safe place

24 2 0
                                    

Flashback; 3 saat önce

Jaehyun cam kapıdan içeri girip kalabalık restorantta gözlerini gezdirdi. Daha sonra tanıdık simayı görmesi ile oraya doğru ilerledi. Ayağa kalkarak onu karşılayan kişi sevimli olduğuna inandığı ses tonunda konuştu. "Hoşgeldin Jaehyun."

"Neden çağırdın buraya? Hızlı ol lütfen. Önemli bir işim var." Jaehyun sandalyeyi çekip oturdu. Karşısındaki kişi de onun gibi yerleşti. "Buraya seninle Gayeon ile arandaki ilişkiden bahsetmek için geldim. Daha doğrusu sahte ilişki mi demeliyim?"

Jaehyun kaşlarını çattı. Sahte ilişki nereden çıktı diye düşünüyordu. "Sahte derken? Ne saçmalıyorsun Yuri?" Yuri hafifçe kıkırdadı. "Gayeon ile Yujin konuşurken duymuştum. Ama biraz daha vakit geçince emin oldum. Cidden bu ucuz numarayı yiyeceğimi düşünmeniz beni güldürdü."

"Asıl senin bu ucuz oyunlarına harcayacak vaktim yok." Jaehyun kalkmak için hareketlense de Yuri konuşmanın burada bitmeyeceğinin farkındaydı. "Boşuna inkar etme. Elimde bizzat Gayeon'un ağzından ses kaydı var."

Jaehyun tekrardan yerine otururken karşısındakinin ne kadar tehlikeli ve kurnaz olduğunu bir kez daha anlamıştı. "Ne istiyorsun?"

"Çok bir şey değil. Yalnızca bu absürt oyunu bitirmenizi istiyorum." Jaehyun'un kaşları havalanmıştı. "Neden yapalım bunu?"

"Çünkü bu ses kaydının tüm okula yayılıp Gayeon'un rezil olmasını istemezsin." Jaehyun gülerek başını salladı. "Bunu yapamazsın."

"Yaparım. Ah bir de şey vardı. Koşu takımı antrenörümüzün ailem ile yakın olduğunu biliyordun değil mi? Gayeon'un emeklerinin boşa gitmesini istemezsin değil mi? Bu üzücü olurdu."

Jaehyun'un sinirleri gerilse de belli etmemeye çalışıyordu. "Cidden bu dediklerinin olacağını mı sanıyorsun?"

"Beni en iyi sen tanırsın Jaehyun. İstediğim şeyi elde etmekte oldukça iyiyimdir, biliyorsun. Gerekirse uğraşır, o burslu kızı okuldan bile attırırım. Bence sen uzatmadan bu işi bitir."

Yuri küçük el çantasını koluna geçirip ayağa kalktı. "Görüşürüz Jaehyun. Dediklerimi unutma." Yuri restoranttan yüzünde büyük bir gülümseme ile zafer kazanmış edasıyla çıktı.

Fakat masada oturmaya devam eden Jaehyun oldukça düşünceliydi. Nasıl çıkacaktı bu işin içinden?

~~~

Gözlerim ağır ağır aralanırken nerede olduğumu anlamlandırmaya çalışıyordum. Bileklerimdeki kalın ip canım yakıyor ağzımdaki bez konuşmama engeldi. Fabrikaya benzeyen yerde gözlerimi gezdirdim. Karanlık yerde tavandaki küçük ampül dışında bir ışık kaynağı yoktu. Döküntü bir yerdi. Kokusu insanın midesini bulandırıyordu.

Oturduğum sandalyeden kalmak istesemde arkadan bağlanmış ellerim ve sıkı şekilde bağlanmış ayaklarım beni olduğum yere mahkum ediyordu. Nasıl kurtulacağıma dair bir şeyler düşünürken gelen kişi dikkat kesilmemi sağladı.

Siyah kapüşonunu kaldırıp yüzünü göstermesiyle ufak çaplı bir şok yaşadım. Onun burada ne işi vardı? Beni kaçıran o muydu?

Aynı hızla gelip yanıma vardı ve ağzımın üzerindeki bezi aşağı çekip dudaklarımın serbest kalmasını sağladı. "İyi misin?"

"Jeongin? S-sen be-" İşaret parmağını dudağımın üzerine koyup susmamı işaret etti. "Sonunda kavuştuğumuz için çok mutluyum."

Kan beynime sıçramış şekilde karşımda duran Jeongin'e bakıyordum. Bunca zaman beni tehdit eden kişi çocukluk arkadaşım, en çok güvendiğim kişilerden biri miydi? Bana bu kötülüğü yapmış mıydı cidden?

unknown number, jung jaehyunМесто, где живут истории. Откройте их для себя