breaking rules

44 5 3
                                    

"Çok güzeldi." Jaehyun kapının kilidini açıp içeri girmem için bekledi. Önden çekip salona girdim. Jaehyun da arkamdan kapıyı kitleyip girdi. "O zaman, ben yatıyorum." Merdivenlerden çıkmak için yöneldiğimde Jaehyun'un sesi beni durdurdu. "Aç mısın?" Jaehyun duvara yaslanmış şekilde bana bakıyordu. "Aslında evet. Sen?" Cevap vermeden mutfağa yöneldi. "Gel."

Ne yapacağına bakmak için merakla yanına gittim. İki tane önlük çıkarmış birini giydikten sonra diğerini başımdan geçirmişti. "Yalnız bana güvenme. Çok beceriksizim bu konularda." Jaehyun iki yanımdan ellerini uzattı. Önlüğün iplerini arkamdan başlarken hemen yanında olan yüzü sıcak nefesinin boynuma vurmasına sebep oluyordu. "Çok yormam seni."

Geri çekilip buzdolabından etleri çıkardı. "Domatesleri soyup doğrayarak başlayabilirsin." Buzdolabına yönelip çekmeden domatesleri aldım. Lavobada yıkayıp soyarken Jaehyun pişireceği etleri doğruyordu. Göz ucuyla ona bakmamla tam bir şef duruşu olduğu kanısına vardım. Bıçağı tutuşu bile artistikti. "Beni değil önündekileri kes." Bakışlarımı çevirip yeniden soymaya başladım. Daha sonra bir kesme tahtası alıp domatesleri doğramaya başladım. Jaehyun'un bir anda arkama geçip kolunu üst rafa uzatmasıyla tezgahla bedeninin arasında kaldım. "Tuz alacaktım." Tuzu aldıktan sonra tekrar işine dönmüştü. "Doğradım bunları."

"Soğanları da o zaman." Masanın üzerine bıraktığı soğanları alıp soydum. Doğramaya başladığımda gözümde yanmış ve yanlışlıkla elimi kestim. "Hayır ya."

"Ne oldu?" Jaehyun elimdekini bırakıp yanıma geldi. Kesik parmağımı görmesiyle suya tuttu. "Çok az kesilmiş." Suyu kapatıp parmağıma baktım. Jaehyun alt çekmeceden yara bandı alıp yanıma geldi. "Mikrop kapmasın." Yara bandını özenli bir şekilde parmağıma yapıştırdı. "Gözüm yandı elimi nereye attığımı bilemedim."

"Sorun değil. Senin mutfak maceran buraya kadarmış." Üstümdeki önlüğün iplerini bir çırpıda çözüp başımdan geçirerek çıkardı. "Hadi salona." Başımı iki yana salladım. "Seni izlemek istiyorum." Arkamızdaki masanın sandalyesine oturmak için yönelecekken Jaehyun iki koltuk altımdan kavrayıp beni tezgahın boş kısmına oturttu. "Otur burada."

Jaehyun tavaya etleri dizerken yarım bıraktığım soğanları ardından salatalık doğramaya başladı. "Yemek yaptığını bilmiyordum. Böyle yemek yapmayı nereden öğrendin?"

"Hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun Han Gayeon. Tıpkı benim de senin hakkında hiçbir şey bilmediğim gibi." Muzip şekilde gülümsedim. "Benim silahımla beni mi vurdun sen?"

"Sayılır." Jaehyun dolaptan tabakları çıkarıp salondaki büyük masaya götürdü. Daha sonra çatalları ve bardakları da. Bense salata için doğranan salatalıklardan ağzıma attım. "Yiyebiliriz artık." Masaya suyu da götürüp tekrar mutfağa geldi ve tam önümde durdu. "Çekilde ineyim." Tezgahtan atlamak için çekilmesini beklerken önceki gibi kollarımdan tutup beni indirdi. Beraber masaya yürüyüp sandalyeye oturdum. "Benimle bu kadar ilgilenirsen şımarırım."

"Sen bilirsin." Cevap vermeden yemeğe başlayıp mümkün olduğunca susmaya çalıştım. Ama kafamı kurcalayan sorular vardı. "Jaehyun?"

Başını tabaktan kaldırıp yüzüme baktı. "Sana az öncede sormuştum ama beni geçiştirdin. Yemek yapmayı nasıl öğrendin?" Jaehyun elindeki çatalı bırakıp bir kaç yudum su içti. "Eniştemden. Kendisi çok yetenekli bir aşçıdır. Evde yemekleri hep o yapar halamı mutfağa sokmazdı. Onlarda kaldığım zamanlarda öğretirdi." Jaehyun içten bir şekilde gülümseyerek anlattı. İlk defa sesinin bu kadar yumuşak çıktığını görüyordum. "Onlarda kaldığım zaman derken?"

Jaehyun yutkunup konuşmaya başladı. "10 yaşlarındaydım. O zamanlar yeni yeni basketbol oynuyordum. Sınıflar arası turnuvada madalya kazanmıştık. Koşarak babama göstermek için odasına gittim. Ama o yerde yatıyordu. Gözleri kapalıydı, elleri buz gibiydi. O gün kaybettim onu." Gözleri dolmuştu ama ağlamamak için tuttuğunu hissedebiliyordum. "Bir gün annem, babamın ölümünden sonra beni terk edip gitti. O günden beri ondanda hiç haber almadım. Öldü mü yaşıyor mu bilmiyorum. Gerçi öğrenmekte istemiyorum. Ama yine de çok şanslıydım ki halam ve eniştem vardı. Beni evlerine aldılar. Kuzenlerimden ayırmadılar. Üniversite geçince onlardan ayrıldım ve Seul'e geldim. Onlarsa hala Daegu'da."

unknown number, jung jaehyunWhere stories live. Discover now