım. niye güldüğümü bilmediği halde o da gülüyordu.

"neye gülüyorsun?" gülüşü durunca konuşmuştu.

ben de gülmeyi bıraktım. "senin böyle bir şeyi merak etmen garip geldi. sapıkça konuşmak dışında normal konuşabiliyormuşsun."

meddle about | haobinWhere stories live. Discover now